Güncel
Vicdan Hareketi’nden Tüm Dünyaya Çağrı
Vicdan Hareketi’nden Tüm Dünyaya Çağrı
105 ülkeden 2 bine yakın sivil toplum kuruluşunun desteklediği “Vicdan Hareketi” Suriye’deki savaşta kadınların ve çocukların yaşadığı drama dikkat çekmek amacıyla İstanbul’da bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasında tüm dünyaya, “Suriye’deki Kadın ve Çocuk Mahpuslar Pazarlıksız, Koşulsuz Derhal Serbest Bırakılsın” çağrısı yapıldı.
Geçtiğimiz yıl Suriye’deki savaşta kadınların yaşadığı drama dikkat çekmek amacıyla Cilvegözü sınır kapısına ulaşan “Vicdan Konvoyu,” bu sene de özgürlüğün önündeki engelleri kaldırmak amacıyla “Vicdan Hareketi” şeklinde faaliyet gösteriyor.
İlk faaliyet ise Haliç Kongre Merkezi’nde, “Suriye’deki Kadın ve Çocuk Mahpuslar Pazarlıksız, Koşulsuz Derhal Serbest Bırakılsın” başlıklı basın toplantısı şeklinde gerçekleştirildi.
Basın açıklaması, Arapça, İngilizce ve Türkçe olarak okundu.
İlk olarak destek açıklamalarının yapıldığı basın açıklamasında Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, savaşlarda terör gruplarının konvensiyel silah olarak kullanıldığını ve bu savaşların insanlığı özüne uzaklaştırdığını belirterek, savaş baronlarının silah gösterilerinin acı sonuçlarını kadınların ve çocukların yaşadığını vurguladı.
Savaş bölgelerinde yaşanan dramların insanlık için utanç verici olduğunu kaydeden Yalçın, bu kapsamda sivil toplum kuruluşlarının “Vicdan Hareketi” kapsamında biraraya gelmeleri ve yaşanan acılara “dur” demelerinin oldukça önemli olduğunun altını çizdi.
Dünyadaki İyi İnsanların Bu Birlikteliğe İhtiyacı Var
Yalçın şu ifadeleri kullandı: “Savaş dünyanın birçok yerinde yaşanıyor. Ancak nabzı yanı başımızda Suriye’de atıyor. Türkiye olarak biz bunu yakinen hissediyoruz. Çünkü 3 buçuk milyonu aşkın misafirimiz var. Savaşın merhameti olmuyor, her türlü ahlaksızlığın yaşandığı ve galibiyet mücadelesi için insanlığın ayaklar altına alındığı bir aymazlık yaşanıyor. Bunun bir an önce son bulması gerekiyor.”
İnsanlığın farklı inanışları benimsediğini ancak insanlık paydasında biraraya geldiğini hatırlatan Yalçın, “Ortak yanımız; derimiz farklı olsa da terimizin renginin aynı olması. Gözlerimizin renklerinin farklı olması ama gözyaşımızın renginin aynı olması. Farklı dinlere mensubuz ama insanız, acılarımız aynı. Onun için Vicdan Hareketi’nin biraraya gelişini çok olumlu buluyorum. Güç birliği yaparsak, ortak noktaya hareket edersek, sesimizin kelebek etkisini yapacağını bilmeliyiz. Dünyadaki iyi insanların bu çağrıya ihtiyacı var” diye konuştu.
Bu Sesi Sağır Kulaklara Duyurana Kadar Susmayacağız
Bugüne kadar Esed rejimi tarafından 13 bin 500’ün üzerinde kadının hapsedildiği bilgisini aktaran Yalçın, hala 7 binin üzerinde kadının hapishanelerde bulunduğunu söyledi.
Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Biz de bugün de burada 1 milyon üyemiz adına, Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü olarak, bu tarihi ve mübarek buluşmada yerimizi alıyoruz. Bu sesi sağır kulaklara duyurana kadar susmayacağız. 7 bin kadının insanlık dışı şartlarda esir tutulmalarını, gördükleri işkenceleri görmeyen gözlere gösterene kadar durmayacağız. 7 bin kadın ve çocuğun sesi insanlığın sesiyle buluşana kadar o kadınların konuşan dili olmaya devam edeceğiz. Bu insanlığın vicdan meselesidir. Bu insanlığın namus meselesidir. Bu insanlığın varoluş meselesidir.”
Diğer sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de destek açıklamalarını gerçekleştirdiği basın açıklaması, İnsan Hakları ve Adalet Hareketi (İHAK) Başkan Yardımcısı Gülden Sönmez’in Vicdan Hareketi’nin çağrı metninini okumasıyla son buldu.
Gülden Sönmez, “İnsanlık ailesi olarak bizler, savaşmamak ve eğer savaş söz konusu ise de insani, ahlaki ve hukuki kurallara uymak konusunda tüm dinî ve ahlaki metinlerde defalarca uyarılıyoruz. Ancak ne var ki, günümüzde uluslararası sözleşmelere bağladığımız savaş hukukuna neredeyse devletlerin tamamına yakını taraf olsa da savaş coğrafyalarında gitgide daha da vahşileşen, akıl mantık sınırlarını zorlayan insanlık suçları işlenmeye devam ediyor ve bizler ne bu suçları işleyenleri cezalandırabiliyoruz ne de bu zalimane uygulamaları engelleyebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
İnsanlık tarihinin savaşlarla dolu olduğunu belirten Sönmez, “Son 7000 yıllık dünya tarihinin her yüz yılına bakıldığında sadece 13 yıl barış içinde yaşamış insanlık. Bizler savaşları önlemeyi başaramadık ama maalesef kitleler hâlinde ölmeyi ve öldürmeyi her zaman başardık! Biliyoruz ki dünyanın dört bir yanında insanlar çok acılar çekti, çekmeye de devam ediyor. Geçen yüzyılda yaşanan iki dünya savaşı, bugün herkesin büyük bir üzüntüyle ve ibretle andığı savaşlar. Bu savaşlarda dünyanın dört bir yanından her renkte milyonlarca insan hayatını kaybetti. Oysaki kıyılan canların her biri, en az kendi biricik canımız kadar kıymetli, her birinin hayalleri en az bizlerin hayalleri kadar renkli ve zengindi. Sevdikleri de hepimizin sevdikleri kadar değerliydi” diye konuştu.
Suriye’deki savaşa da değinen Sönmez, “Yeryüzünün gördüğü bir başka acımasız savaş da Mart 2011’de SURİYE’de başladı. Suriye savaşı sırasında, canlı yayınlar eşliğinde çok sayıda savaş suçunun ve insanlığa karşı suçun işlenişine şahit olduk, olmaya da devam ediyoruz: Kullanılması yasak kimyasal ve biyolojik silahlar, varil bombaları ile katledilen, çırpınarak can veren çocukları yine canlı yayınlarda izledik. İşkence, tecavüz, infazlar, toplu katliamlar, toplu mezarlar, milyonlarca insanın sınır dışı edilişi ve daha nice zulüm… Hasılı Suriye savaşı sırasında resmi rakamlara göre 450 binden fazla insan hayatını kaybetti. Kayıt altına alınmayan ölüm ve kayıpların sayısı ise bilinmemektedir. Bugüne kadar 13.500’ün üzerinde kadın hapsedildi ve 7000’in üzerinde kadın hâlâ bu hapishanelerde her gün işkence görüyor, tecavüze uğruyor, türlü insanlık dışı eziyete maruz kalıyor” dedi.
Sönmez, Cenevre Sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası sözleşmelerle savaş koşullarında sivil halkın zarar ve insan hakları ihlallerinin önlenmesi için düzenlemeler getirildiğini de sözlerine ekledi.