Güncel
GÜNDOĞDU, Gündeme İlişkin Değerlendirmelerde Bulundu
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, toplu sözleşme görüşmeleri öncesinde Kamudanhaber sitesine çok önemli açıklamalarda bulundu.
Gündoğdu, toplu sözleşme süreci öncesinde memurlar adına talepler, öğretmenlerin ek ödeme konusu, yönetici atama yönetmeliği ve mülakat, taşra teşkilatı yönetici rotasyonu, eğitim ve sınavlar, gezi parkı olayları, açılım süreci ve akil adamlık, kamuda başörtüsü sorunu başta olmak üzere birçok konuya ilişkin görüşlerini dile getirdi.
Genel Başkan Ahmet Gündoğdu’nun Kamudanhaber editörleri Mehmet Yılmaz ve Muammer Canaz’a verdiği röportajı olduğu gibi yayınlıyoruz.
KAMUDANHABER- Kamudan Haber sitesi olarak MEMUR-SEN Genel Başkanı Sayın Ahmet Gündoğdu’yla 2011 yılında bir röportaj yapmıştık. 2013 yılı toplu sözleşme sürecinin hemen arefesinde yine genel başkanla bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine basında çıkan eleştiriler ve toplu sözleşme üzerine cevaplaması için bir dizi soru hazırladık, şimdi bu soruları sohbet havasında Genel Başkan’a soralım…
KAMUDANHABER- Başkanım; MEMUR-SEN’in misyonu, MEMUR-SEN dediğiniz zaman aklımıza ne geliyor, ilkeleri nelerdir?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- MEMUR-SEN’in misyonu, insanı ilgilendiren her konuda kendini sorumlu addetmek, duyarlı olmak. İnsanı ilgilendiren her konu doğuştan gelen hakları beraberinde getirir. Mal emniyeti, can emniyeti, din emniyeti, nesil emniyeti, akıl emniyeti gibi Cenabı Hakk’ın fıtraten yarattığı bu kutsal değerlere yönelik her türlü baskı, şiddet, taciz, bunun karşısında olmak. İnancı, cinsiyeti, ırkı, dini ne olursa olsun fark etmez, burada bir insan olmak; zübdeyi alemsin sen diyor, zübdeyi alem olan insan. Yaratılışta da eşrefi mahlukat olarak yaratılan insan ergenlik çağına ulaştıktan sonra kendi iradesini olumsuz kullanırsa, esfel-i safilin, yaratılmışların en adisi olabilen, ama günahsız doğan yaratılışta fıtraten eşrefi mahlukat olan insan. Onun için, insana dair, bu insanın doğuştan gelen haklarına dair, iradesine, demokrasisine, değerlerine dair yapılan yanlışlık nerede olursa olsun buna karşı olmak, bunların yanında olmak.
İki; biz Müslümansak, elhamdülillah Müslümanız, o zaman Müslüman olmanın yüklediği artı sorumluluklar var. Öbür dünyadaki hesabı kolaylaştırmak için bu dünyada yaşıyor olmak. Allah’ın Resulü hadisi şerifte amel defteri 3 şeyden dolayı kapanmaz buyuruyor, yetiştirilen hayırlı evlat, yapılan hayır hasenat, öğretilen faydalı ilim, yani sadaka-ı cariye, yapılan iyilikler. O zaman iyilikleri çoğaltmak, biz sendikacılığı iyilikleri çoğaltmak, sendikacılığı erdemliler hareketi, Hilful Fudul olarak görüyoruz. Onun için, iyilikleri çoğaltmakta ekmek var, özgürlük var, demokrasi var, değerler var, insana dair her şey var. Burada insana hizmet, davaya hizmet amaçtır, sendika da, siyaset de, sendikacılık da, para da araçtır. Yani amaçla aracı birbirine karıştırmadan, insan onuruna yaraşır bir ücrete kavuşmak elbette çok önemlidir, çünkü insanın bu doğuştan gelen haklarını hayata geçirmesi, bunları rahat yaşayabilmesi için muhtaç olmaması lazım, özgürlükler için. Ama özgürlüğün olmadığı yerde ekmek nasıl olmayacaksa, ekmeğin olmadığı yerde özgürlüğün olamayacağı, ekmeksizliğin de özgürlüğü kısıtlayan boyutlarını geleceği kareyi birlikte ele alarak hareket etmeyi önemli görüyoruz. Kuruluşumuz bu, misyonumuz bu, yolculuğumuz bu, yol haritamız bu, bundan sonra da bu böyle devam edecek.
KAMUDANHABER- Başkanım, Kamudan Haber sitemiz ziyaretçisinin yüzde 70-80’i öğretmen ve Milli Eğitim personeli… Onun için biz genelde röportajımızın temel sorularını öğretmen sorunları üzerine kurguladık.
