Diyanet-Sen Genel Merkezi
Dualarla ve Özlemle Anıyoruz
Dualarla ve Özlemle Anıyoruz
Diyanet-Sen Kurucu Genel Başkanı Merhum Ahmet Yıldız vefatının 8. Yıl dönümünde İstanbul Sancaktepe Ebubekir Camisi’nde yapılan mevlit töreni ile anıldı.
Din görevlilerine sendika yolunu açan, aksiyon, fikir ve dava adamı Kurucu Genel Başkanımız Merhum Ahmet Yıldız, vefatının 8. yıl dönümünde dualarla, hatimlerle özlemle anıldı. Merhum Ahmet Yıldız için Diyanet-Sen teşkilatından gelen hatimler hep birlikte dualandı.
Anma programına Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar ve yönetim kurulu üyeleri, şube başkanları ve yönetim kurulu üyeleri ve sevenleri katıldı.
Program sonrası Genel Başkan Mehmet Bayraktutar ve beraberindeki heyet Merhum Genel Başkan Ahmet Yıldız’ın annesi Necibe Yıldız Hanımefendi’yi evinde ziyaret etti.
SENİ UNUTMAYACAĞIZ GÜZEL İNSAN
Din görevlilerine sendika yolu açan
Onuruyla yaşayan,
Onursuzlarla ve onursuzluklarla savaşan,
Diyanet-Sen’imizin kurucusu,
Hak yolcusu,
Memur-Sen’i yetkiyle tanıştıran,
Gülmeyi ve sevmeyi bilen insan,
Dünyadaki yolculuğunu bundan tam 8 yıl önce tamamlayan,
Hepimizin dostu, ağabeyi, kardeşi,
Hayatı boyunca insanları onore etmekten
Ve onlara iyi olduğunu söylemekten kaçınmayan güzel insan
“Seni unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız”
O, “insanlık” kavramını,
Sözlükteki anlamlarından daha öte ve daha zengin bir şekilde
Tezahür ettirmeyi hedef almış ve başarmış bir insandı.
O, inanan ve inandığını yaşamakta ısrar eden,
Hak için seven, Hak için buğz eden bir insandı.
Tefrik etmeden yaratılmışlara hizmet,
Yaradanın ipine sarılanlara hürmet eden bir insandı.
O, Yaradana giden yolda
Yaradanın emirlerine uyarak
Yaradanın nehy ettiklerinden kaçınarak
Yaşayan ve hayat yolculuğunu tamamlamış bir insandı.
O,
Dine davet eden,
Tebliğ için fırsat bildiği her davete icabet eden
Dindarlara yol gösteren,
Dini dar olanlarla mücadele eden
Bir din görevlisiydi.
O,
Cemaatine saygı duyan,
Cemaatinden saygı gören,
Cemaatiyle hem hal olan,
Cemaatiyle birlikte
Hakka ve güzele doğru yol alan
Din hizmetkarıydı, din kardeşlerinin hizmetkarıydı.
O, mihrapta tavizsiz bir imam,
Sohbette tevazu sahibi bir avamdı.
O, adam gibi adamdı.
O,
Hak adamlığını,
Hakka adanmışlığını
Hukuk adamlığıyla destekleyen bir adamdı.
O, imam olarak HAK’ka ulaşmanın yolunu gösterirken,
Hukuk adamı olarak, Avukat olarak
Hak arama yollarını arşınlamayı da göze almıştı.
İlahiyatçı sıfatıyla Hakka davet ediyordu.
Hukukçu sıfatıyla da, hak tanımazları, haksızlıkları dava ediyordu.
İnsanlığıyla,
Hakka inanmışlığıyla,
Hak yoluna adanmışlığıyla,
Haksızlıklara karşısında hukuk adamlığıyla
Bir adım öne çıkanlar arasında olmaktan kaçınmayan
Onurlu insan ve kurucu Genel Başkan Ahmet YILDIZ,
Din görevlisinin sendikası olur mu?
İslam da sendika var mı?
Din görevlisi sendika kurar mı ?
Sorularının sorulduğu
Ve büyük bir kesim tarafından olumsuz cevaplandığı bir dönemde
Din görevlileri sendikasını kurdu.
Din görevlilerini sendikayla tanıştırdı.
Sendikal zemine yeni bir alan
Sendikal terminolojiye yeni bir kavram kazandırdı.
O,
Sendikacılığa renk katan,
Din görevlilerine güç katan
Yeni bir sivil toplum örgütünün startını verdi.
Çekinmedi.
Kaçınmadı.
Sinmedi.
Sindirilemedi.
Her anında didinerek
Her baskıya direnerek
Din görevlileri sendikasını kuracağız
Din görevlileri için sendikacılık yapacağız hedefini
söylemleştirdi ve gerçekleştirdi.
