Diyanet-Sen Genel Merkezi
Vakıf Medeniyetinin En Güzel Örneği: Kudüs-ü Şerif
Vakıf Medeniyetinin En Güzel Örneği: Kudüs-ü Şerif
Ecdat mirası vakıf kültürümüzü yeniden canlandırmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla her yıl farklı bir tema ile kutlanan Vakıfalar Haftası bu yıl da 8-14 Mayıs 2017 tarihleri arasında “Vakıf Medeniyeti ve Kudüs” teması ile kutlanmaktadır.
Dini ve milli kültürümüzün temellerini insanı esas alan medeniyet anlayışımız oluşturmaktadır. “Halka hizmet hakka hizmettir”, “Herşey insan için” düşünceleri ile şekillenen bu anlayış her alanda müesseseleşerek günümüze kadar intikal etmiştir.
Yaratandan ötürü yaratılanlara merhamet, şefkat ve sevginin, müesseseleşmiş şekli olan vakıflar, canını ve malını Allah için hibe edebilme, cenneti satın alabilme gayretidir.
Bu yüce ruhu devam ettiren ecdadımız Selçuklu’da ve Osmanlı’da da sayısız vakıflar kurmuş, her biri infakın en güzel örneklerini vererek uzun asırlar boyunca sıcak bir ana kucağı olarak devam edegelmiştir. Onlar, yüzbinlerce vakıfla toplumu şefkat ve merhametle bir ağ gibi örmüşler ve adeta sarılmadık yara bırakmamışlardır.
Vakıf kültürünü zirveleştiren ecdadımız, camiler, çeşmeler, askeri kışlalar, hastahaneler, hatta içtiğimiz sular ve daha isimlerini sayamadığımız nice hayır müesseselerinin yanında yaralı kuşlara hasta hayvanlara bile el uzatmış onlar için tedavi merkezleri kurmuştur.
Şahısların yapamadığı işleri vakıflar gerçekleştirmiştir. Ortak bilinç ve ortak vicdanı hareket ettirerek insana karşılıksız hizmet etmeyi amaçlayan vakıflar, kültür ve medeniyet tarihimiz içerisinde çok ciddi roller oynamıştır.
İslam medeniyeti hiç şüphesiz bir vakıf medeniyetidir. Vakıf medeniyetinin en güzel örnekleri ise Selçuklu ve Osmanlı zamanında verilmiştir.
Selahattin Eyyübi’nin 1187 yılında Hittin Savaşı ile fethettiği Kudüs, Yavuz Sultan Selim Han’ın 1516 Mercidabık Zaferi ile Osmanlı’ya geçmiş 4 asır boyunca Osmanlı egemenliği altında kalmıştır.
Peygamberler şehri Kudüs, bizim için, Yahudi ve Hristiyanlar için de önemli bir şehirdir. Müslümanların ilk kıblesi, Peygamber efendimizin miraca yükseldiği yer olan Kudüs ve Mescidi Aksa Hz. Ömer tarafından fethedilmesinden sonra, şehri imar faaliyetleri de hız kazanmış, kurulan vakıflar aracılığı ile Kudüs şehri kalkındırılmıştır. Kudüs’e en büyük hizmeti hiç kuşkusuz 400 yıllık hakimiyeti boyunca Osmanlı yapmıştır. Gerek padişah, hanım sultanlar ve paşalar, gerekse halktan insanlar Kudüs’te vakıflar kurmuş, şehrin ve şehirde yaşayan insanların ihtiyaçlarını karşılanmıştır. Kudüs-ü Şerif Mekke ve Medine’den sonra Osmanlı’nın en çok vakıf kurduğu şehirdir.
Kudüs’te Osmanlı sayısız vakıf kurmuştur. Bazıları günümüze kadar ulaşan bu vakıflar ecdadın Kudüs’e verdiği değerin de göstergesidir. Kudüsü Şerif’teki vakıf mirasımıza sahip çıkmak boynumuzun borcu. Son yıllarda Kudüs’teki vakıflar üzerine yapılan çalışmalar umut verici. Gerek Kudüs’teki gerekse diğer vakıfların envanterlerinin çıkarılarak kayıt altına alınması yaşatılmaya çalışılması en büyük temennimiz.
Kudüs’ü en güzel anlatanlardan birisi, hiç kuşkusuz Mescidi Aksa Şairi Mehmet Akif İnan’dır
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnını koydum
Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Götür Müslüman’a selam diyordu
Dayanamıyorum bu ayrılığa
Kucaklasın beni İslâm diyordu
Vakıflara gönül veren, vakıfların hayırlarının yaşatılması için gereken azim ve inançla çalışan tüm Vakıflar Genel Müdürlüğü personelinin Vakıflar Haftasını kutlar, bu haftanın ecdat mirası bu güzel kültürün canlanmasına ve gelecek nesillere aktırılmasına vesile olmasını dileriz.