Geçtiğimiz toplu sözleşme sürecinin öğretmenler arasında en çok tartışılan konusu ek ödemeydi. Bu yıl, 2013 yılında yapılacak 1 Ağustos’ta başlayan toplu sözleşme sürecinde öğretmenlere özel hizmet tazminatı isteyeceksiniz, basına böyle yansıdı. Özel hizmet tazminatı ya da ek ödeme, ne dersek diyelim, geçtiğimiz dönem öğretmenlere ek ödeme namus borcumuzdur sözü dediniz mi çok sık yorum geliyor bu şekilde. Bu konu hakkındaki cevabınızı bekliyoruz.
Bir de, geçtiğimiz toplu sözleşme döneminde öğretmenlere ek ödeme o kadar çok tartışıldı ki, toplu sözleşme masasında öğretmenlere ek ödemenin perde arkasını eğer sakıncası yoksa anlatır mısınız?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Namus sözünden başlayalım.
Biraz önce misyon olarak MEMUR-SEN’in misyonu şudur dediğimiz kavramların içerisinde, para asla MEMUR-SEN’in, EĞİTİM-BİR-SEN’in namusu, namus borcu olmaz. Zaten bu iddiayı ortaya koyanlar, bu iftirayı atanlar, bu müfteriler Ahmet Gündoğdu ya da Genel Başkan yardımcılarından falanca bunu şurada dedi, şurada söyledi, şurada kağıt üzerine yazıyordu, şu televizyonda hissettirdi, şu basın toplantısına bunu dahil ediyor gibiydiler gibi zımni bile bir şey yok. Bu, belli bir çevrenin, belli bir sendikanın yönetici tarafından, çamur at, yapışmazsa izi kalır taktiğidir, bir Siyonizm taktiğidir, çamur at, yapışmazsa izi kalır. Önce iftirayı attılar, sonra da attıkları iftira doğruymuş gibi dahi EĞİTİM-BİR-SEN Genel Başkan ve genel merkez yöneticileri, ek ödeme namus borcumuz demiştiniz, namusunu temizleyin.
Ek ödeme namus borcumuzdur diye bir cümle kurmamız vaki değil, asla olmamıştır. Ama namus üzerinden namussuzluk yapanların da artık susması lazım. Biz değerleri çok iyi biliyoruz, edep ya hu diye çok hoş bir söz vardır. Onlarca kez bunu biz tekzip etmemize rağmen hala bir sendikacı, bir öğretmen bile bile tekzibi okuduğu halde bunu söylüyorsa, bu art niyetin ötesinde bir sorundur, burada şizofrenik bir hastalık var demektir. Mübarek gün kötü söz bize yakışmaz, bu hastalara Allah şifa versin diyorum, onların iyileşmesi bu ülkenin karıdır. Sonuçta bunlar bu ülkenin okullarında derse giriyorlar, o çocuklar adına Cenabı Hakk’a dua ediyorum, Allah onları iyileştirsin, bu hastalıktan kurtarsın. İftira kötü bir hastalıktır, gıybet kötü bir hastalıktır, fitne ayeti kerimde ölümden beterdir diye açıktır, fitneden de uzak durmakta fayda var.
Gelelim ek ödemeye; geçen yıl biz ek ödemeyi ya alacağız ya alacağız dedik. Hiçbir yetkili sendika almayacağız, alabilir miyiz, almayabiliriz diye masaya gitmez. Ek ödemenin talep yetkisi bizdeydi, EĞİTİM-BİR-SEN olarak yetkiliydik, ya alacağız ya alacağız dedik. Yetkili olmayan sendika da, daha sonra Erzincan Öğretmenevinde gördüm, İsmail Koncuk Bey ya alacağız ya alacağız diye afiş basmış. Şimdi ben yetkiliyim, ya alacağız diyorum, talepte bulunma yetkisi olmayan da aynı şeyi söylemiş. Alamadık, EĞİTİM-BİR-SEN ek ödemeyi alamadı dedi, doğru. Alsaydık kim almış olacaktı, onlar almış olacaktı.
4-C’lilerin çalışma süresini 11 aydan 11 ay 28 güne biz çıkarttık, çünkü teklif yetkisi bana ait, imza yetkisi bana ait, pazarlık yetkisi bana ait, hemen KAMU-SEN’den 4-C’lilerin çalışma süresini 11 ay 28 güne çıkarttık.
Burada sendikal manada bir sorun var, etik olmayan şey var; yani alınanları ben aldım, alınmayan her şeyin sorumlusu MEMUR-SEN’dir. Bu doğur bir şey değil, bu kamuoyunu çarpıtmaktır, yanıltmaktır, toplu sözleşme masasında yancılıktır; kimsenin yancılığa tevessül etmesine gerek yok.
