Güncel
İmamlar Haksız ve Hadsizce Eleştirilemez
Uzunca bir süredir gerek sosyal medyada gerek basında ve gazetelerde çokca konuşulan hatta tartışılan gündemimizde sıkça dolaşan bi konuya değinmek istiyoruz.
İmamlar Sadece Memur Değil Aynı Zamanda Önderdir
İslama göre inanç sahibi insanlar bazı ibadetlerini istediği mekân da ve kendi başına yapabilir. Bazı ibadetlerin ise toplulukla birlikte cami, mescid, veyahut kutsal yerlerde yapılması zorunludur. Ancak ferdi olarak yapılabilen ibadetlerin toplu olarak yapılmasının önemlerinden birisi de toplumda birlik ve beraberlik duygusunun gelişmesi diğer tüm işlerde de bir araya gelinmesini amaçlar. Bu hizmetin en iyi yapılmasını sağlayan din görevlilerimizdir.
Bu konu üzerine İlahiyatçı Yazar Rıza BOZDAĞ; 1-7 Ekim tarihleri arasında her yıl kutlanan “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” münasebetiyle imamlık kadar zor başka bir meslek grubu var mıdır sorusuna yanıt aradı.
İlahiyatçı olması nedeniyle toplum içerisinde bazı dini vecibelerin yerine getirilmesi konusunda zaman zaman kendisinin de imamların yaptığı görevleri ifa ettiğini belirten İlahiyatçı ve Araştırmacı Yazar Rıza Bozdağ, din hizmeti verenlerin karşılaştığı zorluklar ile ilgili yapmış olduğu analizi şöyle kaleme almıştır.
NE İSTERSİNİZ ŞU GARİBAN İMAMLARDAN?
Yedisinden yetmişine, kadınından erkeğine herkes, yatıp kalkıp, evde, yolda, iş yerlerinde, arkadaş grupları arasında imamlara verip veriştiriyor. Şimdi bunlara bir de sosyal medya eleştirmenleri eklendi.
Neymiş efendim, günde beş vakit, o da toru topu bir saat süren namazı kıldırıp yatıyorlar, haksız yere 6 bin lira maaş alıyorlarmış.
Bunlar o kadar yavan, basit, yüzeysel ve komik eleştiri ve iddialar ki her bir kelimesi, hatta her bir harfi buram buram cehalet, haset, kin ve nefret kokuyor.
Ben imamlık mesleğini icra eden bir din görevlisi değilim. Ancak İmam-Hatip Lisesi ve İlahiyat mezunu bir imam-hatip lisesi meslek dersleri öğretmeni olarak bana en yakın meslek grubu din görevliliğidir. Hatta defalarca bulunduğumuz cami veya başka yerlerde din görevlisi olmadığı için cuma namazı başta olmak üzere, vakit namazları kıldırıp cenaze ve yemeklerde Kur’an okudum. Ayrıca çok sayıda din görevlisi dostum, arkadaşım, komşum oldu. Bu yüzden onların mesleki hayatlarında karşılaştığı zorlukları en iyi bilen, hatta yaşayan insanlardan biriyim.
İmamlar Sadece Namaz Kıldırma Memuru Değildir
İmamlar sadece camide namaz kıldıran din görevlileri de değildir. Onların mesaileri de sadece namaz vakitleri ile sınırlı değildir. Bunu yaşamayan bilmez, ancak oturup ahkam keser.
Siz hiç, gecenin saat ikisinde veya üçünde “Hocam cenazemiz var, kalk” diye defalarca uyandırıldınız mı? Ben imam değilim ama ev sahibim imam olduğu için yanlışlıkla benim zilime basanlar yüzünden çok uyandırıldım. Ve o imam arkadaşımın fedakarca, hiç bir laf söylemeden, kalkıp abdest alarak gittiğine sayısız kere şahit oldum. Söyler misiniz, bahsettiğim saatler, sizin saydığınız sadece namaz kıldırılan “bir saat” içinde mi sayılıyor?
