Diyanet-Sen Genel Merkezi
Bayraktutar: ‘Türkiye’ye Hasret Duyanlara Geldik Demek İçin BİSMİLLAH Dedik’
Bayraktutar: ‘Türkiye’ye Hasret Duyanlara Geldik Demek İçin BİSMİLLAH Dedik’
Türkiye olmazsa Arakandaki, Mymar’daki, Suriye’deki, Mısır’daki, Yemen’deki, Libya’daki Kudüs’teki kardeşlerimizin derdini dertlenen kimse kalmaz.
Türkiye Halil İbrahim sofrasını bütün Müslümanlara açarken, Medeniyetten bahseden Avrupa ise medeniyetsizce, Müslümanın toprağına, mazlumun yuvasına, sofrasındaki aşına, kalbindeki imamına, kardeşliğindeki selamına, hayâsızca, arsızca, pişkince tecavüz etmek istiyor.
Sadece bir sivil örgütlenme değildir yaptığımız, aynı zamanda yaptığımız Elif gibi dimdik dururken, mücadeleyi öğütleyen Peygamberimiz gibi yılmamayı, meydanı boş bırakmamayı, üzüntüyü içimize, kararlılığımızı davamıza yansıtmayı şiar edinmeyi görev sayanlardanız.
Bizim yolumuz kardeşlik yoludur, bizim yolumuz mazluma köprü olma yoludur,
Gönülleri birleştirme, davayı ulvileştirme yoludur.
Unutulmamalıdır ki kişi tek başına sadece bir kişidir.
Bugün Mehmet Bayraktutar sadece Mehmet Bayraktutar olarak burda değildir. Konya’nın, Urfanın,Hakkarinin, Çanakkalenin, Mardinin,Kayserinin, Yozgatın kısacası 81 ilin,955 ilçede Al bayrak gibi dalgalanan, misyon ve vizyon sahibi olan Diyanet-Sen’in her bir lideri adına,Yetkili sendika olarak Diyanet İşleri Başkanlığının 130 bin ferdinin selamını getirdim.
Diyanet-Sen 82.184 üyesinden aldığı güçle havada 7 saat, karadan 5 saat yolculuk yaparak bu davayı uluslararası bir alana taşımaya gayretliyiz. Alparslan’ın Allah’ın nurunu daha ileriye taşıması gibi, denizlere sürdüğünde Şahit ol Ya Rab, Şahit ol Ya Rab atım daha fazla ileriye gidebilseydi senin adını oralara da taşırdım demesi gibi. Dedelerimizin hedeflerini sonuçlandırmaya yemin eden milletin torunlarıyız.
Merhum Genel Başkanımız Ahmet Yıldız Hıl,fül fudul kitabında ‘iyiliğe, güzelliğe, hakka, hukuka destek olmak, kötülüğe, çirkinliğe ve haksızlığa karşı çıkmak anlamında Emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l münker vazifemiz vardır’
Bu çok önemli insani ve İslami görevi sendika çatısı altında en güzel şekilde yapma imkânını değerlendirenlere selam olsun demiştir.
Bizler arka sokaklardan ön sokaklara çıkıyorsak, ülke sınırlarımızın dışına taşıyorsak ,hak adına çıkmanın, Emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l münker vazifesinin birer bekçisi olmanın gereklerini yerine getirmeliyiz.
Bu davanın birer askeri, birer temsilcisi olduğumuzu asla ve asla unutmamalıyız.
Sendikacılık ülke sınırları içerisinde hapsolmuş bir yapı yerine, dünya mazlumlarına ulaşabilecek evrensel bir güce sahip olmaktır.
Sendikacılık Türkiye’de doğan güneşi, güneş görmemiş ülkelere ulaştırabilmektir.
Sendikacılık hak için Dünyanın bir diğer ucunda olan Müslüman kardeşimizin yanında olmaktır.
Bugün dünyanın birçok yerinde, insan varsa sivil toplum varlığı da var olmalıdır.
Sivil toplumun var olduğu ve var olmadığı ülkeleri gözlemliyoruz ve sonuç olarak Ortadoğu’da büyük bir yangının olduğunu görüyoruz.
Dünya coğrafyasında nerede bir Müslüman varsa şer odakları onları yok saymayı, bizler ise onlarla birlikte tekrar doğmayı hedef edinmeliyiz.
Bugün Gana’da İslam’ın ışığını yaymaya çalışanlara destek vermeye geldiğimizi, Osmanlının torunları neden gelmiyor diyenlere geldik, yanınızdayız kardeşlerim diyoruz.
İman varsa İmkan vardır. İmkan varsa ihsan vardır. Kardeşlik varsa dava vardır. Bizim davamız bir olmanın davasıdır. Bizim davamız muhacir olmanın, Ensar olmanın davasıdır. Bizim davamız hakkı tutup kaldırmak adına er olmaktır. Bizim davamız İslam’a hizmet edenlere hizmetkar olmanın davasıdır.
Allah bu davaya hizmet edenlerden eylesin. Allah bu davanın içinde gözlerimizi yummayı nasip eylesin.