2002 yılında toplu görüşmeye oturuldu, yetkili sendikamız yok; yokuz, vermemiş üyeler yetkiyi, 2003’te yokuz, yetkiyi vermemiş. İlk 2 yıl 3 hizmet kolunda KESK, 8 hizmet kolunda KAMU-SEN, MEMUR-SEN’in bir tek eleştiri cümlesi var mı, biz aldık, biz ettik, biz gittik; böyle bir şey yok. Sonra 2004’te Diyanet-SEN’le başlıyor, 2006’da BEM-BİR-SEN, 2008’de TOÇ-BİR-SEN, 2009’da Sağlık-SEN ve genel yetkiyle…
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Evet, yetkili olduktan sonra … O zaman kadar yaptığımız itirazlarda, eleştirilerde KAMU-SEN’in hizmet koluyla ilgili imza attığı ve genelle ilgili böyle bir yancılığa da tevessül etmedik. Neyin sahibiysek, neyi almış, neyin mücadelesini vermişsek bunu ortaya koyarız, bunda bir tereddüt yok. Burada bu yanlıştan kurtulmak lazım.
Altını çizerek söylüyorum, geçen sene sorumlu bizdik, alınan 63 maddenin tamamını biz aldık, ek ödeme başta olmak üzere alınamayanların tamamının sorumluluğu bize ait. Bu sene de aynı sorumluluğu üstlenerek masaya gidiyoruz. Geçen yıl 3 hizmet kolunun yetkilisi KAMU-SEN’di, büro, haberleşme, ulaştırma, o alanlardaki alınanların sahibi onlar, alınmayanların sorumlusu onlar. KESK’te 1 hizmet kolu vardı, kültürde alınanların tamamı KESK’e ait, alınmayanların tamamının sorumlusu o. Geçen yıl 7 hizmet kolunun sorumlusu bizdik, şimdi 10 hizmet kolunun sorumlusu ve genel toplu sözleşmenin sorumlusu biziz, ne alırsa biz alacağız, neyi alamazsak sorumluluk bize ait; çalışanlarımıza da hesap vermeye hazırız. Bir hizmet kolunda da KESK yetkili, onun da sorumlusu onlar olacak.
Yasanın söylediği şey şu: Her sendikalı iki memurdan biri MEMUR-SEN üyesi, yüzde 48’e tekabül ediyor, KAMU-SEN ve KESK’in toplamı MEMUR-SEN üyelerinin toplamından daha az. Yetkili sendikası KAMU-SEN’in yok, KESK sembolik de olsa bir sorumluluk sahibi, KAMU-SEN’e bu sene çalışanlar seyircilik görevi vermiştir.
Seyirci nedir? Maçta resmi olarak muhataplar bellidir, sahaya çıkarlar, oyunlarını oynarlar, maçı yaparlar, taraflar vardır, kamu işveren heyeti, toplu sözleşme heyeti kıran kırına maç yapılır, seyirciler izlerler. Seyir esnasında yanındakilere maç bittikten sonra değişik platformlarda yorum yapabilirler, bu yorumların da sendikacılığın lehine gelişmesini bekliyoruz inşallah.
Geçen yıl toplu sözleşme masasına ek ödeme geldi, Sayın Faruk Çelik ek ödeme vereceğiz dedi. Sayın Başbakan bunu 100 TL olarak bir programda telaffuzunu da yaptı. Ama o günkü Milli Eğitim Bakanının öğretmenlere dair projesinin bizim talebimizle örtüşmemesi, perde arkasında biz belli oranda ikna ettiğimiz yaklaşımdan sonra kariyer basamakları projesi diye bir projeyi daha iyi proje olarak taşımalarıyla sonradan öğrendik ki, masaya gelen şey kümülatif olarak daha fazla rakama tekabül ettiği teziyle de getirilmiş ve bunun üzerine yapılan bir yaklaşımla ek ödeme geri çekilmiş.
Kariyer basamaklarıyla ilgili bir çalışma yapılsın mı? Yapılsın, buna gireriz. Ama bizim geçen yılki masaya getirdiğimiz şey, bunun alternatifi ya da buna alternatif bir şey değildi. 2006’dan 2011 yılına kadar 40 artı 40 TL ek ödeme, KAMU-SEN, MEMUR-SEN birlikte başlattığımız, ama masanın haricinde 2008’de benim Sayın Başbakana çıkıp genel idare hizmetlerine 25, öğretmenlere 50 TL olarak çıkan kararnameyi yırttırarak en düşüğü 103 TL’den başlatıp devam ettirdiğimiz o süreç, 2011’e kadar bütün öğretmenlerin aldığı bir ek ödeme gerçeğini beraberinde getirmişti.
Hayati Yazıcı toplu görüşmeden sorumluyken bizim bir uzlaşımız daha olmuştu. Uzlaşı şuydu: Ek ödeme artı hizmetlilerin bütün bakanlıklarda bir veriyle eşitlenmesi, memurların, teknisyenlerin, laborantların, şube müdürlerinin, il müdürlerinin… Ne demek istiyorum? Eğitimcisin, eğitimciyim. Milli Eğitim Bakanlığı’nda 2011 yılına kadar bizim hizmetlilerimiz başka bakanlığa geçmek için can atıyordu. Niye? İşte Adalet Bakanlığı’na geçmek istiyordu, 120 TL daha maaşı fazlaydı. Dolayısıyla, geçinebilmek için, nasıl olsa ben aynı odayı süpüreceğim, bari aynı ücreti alayım diyordu. Biz Hayati Beyle bunda uzlaşmıştık, ama bu ek ödeme artı eşit işe eşit ücretti.
