Diyanet-Sen Genel Merkezi
Genel Başkan Güldemir: İnsan Hakları Kağıt Üzerinde Kalıyor
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebeti ile bir açıklama yapan Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Ali Güldemir “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ilan edilmesinin üzerinden 72 yıl geçmiş ancak bu belge insanlığın hiçbir mağduriyetine çare olmamış, kağıt üzerinde kalmıştır” dedi.
Güldemir, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bundan 72 yıl önce ilan edildiğini hatırlatarak “Bildirge insan haklarını koruyup gözetmeyi, her insanın, her örgütün ve devletlerin uymak zorunda oldukları temel ilke olarak benimsenmiştir. Ancak, insanlığın hiçbir mağduriyetine çare olmamıştır. Bu gün Milyarlarca Müslümanın yaşam hakkından adil yargılanma hakkına kadar temel özgürlüklerinin ayaklar altına alındığı, ifade hürriyeti kisvesi altında mukaddes değerlerin aşağılandığı, nefret dilinin medya organları ve siyasiler aracılığı ile teşvik edildiği vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Özellikle batı ülkeleri insan hakları konusunda artık söylemden eyleme geçmek durumundadır” ifadelerine yer verdi.
İslam karşıtlığının bilinçli bir şekilde Avrupa’da devlet eliyle teşvik edildiğine dikkati çeken Güldemir “Müslümanların inançlarının gereği gibi yaşamalarına, ibadetlerini yapmalarına izin verilmiyor. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (SAV) yapılan hakaretlere başka konularda özgürlük savunucusu, barış elçisi olanlar sağır ve dilsiz kalıyor. Mescid-i Aksa’ya yönelik çirkin saldırılar karşılıksız kalıyor. Bütün bunlar göstermektedir ki, bu 10 Aralık insan hakları gününde de batı insan hakları konusunda sınıfta kalmıştır.” İfadelerine yer verdi.
Güldemir açıklamasına şöyle devam etti:
Zor durumda olanlara, zorda kalanlara kapısını, sofrasını ve gönlünü açma diğergamlığı, kültür ve medeniyet değerlerimizin bizlere yüklediği mesuliyet duygusundan, insanlık anlayışımızdan kaynaklanmaktadır. Bu noktada tarihsel rol modelimiz muhacir-ensar ilişkisidir. Hılful fudul yani erdemliler hareketidir. Bu tarihsel rol modeller Anadolu insanı tarafından özümsenmiş, içselleştirilmiş, tarihin tüm süreçlerinde hayata geçirilmiştir. Anadolu insanı içselleştirdiği bu tarihsel rolünü bugün de Suriyeli mültecilere sahip çıkma, onlara kucak açma ve onların dertleriyle dertlenme noktasında ortaya koymaktadır.
Ülkemizin güzel insanları, sadece kendisine sığınanları ve kendisinden yardım isteyenleri değil uzak diyarlardaki mazlum ve mağdurlara da el uzatmaktadır. Memur-Sen ve İHH başta olmak üzere gönlü ve eli cömert kuruluşlarımız Anadolu insanını arkasına alarak Arakan’dan, Filistin’e, Pakistan’dan Somali’ye, Haiti’den Kosova’ya, Eritre’den Sudan’a, Doğu Türkistan’dan Bayırbucak’a kadar dünyanın neresinde ihtiyaç sahipleri varsa onlara yardıma koşmakta, iyilik kervanında yer almaktadır.
Memur-Sen, Diyanet-Sen olarak, hak ve özgürlük mücadelemizde, hayat hakkının kutsal, masum bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek gibi olduğu bilinciyle her coğrafyada hayatı savunduk; insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla emek mücadelesi verdik; afette, mağduriyette, kimsesiz bir el gördüğümüz her yerde ‘biz buradayız’ dedik. Barışın, adaletin ve özgürlüğün savunuculuğunu yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. İnsan haklarına riayet edilen bir dünya temennisi ile…