Din görevlilerini
Diyanet İşlerini,
Vakıfları ve Vakıf teşkilatını
Sendikacılıkla tanıştırırken
Sendikaya davet ederken,
Sendikaya üye kaydederken referansı,
Sadece İslam’dı, Kur’an’dı ve Hazreti Muhammed Mustafa’ydı.
Diyordu ki;
Bizim kültürümüzde,
Bizim medeniyetimizde,
Ve hepsinden önemlisi dinimizde;
Yanlışlara ve haksızlıklara engel olmak var.
“Emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i anil münker” hükmünün gereğini yapmak var.
O zaman,
Sendika, İslam dışı değil.
Sendikacılık, İslam’a aykırı değil.
Hakkın son elçisi
Doğrunun tebliğçisi,
Yücelerin yücesi,
Peygamberimiz’in ( a.s’ın);
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin.
Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin.
Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse,
kalbiyle düzeltme cihetine gitsin.
Ki; bu imanın en zayıf derecesidir.”” hadisini esas alan Ahmet YILDIZ,
Sivil toplumun en önemli enstrümanlarından biri olan
Sendikal örgütlenmenin ve sendikacılık tavrının;
Din görevlilerinin elinde
İnsanı esas alan,
Emeğe değer katan,
Ekmeği dokunulmaz kılan,
Tebliğe zemin hazırlayan
Bir güç haline dönüşeceğine inandı.
İnanmakla kalmadı,
Çevresindeki din görevlilerini de buna inandırdı ve teşkilatlandı.
“Hıl’fül Fuduldan günümüze Sivil Toplum ve Sendika” adlı kitabında,
Din görevlileri sendikacılığının haklı gerekçelerini,
Hıl’fül Fudul’da ve Ahilik teşkilatında aradı ve anlattı.
Aslında, bu referanslarıyla,
Sadece din görevlilerine sendika yolunu açmakla kalmadı,
Muhafazakar camianın, sendikacılığa yakınlaşmasına da katkı sağladı.
Söylemleriyle, gerekçeleriyle
Sendikacılığa yeni bir hüviyet, yeni bir anlam kazandırdı.
Ahmet YILDIZ, bu tavrıyla
Bütün referanslarımızı öncelikle,
Kendi inancımızda
Kendi medeniyetinde
Kendi kültürümüzde aramamız gerektiğine de işaret ediyordu.
O, gerçekten de böyle davranan bir insandı.
Diyanet-Sen’in büyümesinde
Yetkili sendika olmasında
Her türlü olumsuzluğa ve manipülasyona rağmen,
Büyümeye devam etmesinde,
Etkinliğini her geçen gün daha da arttırmasında;
O’nun sayesinde
Sendikacılığı ve sendikal mücadeleyi,
İnanç iklimimizin ve medeniyet değerlerimizin
Bir yansıması olarak görmesi
Ve ifade etmesi yatmaktadır.
Kurucu Genel Başkanımız
Ahmet YILDIZ,
Yenilikçi bir insandı.
“Eski köye yeni adet getirelim” sözüyle,
Bu yönünü en iyi kendisi ifade ediyor.
Din görevlileri sendikasını kurarak
Gerçekten de “eski köye yeni adet” getirdi
Muhafazakar ve mütedeyyin kesime
Sendikacılığı sevdirdi. Sendikacılığa yöneltti.
O,
Erdemli duruşu,
Erdemli tavrı,
Erdemli başkaldırıyı
Erdemi içinde gizlenmiş ifadelerle dile getirdi.
Doğru söyleyenin dokuz köyden kovulmasını
Makul ve makbul bulmadığını,
“Doğru söyleyeni, dokuz köyden kovmayalım” diyerek ifade etmek,
Ancak, O’nun gibi nüktedanlıkta mahir insanlara mahsus bir beceridir.
O,
Sendikal zeminin
Sendikacı kimliğin
Doğasında var olan başkaldırıları ve isyanları dahi
Din görevlisi olduğunu, dindar olduğunu
Unutmadan ve göz ardı etmeden dile getirdi.
Din görevlilerinin,
Diyanet çalışanlarının
Mali haklarının yetersizliğini
“ Kimse din görevlilerinin bir lokma bir hırka yaşamasını beklemesin”
Sözüyle ifade etmesi, bunun en güzel örneklerindendir.
Aslında, onun düşüncedeki zenginliği
Muhakemedeki enginliği,
Mücadele azmindeki dinginliği
Din görevlilerine sendika yolunu açmıştır.
O’nu gönül adamı,
Aksiyoner bir şahsiyet
Ve en nihayet
Sendikasıyla birlikte eylem insanı yapanda
Kazanması zor, korunması meşakkatli bu nitelikleridir.