666 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle yapılan bu yanlışlık bir sıkıntı oluşturmuştur.
Yanlışlığın oluşturduğu belgeyi de elbette paylaşmakta hemen fayda var. Belge şöyle: 2011’de ek ödeme öğretmen ve öğretim elemanları hariç diğerlerine verilip onlara verilmeyince, diğerleri ek ödemeyle birlikte gelen zam, yüzdelik zam artı en düşüğü 12.4’e tekabül etti. Yüzde 50’ye tekabül eden de var mı içinde? Daire başkanları var. Yüzde 37 var, yüzde 20 var, yüzde 13 var, en düşüğü 12.4, yani yüzdelik zam artı ek ödeme. Öğretmen orada 70 yıllık hiyerarşide geri kalmış oldu. Geçen yılki talebimiz düştüğü yerden kalmasıydı, yani bu hiyerarşinin yeniden aynı düzene gelmesiydi.
Ama burada rakiplerin hayal kırlığı yaşadı şey ek ödemeyi alamamak değil. Hayal kırıklığı yaşadıkları şey, Hükümet ek ödemeyi vermedi, EĞİTİM-BİR-SEN almadı. Şimdi dünya görüşü kendinden olan iktidara karşı bunlar hiç ses çıkaramazlar ve zaten bağırıyorlardı. Ama toplu sözleşme düzeni, masada toplu sözleşmenin son saniyesine kadar pazarlık yapmayı, o saniye bittikten sonra da tavır koymayı beraberinde getirir. Onlar daha toplu sözleşmenin başında kaos olsun diye başladılar.
Gece saat 24’te ek ödemenin gelmeyeceği kesinleşti, 13 dakikada bu odada iş bırakma eylem kararını aldık ve ertesi gün Güven Park’ta, diğer sendikalar 1 saat iş bıraktılar, MEMUR-SEN sabah 8’den akşam 5’e kadar oturma eylemiydi. Bu nasıl sendikacılık ki, iş bırakma artı oturma eylemi yapmışız, oturma eylemi oturarak yapılır, Güven Park’ta halay çekiyor arkadaşlar ve çadırda oturuyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletvekilleri gelmiş oturma eyleminde bize destek veriyorlar, o eylemdeki o açıklamanın resmini alarak birileri oturuyor diye haber yapıyorlar. Oturma eylemi oturarak yapılır, amuda kalkılarak yapılmaz.
Ama sendikacılığın literatürünü bilmeyenler, dünya görüşü kendinden olan iktidara karşı ilk toplu sözleşmede muhteşem dik duruş gösteren bu sendikanın eylemini hazmedemediği için, kendileri kendinden olanlara itiraz edememesi ve Genel Başkanlarının tokatlandığı gerçeğini bilmeleri karesinin yanında, ya şunlar da bir tokat yese mi dediler. Hayır, biz iktidarın ve bütün iktidarların demokrasiye ve değerlere kattığı her katma değere destek oluruz, bu ülkenin özlük hakları ve özgürlük mücadelesindeki her yanlışının karşısında dururuz.
Canlı yayınları hatırlayın, NTV’de başta olmak üzere çıkmış televizyonda, ey iktidar, siz kredi derecelendirme kuruluşları kredi notumuzu düşürdüğünde onlara kızıp, yalan söylüyorsunuz diyordunuz, bize önerdiğiniz rakam 3 artı 3 hatırlayın. 2,5 muydu? İlk 2,5 artı 2,5. Kim doğru söylüyor’la başlayan, o üslubuyla öğretmenleri çalışmıyor gösterme yaklaşımıyla bakanlığın çalışanlarıyla arasına kriz oluşturan yaklaşımlara karşı canlı yayınlarda bu iktidarın Milli Eğitim Bakanı IPad’e verdiği önemin yüzde 1’ini öğretmene gösterse Türkiye’nin eğitim sorunu çözülür diye haykıran biziz.
Bu bir kriz yönetimidir, bir olumsuz toplu sözleşmedir, istediğimizi alamamaktır. Ama bunun en güzel yanı da, istediğimizi alamadığımızda bizden olanlara karşı da karizmayı kuruş değil duruş sendikacılığını göstermedir. Google girin, televizyonlarda rakip sendikaların ek ödemeyle ilgili iktidara eleştirilerinin eğer 10 katı MEMUR-SEN ve EĞİTİM-BİR-SEN’in eleştirisini görmezseniz, biz bu sendikacılığı yapmayız.
