Diyanet-Sen Genel Merkezi
Çanakkale Zaferinin Aziz Kahramanlarına Minnetle
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Çanakkale milletimize nasip olmuş eşsiz bir destandır. Dönemin en büyük donanmalarına, en iyi silahlarına sahip çok uluslu ordularına karşı vatan topraklarını ölümüne savunmuş Mehmetçiğin zaferidir. Anadolu’dan, Balkanlar’dan, Irak ve Suriye başta olmak üzere Müslüman beldelerden Mehmetlerin canları-kanları pahasına işgal güçlerine set olmasıdır. Mehmetçiğin, İstanbul’a göz diken düşmanı gerisin geri püskürtmesiyle yazdığı muazzam bir destandır. Çanakkale; Seyit Onbaşı’ların, Yüzbaşı Hakkı Bey’lerin, Nezahat Onbaşı’ların şahıslarında varlık bulan binlerce isimsiz kahramanın, bu toprakları sömürgeleştirme girişiminde bulunan emperyalist güçlere sınır çizdiği yerin destanıdır.
Çanakkale destanı, gayrimeşru bir ordunun insanlık dışı amaçlarına karşı verilen kutsal bir mücadeledir. Mücadelenin sonucunda vatan savunması eşsiz bir zafer ile taçlanmış; güç değil, güçlü değil, Hakk’a tapan bir millet kazanmış ve tarih yazmıştır. Güçlü olanın haklı olamayacağı hakikati kalplere kazınmıştır. Çanakkale düşmanın bile saygı duyduğu, ihtişamı karşısında saygıyla diz çöktüğü zaferin adıdır. Sadece bizim tarihimiz açından değil; dünya tarihi açısından da büyük bir zaferdir.
Çanakkale Savaşları, amaçları ve sonuçları itibariyle I. Dünya Savaşı’nın en kritik cephelerinden biriydi. Asya ve Afrika’yı bölüşümde anlaşamayan emperyalistlerin kendi aralarında hesaplaştıkları dünyanın en acımasız, en kanlı savaşlarındandı. 600 yıl boyunca hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğu emperyalist güçlerin arasında kalmıştı. Bu toprakların kalbi İstanbul’u alarak Anadolu’yu sömürge haline getireceklerdi. Mehmet Akif’in ifadesiyle “Eski Dünya, yeni Dünya, bütün akvam-ı beşer” Çanakkale’yi düşürmek için toplanmıştı. Ellerindeki tüm imkânlara rağmen hüsrana uğramaktan kurtulamadılar. Bu anlamda yakın tarih emperyal emellerle çıkartılan iç kargaşaların, çatışmaların, savaşların; soykırımların, katliamların, cinayetlerin, göçlerin tarihidir. Dünya bugün de benzer bir durumu yaşıyor. Ukrayna’nın işgali ile bir kez daha görüldü ki, nükleer silah tehdidinin dillendirildiği akıl tutulması eşliğinde III. Dünya Savaşı ihtimaline göre hesap kitap yapılıyor. Emperyal güçlerin bu örtük savaşında, zayıf ve güçsüz bir ülke harabeye dönüşmek üzere. Tıpkı Suriye, Irak, Afganistan, Libya ve Yemen’in sistematik bir şekilde harabeye dönüştürülmesi gibi.
İşte, yedi düvelin geçmeye güç yetiremediği Çanakkale büyük Türkiye’nin temeli olduğu gibi kardeşliğin, birlikteliğin ve barışın de yapı taşıdır.
Büyük Türkiye’nin yolunu açan Çanakkale Zaferi’nin 107. yıl dönümü vesilesiyle bölgemizin emperyal güçlerin oyun sahası değil, barış adası olmasını; mazlumların, masumların ve çaresizlerin emin olduğu bir coğrafyaya dönüşmesini temenni ediyoruz. Gazilerimizi, şehitlerimizi ve bu toprakların isimsiz aziz kahramanlarını sonsuz saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.