Ahmet YILDIZ,
Aksiyoner’di.
Ahmet YILDIZ,
Eylem insanıydı.
Yoksa,
Herkesin ortalardan kaçtığı bir dönemde
Ortaya çıkıpta,
“Ben varım ve hakkımı çiğnetmem” diyerek
Din görevlilerini nasıl sendikacılığa davet edebilirdi.
O dönem açısından mayınlı sayılabilecek bir arazide
Din görevlileri ve vakıf çalışanları için
Sendikacılık yapabilirdi.
Sendikacılığı,
Kuru bir dava,
Boş bir kavga alanı olarak görmedi.
Aksine,
iyiliği ve güzelliği yaymak,
Doğruyu savunmak,
Doğruya çağırmak,
Yanlışlıkları düzeltmek,
Haksızlıkları gidermek,
Hakkı olanı istemek,
Halkı Hakka yöneltmek için yaptı.
Yetinmedi
Teşkilatına da aynı şekilde sendikacılık yaptırdı.
Sendikayı, ücret sendikacılığı gibi dar bir alana hapsetmedi.
Görevinin bilincinde bir din görevlisi olarak da
Tecrübelerini aktardı. Hedefler gösterdi.
O,
“Biz sadece sarık ve cübbelerimizle değil,
Görüş ve önerilerimizle halka öncülük etmeliyiz.” sözüyle,
Din görevlilerinin sadece camide değil
Her anda,
Her ortamda,
Her fırsatta,
Her zeminde
Öncü ve lider olmak zorunda olduğunu
Bunun için gereken donanıma sahip olduğunu
ifade etti. İdrak ettirdi.
Bugün,
Kamu görevlileri sendikacılığı alanında
Sendikalaşma oranının en yüksek olduğu hizmet kolunun
Diyanet ve Vakıf Hizmetleri kolu olması,
Konfederasyonumuz Memur-Sen’e bağlı sendikalar arasında
Hizmet kolunda yetkiyi elde eden ilk sendikanın
Diyanet-Sen olması,
O’nun bu ifadesinin,
Hizmet kolumuzdaki kamu görevlileri,
Ve Diyanet-Sen üyeleri tarafından ne kadar net bir şekilde idrak edildiğinin açık delilidir.
İmamı olmayan cemaatin önünde olmayı,
Cemaati olmayan imamın arkasında saf tutmayı
Kendisine şiar edinmiş Ahmet YILDIZ,
Sendikayı kurarken de kurduktan sonra da,
Zamanının büyük bölümünü
Sendika ve sendikacılık için harcadı.
Gerçekten de saygı değer eşinin ifadesiyle
“Sendikanın kuruluş çalışmalarında gece 2-3’lerde eve gelen”,
Kendisiyle görüşmek isteyen herkesle görüşen,
Daha büyük olalım daha çabuk büyüyelim diyerek
Bir gün Trabzon’da bir gün Edirne’de görünen
Tabağındakini, cüzdanındakini bölüşen Ahmet YILDIZ,
Ya da bütün bunlara niçin katlandı.
Bir sendika kurmak ve ona genel başkan olmak için mi?
O’nu tanıyanlar ve onunla tanışanlar
Bu soruya tereddütsüz hayır diyecektir.
Çünkü, bilirler ki;
O, hiçbir zaman
Nefsini okşayacak makam ve mevki derdinde olmadı.
Aksine, ruhuna huzur verecek Hizmet Mevzileri’ni aradı ve buldu.
Eğer, böyle bir mevzi yoksa vazgeçmedi
O mevziyi bizzat kendi kurdu.
Tıpkı, Diyanet-Sen’de olduğu gibi.
“Hak kutsaldır, hak aramak da kutsaldır.
Hak mücadelesi kutsal bir mücadeledir”
Sözüyle özetlediği sendikal duruşunu ve anlayışını
Kendisiyle birlikte sendikacılık yapma onurunu
Bizlere miras bırakan Ahmet YILDIZ’ın emanetini
Olanca gücümüzle, olanca azmimizle
O’ndan gördüğümüz ve öğrendiğimiz kararlılıkla
Taşımaya gayret ettik. Taşımaya devam edeceğiz.
Senin gösterdiğin yolda,
Senin yaptığın gibi,
Senin istediğin biçimde
Sendikacılığa yön vermeye
Sendikal başarılarımıza hız vermeye
Devam edeceğiz.
Kardeşlik diyeceğiz,
Birlik diyeceğiz,
Dirlik diyeceğiz.
Kimseye eğilmeyeceğiz,
Kimseyi kırmayacağız.
Biz olacağız, biz kalacağız.
Tıpkı yaptığın ve bize yaşattığın gibi …