Şimdi Hazreti Mevlana’nın, dün dünde kaldı cancağızım, yeni şeyler söylemek lazım sözünü esas alarak, ama eskiyi unutmadan yeniden taleplerimizi oluşturduk. Adına ek ödeme deyin, eğitim öğretim tazminatı deyin, özel hizmet tazminatı deyin, adı önemli değil, kendisi önemli. Enflasyon farkı haricinde baktığımızda, öğretmenin ek ödemede geri kaldığı tablo bellidir. Bunu tamir ettik. Bunun için belirlediğimiz rakam 328 TL öğretmenler için, öğretim elemanları için 364 TL, şeflere ek ödemede bir hayli tamirat yapıldı, ama 109 TL daha olursa daha iyi olacak, memur ve hizmetlilere bir 73 TL daha ek ödeme yansırsa, onların alım gücü yüzdelik zammın haricinde daha da artmış olacak. Ve eğitim işi fedakarlık işidir, fedakarlık yapan bu arkadaşların önü açılmış olacak. Onun için, bu seneye masaya bu hazırlıkla geldik. Şimdi bizim istediğimiz ek ödemenin gerekliliğine inanmayan bir bakan yerine, haklısınız diyen bir bakan ve bir bakanlık bürokrasisi var Milli Eğitim Bakanlığı’nda. Geçen yıl sonradan gördük ki, biz sonradan gördük ki, biz bu tamiratı yaptıralım diye Başbakana giderken, arkadan da kariyer sistemiyle bunu yapalım diyen bir bakanlık çalışması çıkmış. Kariyer ayrı bir olay, çünkü kariyer sistemindeki o paket elimizde, 450 bin civarında öğretmeni kapsıyor, 170 ila 480 TL arasında değişiyor, sınava, şuna bağlı. Onu da olacaksa öğretmenin performansını artırma, oturup konuşalım, ama onun içerisinde var olan 5 yıl sonra öğretmen yeterli değilse geri hizmetlere alma, uzman öğretmenlikte koruyamıyorsa öğretmenliğe düşürme; böyle saçma bir şey de olmaz. Niye olmaz? Yüzbaşılıktan üsteğmenliğe indirilen asker yoktur, doçentlikten yardımcı doçentliğe indirilen akademisyen yoktur, müktesep hakka asla dokundurtmayız. Yani 666’nın mağdur ettiği tabloyu, mağduriyeti ortadan kaldırmak, artı performansı artırıcı, alanındaki uzmanlıklarını artırıcı, alanında diyorum, mevcut uzmanlıktan farklı, öğretmenin verimini artırıcı ek ödemeleri kariyer sistemini de elbette konuşuruz.
KAMUDANHABER- Şimdi sorularımıza toplu sözleşme ile devam edelim. Başkanım, 2,5 milyon adına 1 Ağustos’ta KESK’in, ( Kültür Sen ) hizmet kolunu istisna olarak görürsek, Memurlar adına masanın tek reisi siz olacaksınız. Burada memurların üçte biri neredeyse Memursen üyesi, Yineher iki sendikalıdan birisi Memursen üyesi, Her üç eğitimciden de bir tanesi Eğitimbirsenli olduğunu göz önüne alarak sözü yine öğretmenlerin ek ödemesine getireceğim. Öğretmenlere ek ödeme, özel hizmet tazminatı gibi ekstra bir zam yapılmazsa eylem planınız var mı? Eylem yapacak mısınız?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Evet. Ama şu eylemi yapacağız…
KAMUDANHABER- Bir eylem planınız var mı bununla ilgili?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Şöyle söyleyeyim: Geçen sene de aslında biz bunu basına deklare etmiştik ama, süreç olumsuz gidince MEMUR-SEN almasın, Hükümet vermesin, biz de geçim kaynağımızı bulalım diyenlerin gürültüsü çok oldu. Yani hala bu var, Hükümet vermesin, MEMUR-SEN almasın, belki bize ekmek çıkar. Türkiye’deki darbeyi destekleyenler de öyle değil mi? Yani millet iradesiyle bu iş olmayacak, darbe olsun, belki bize bir ekmek çıkar; bu ahlaki değil.
Geçen yıl da biz Başkanlar Kurulumuzda şu kararı almıştık: Ben basına biz resmen yetkiliyiz, kamu işveren heyetiyle 21 Mayıs gece 24’te, hatta hukukçularımız gece 24’te bitmez Başkanım, ertesi gün saat 8’e kadar, mesai başlayıncaya kadar da kamu işveren heyetinden teklif gelirse itiraz dilekçesinde bulunmayız, anlaşırsak, taleplerimiz karşılanırsa bulunmayız demişti.