Ya da düğün salonunu, çalgıcısını, fotoğrafçısını, kuaförünü, nikah memurunu günler öncesinden ayarladığı halde, gerdekten sadece yarım saat önce size gelip “Hadi hoca, nikah var, çabuk ol” diyen ukala bir cemaatin terbiyesizliğine maruz kaldınız mı? Ben imam değilim ama ev sahibim olan imama yapılan buna benzer sayısız terbiyesizliğe şahit oldum. Üstelik bunların hepsi de sizin tabirinizle “mesai saatleri” dışında idi.
Siz ve bir çok arkadaşınız, özellikle hafta sonu tatillerinizde, pikniğe ya da oturmaya giderken “Namaz vakti” diyerek sizinle gelemeyen, geldi ise de yine aynı gerekçe ile en fazla bir saat sonra, istemeye istemeye, sizden ayrılmak zorunda olan çok sevdiğiniz imam bir dostunuz oldu mu? O anda, ondan ayrı kalarak piknik yapmaktan alacağınız zevkten mahrum kalma duygusunu yaşadınız mı?
Yahut mesai saati dışında işiniz olduğu halde sizi hem yemeğe davet edip hem de “hocalar çok yer” diyen, size “öküz-hoca” hikayesini anlatıp aklı sıra şaka yapan bir densiz yüzünden ağzınızdaki lokmalar boğazınıza dizildi mi? Ben imam değil, bir ilahiyatçı olmama rağmen benim bile boğazıma çok lokma dizdiler!
İmamlar Günah Keçisi Değildir
Her çalışanın bir tek amiri ya da patronu vardır. Oysa imamların, cemaatlerinin sayısınca amiri vardır. Bütün cemaat “Müftü” kesilip din görevlileri üzerinde amirlik taslar. Daha, yeni ortaya çıkan “sosyal medya müftülerini” hesaba bile katıyorum.
Siz, bir işiniz düştüğü için din görevlilerine gittiniz de onlar, yüzünüze bile bakmadan, sizi kapıdan mı kovdu?
Siz âdâb-ı muâşeret kuralları içinde dînî bir soru sordunuz da, sizi azarlayarak sorunuza cevap vermeden yanınızdan mı kaçtı?
Siz elinize bir elif cüzü alıp “Hocam, bana Kur’ân okumayı öğretir misiniz?” dediğiniz de zamanının olmadığını söyleyip sizi yanından mı uzaklaştırdı?
Oysa benim tanıdığım imamların tamamı da cemaatinden bu tür şeyler bekler, hatta bir çoğu cemaatinden böyle talepler gelmediği için hayıflanır ve bizzat kendisi böyle insanları arayıp bulmaya çalışır. Bütün bunları da sizin bahsettiğiniz “bir saat” dışında yapar.
Sizin en radikaliniz, en mealciniz ve hatta en “Kur’ân yeter” diyeniniz bile annesi, babası veya yakın bir tanıdığı vefat ettiği zaman yana döne imam aramıyor musunuz? Söyler misiniz cenazelerinizde, düğünlerinizde, yemekli toplantılarınızda, hasta ziyaretlerinizde veya taziyelerinizde, kendiniz Kur’ân okumasını bildiğiniz halde heyecanla Kur’ân okuyacak başka bir kişi, haydi açıkça söyleyeyim, “imam” aramıyor musunuz? Tek söyleyeceğim şey var: Allah’tan utanın ve korkun!
Son bir şey daha:
İmamların maaşı 6 bin lira değildir. Ben bile 4 yıllık fakülte mezunu olan bir öğretmen olarak o kadar maaş almıyorum. İmamlar ne kadar mı maaş alıyor? Bunu da bir zahmet gidip mahallenizin camiinde görev yapan imam arkadaşa sorun da birinci ağızdan öğrenin. Hiç olmazsa yaptığınız iftira ve haksızlık yüzünden, onun şahsında bütün imamlardan özür dileme ve hak helal ettirme imkanı bulursunuz.
Sakın “Bizim mahallede cami yok!” demeyin!