O ana kadar eylemleri şöyle yaptık: Bir gün EĞİTİM-BİR-SEN’i Türkiye genelinde ek ödeme istiyoruz, Başbakan mektup, bakanlara mektup. Bir gün MEMUR-SEN’i, dağ fare bile doğurmadı, geçen seneki benim sloganım buydu, yani dünya görüşü sizden bir iktidar, onunla masaya oturmuşsunuz, onlar bir zam önermiş, yandaşlıkla suçlanıyorsunuz, ama sizi yandaşlıkla suçlayanlar geçmişte dünya görüşü kendinden olan iktidarlardan zam talebinde bile bulamazken, önerilen zamma dağ fare bile doğurmadı… Mesela iktidarın bir yetkilisi diyor ki, ya Başkan, çok ağır olmadı mı? Hiç değilse dağ fare doğurdu deseydin. Onlar dağ fare doğurdu demeye alışmışlar. MEMUR-SEN’in farkı bu, önerdiğiniz çok rakam düşükse, dağ fare bile doğurmadı.
Burada Başkanlar Kuruluna… Allah razı olsun, bütün genel başkanlar öğretmen, öğretmen, öğretmen dediler. Bir hizmet kolu hariç diğerlerinin masada toplu görüşme sonucunda imza atmaması da bu anlaşmaya bağlı olmalarıdır, 6 hizmet kolu imza atmadı geçen yıl bizimle beraber.
Ek ödemenin tamirinin yapılması. Hedefimiz şuydu: Kamu İşveren Heyeti Başkanı Faruk Çelik, Faruk Çelik’le anlaşmamız olumlu sonuçlanma ümidini sonuna kadar zorlayalım, olumlu sonuçlanırsa zaten bağıtlanır bayram ederiz, olmazsa tepkimizi ortaya koyalım. Ondan sonra anayasa gereği, toplu görüşmeden farklı bir şey var, eğer Faruk Çelik’le uzlaşsaydık, uzlaştığımız madde bağıtlanacak ve yasa hükmünde olacak mıydı? Olacaktı. Yani biz eskisi gibi masada imza atıp da sonra hükümete, ya bunu yerine getireceksiniz? Böyle bir şey yok, yasa yapıyorsunuz. Dolayısıyla, masada siz yetkiliyseniz yetkiden kaçamazsınız, yasa yapmak için çalışacaksınız, çalıştık.
Sonra itiraz; anayasa gereği oraya itiraz etmek zorundasınız, itiraz ettik. Sonuçta Hükümet Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun son saniyesine kadar da direkt Kamu Görevlileri Hakem Kurulu aracılığıyla veya toplu sözleşme çağrısıyla verebilir miydi? Verebilirdi. Saat 24 olmuş, onun artık ertesi gün mesaisi yok, 24’te bizim orada var olan temsilcilerimizin 3’ü de toplu sözleşmeye şerh koyarak, kabul etmeyeceğini ifade ederek şerhi ortaya koyup ayrıldılar, 13 dakikada burada özellikle EĞİTİM-BİR-SEN ve diğer sendikaların da desteğiyle iş bırakma eylem kararı aldık.
Bunu niçin söylüyorum? Bu sene de 1 Ağustos’ta masaya anayasa gereği 2,5 milyon memur, 1 milyon 800 bin emeklinin hakkını savunmak için gitmek zorunda mıyız? Zorundayız. Gittiğimiz, zorunlu yerine getirdiğimiz gerçek pazarlığı beraberinde getirir. Burada da son gecenin ertesi gün sabah mesaiye kadar gece-gündüz çalışacağız, illerde eylemler, Ankara’da eylemler, açıklamalara devam edeceğiz. Umuyor ve bekliyoruz ki, beklentilerimize cevap versin ve bağıtlayalım. Bağıtlarsak sorun yok, bağıtlanmazsa anayasa gereği yine Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna gidecek miyiz? Gideceğiz. Anayasa gereği Hakem Kuruluna gittiğimiz zaman, birinci gün MEMUR-SEN, KAMU-SEN, KESK Temsilcileri katılmak zorunda mı? Zorunda. Orada 5 sendikalardan, 5 işveren heyetinden, geçen yıl Sayıştay Başkanı vardı bağımsız, bağımsız olamadı, Hükümete bağımlı oldu. Ama gitmek zorunda olduğumuz, ümitle gittiğimiz yere birinci gün gittiğimizde hazırun cetveli imzalanıyor mu? İmzalanıyor. Siz birinci gün katıldıktan sonra bir daha hiç gitmeseniz de orada olan 6 kişi, 5 kamu işveren heyeti, bir de heyet başkanı, çoğunluğu sağladığı için sendikalar katılmamıştır ya da sendikaların itirazına, birini gün gittiğiniz zaman itirazı vermeyecek misin?
Bu seneki tabloyu söyleyeyim; 10 hizmet kolunda ve genelde biz, bir hizmet kolunda KESK anlaşamazsak itiraz edeceğiz. Hazırun cetvelindeki imzalar yeterli, siz ondan sonra isterseniz hiç gitmeyin, onlar bu itirazlar içerisinden 3 tanesini uygun gördük, gerisini ret ediyoruz diyerek sonucu bağlayabilirler mi? Bağlayabilirler. Bizim geçen seneki aldığımız karar, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu da bizi tatmin edecek bir cevabı vermezse iş bırakma eylem kararımızı hayata geçiririz dedik. Bunu önceden söylersek doğru olur mu? Bu tartışılabilir. Ama hem Mehmet Beyle el ele tutuşmuşsunuz, pazarlık yapıyorsunuz, hem de Mehmet Bey, sen nasılsa olsa vermezsin, senin niyetini okudum demek ne kadar doğrudur? Amacınız üzüm yemekse, önce üzümün masaya gelmesi için gece-gündüz çaba sarf etmelisiniz, sonra üzümü engelleyenlerle hesaplaşmalısınız.
Geçen yıl biz bunun hakkını yüzde 100 verdik. İlçe milli eğitim müdürlerini iyi tanıyorsun, İl Milli Eğitim Müdürünü iyi tanıyorsun, sadece Altındağ’dan örnek vereyim, EĞİTİM-BİR-SEN’den iş bırakanların oranı iki sendikanın toplamından daha fazla, Türkiye geneli de böyle. Ve EĞİTİM-BİR-SEN ve Eğitim-SEN, tebrik ediyorum üyelerini, büyük çoğunluğu sevk mevk almadan iş bırakmışlar, ama Türk Eğitim-SEN üyeleri sevk alarak iş bırakmaya gittikleri bakanlıktan verilen bilgiler arasında.
Onun için, yapıyormuş gibi gözükmek değil…
KAMUDANHABER : Yapıyormuş gibi derken
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Yapıyormuş gibi gözükmek değil, kenarda yatıp ortada gözükmek değil, konuya has o özneyle ilgili masaya gelip pazarlıklar yapıp çalışmak ve bunun sonucunda gerekeni yapmak. Çalışanlar rahat olsun, önceliğimiz, amacımız onların beklentilerine cevap verecek sonucu almak. Bu hepimizin isteği, iktidarın da lehine olan budur, çalışanların lehine olan da budur, MEMUR-SEN’in lehine olan da budur.
İşte KAMU-SEN bütün açıklamalarında, geçen sene MEMUR-SEN toplu sözleşmeye imza attı’yı zımnen hissettiriyor. KESK Genel Başkanı da bugün bir gazetede geçen sene MEMUR-SEN’in imza attığı zam oranı büyük bir handikap diyor; edep ya hu, ahlak. KESK’in hiç mi danışmanı yok? Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun sonuçlarını çıkar, hepsi elimde, KAMU-SEN’li de, KESK’li de, MEMUR-SEN’li de kabul etmemiş, şerh düşmüş, hatta MEMUR-SEN’in şerhi daha şiddetli. KAMU-SEN’in Genel Başkanı bunu bilmiyor mu? Biliyor. Peki ben toplu sözleşmeye imza attıysam niye Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna gittim? Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna imza attıysam niye iş bırakıyorum? Onun için, yalan üzerine kurulacak şey çalışanların ve sendikaların lehine değildir. Biz buradan geçen yıl bu yanlışı yaptılar, belgeleri web sitemizden yayınladık, siz de web sitenizde geniş bir şekilde vermişsiniz, belgeler ortada, belgeleri konuşturmak lazım, iftira atmamak lazım.
Evet, bu sene de beklentimiz, ümidimiz, çalışmamız, yaklaşımlarımız, görüşmelerimiz; şu ana kadar en az 6-7 görüşme yaptık mı Başbakan dahil? Yaptık. Biz toplu sözleşmeyi senede 1 aya indirmiş bir Konfederasyon değiliz, 11 ay çalıştık, bayrama 100 bin kişinin kadroya geçiş müjdesiyle girdik. Sadece web sitemizden sözleşmeliler kadroya geçsin demedik.
Akil insanlar toplantısı için Dolmabahçe’ye davet ediliyorum, özel idare, belediye, 93 bin kişi kadroya geçeceği müjdesini almışız, Başbakana verdirmişiz onlarca görüşmeyle, orada Sayın Başbakanım, Gençlik Spor, TRT başta olmak üzere KİT’lerden de şu kadar daha arkadaşımız var diyorum, oradan Faruk Beyi arıyoruz, gece saat 2’de Faruk Beyle görüşme halindeyim; ertesi gün bir araya geliyoruz, bunları dahil ediyoruz. Bizim işimiz sorun çözmek, dua almak. Ne kadar kişinin sorununu çözersek o kadar çok dua alırız. Ama iftiralarla, yalanlarla yapılan yolculuk, yalancının mumunun yatsıya kadar yanışı gibidir; artık iletişim çağı, yatsıya kadar da yanmıyor yalancının mumu.
KAMUDANHABER- Milli Eğitim Bakanlığı’yla ilgili çok sayıda soru geliyor, bunları kısa kısa soralım Başkanım, müsaade ederseniz?
Bakanlık Taşra teşkilatı yöneticilerine yönelik rotasyon işlemini 14 Ağustos’a kadar bitireceğini açıkladı. Memursen’in taşra yöneticilerine yönelik yapılacak olan rotasyon konusunda düşünceleri nelerdir ?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- İl milli eğitim müdür yardımcısı, şube müdürü, ilçe müdürleri.
KAMUDANHABER – Evet başkanım bu konuda
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Bu rotasyon içeriği tamamen Bakanlığa ait. Ama yanılmıyorsam 3 yıl önce miydi, 2 yıl önce miydi, okul müdürlerinin rotasyona tabi tutulmasıyla ilgili o zaman teklifi okul müdürleriyle ilgili biz yapmıştık. Ve o zaman da bunu biz açıkladık, çünkü 20 yıl, 30 yıl aynı okulda müdürlük yapıp orayı tıkayan, vereceği bir şey kalmayan, verimliyse başka okula gitsin, verimsizse emekliye ayrılsın yaklaşımıyla o gün bu teklifi okul müdürleriyle ilgili Bakanlığa biz götürmüştük. Ama şu andaki çalışma tamamen Bakanlığa ait, Bakanlığın uhdesinde olan bir çalışma.
KAMUDANHABER – Sizin rotasyon konusunda herhangi bir teklifiniz yok yani.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Yok, bu süreçte böyle bir teklifimiz yok.
KAMUDANHABER- Basına yansıyan, EĞİTİM-BİR-SEN rotasyon istiyor haberleri bilgi kirliliği mi ?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Yani doğrusu, doğru bilgi o gün okul müdürleriyle ilgili rotasyonu istemiş olmamız; kastedilen buysa bu istek bize ait. Ama bugün yeni bir istekle Bakanlığa gidip; işte o günkü isteğimiz neydi? Resmi olarak müracaat etmiştik, altına imza atmıştık, web sitemizden duyurup Bakanlığa da gidip, Sayın Bakan, biz bunu size resmi olarak da yazdık, bu resmi teklifimizin karşılanmasını istiyoruz demiştik. Bugünkü uygulama o güne göre çok farklı, gelinen süreç farklı. Zaten Bakanlık değişimiyle de; sanırım bu yönetmelik Emin Bey zamanında hazırlandı, o süreci biliyorsunuz, o süreçteki tıkanmayı biliyorsunuz, o mu uygulanacak, ona ekler yapılarak mı gelecek, onun detayını zaman gösterecek.
KAMUDANHABER- Sonuç olarak, EĞİTİM-BİR-SEN taşra rotasyonu konusunda nötr.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Yani rotasyon, sınav sistemi, dershanecilik, idareci atama yönetmeliği, bunları tek bir taraftan bakarak hayata geçirmemek lazım. Paydaşlarla bir araya gelerek, sanırım şu anda çalışanların en çok memnun olduğu şey, Bakanlığın son süreçte bütün sendikalara ve öğretmenlere görüşme açması; bunu yaygınlaştırmak lazım. Çünkü siz olayın bir tarafından bakıyorsunuz, ama diğer taraftan baktığınızda da çok hak vereceğiniz şeyler olabiliyor. Bütün bunlara, demokrasi de böyle bir şey, herkes bulundu yerden bakabilir, sendikal örgütler daha süt şemsiye oluşturup bakması lazım, Bakanlık da bütün bu şemsiyelerden yararlanarak çalışanları işin içine ortak ederek bakması lazım. Ben Bakanlığın şu andaki başlattığı bu sürecin yaygınlaştırılması kanaatindeyim bütün konularda, yani daha ileri bir öneride bulanalım.
İşte bize diyorlar ki, yetkili sendika olarak şu konuda görüşünüz ne? Diğerlerine de sendika olarak, biz şöyle bir çalışma yaptık, buna ne diyorsunuz diyorlar. Hayır, doğrusu bu değil. Şöyle bir sorun var, bu sorunu gelin birlikte çözelim, bu sorunu nasıl çözelim? Yani Bakanlık bir yol haritası belirleyip bir çalışma yapıp buna diyorsunuz demesin, gelin beraber bunu beraber yapalım derse, işte 250 bin üye EĞİTİM-BİR-SEN’den katılır, 225 bin Türk Eğitim-SEN’den katılır, 120 bin, 130 bin Eğitim-SEN’den, 3-5 bin oradan, sendikasızlar internet aracılığıyla görüşünü yansıtır, ne olur? Ortak bir yol bulunur. Bu, ortak aklı devreye sokmaktır. Ha, şu anda başlattıkları güzel, şu yaptığımız çalışmaya ne diyorsunuz demeleri güzel. Daha güzeli, şu konuyu nasıl, şu sorunu nasıl çözelim, birlikte çalışalım demeleri.
KAMUDANHABER- Yine yönetici atamayla devam edelim Başkanım, son 5 yıldır Kamudanhaber sitesinde en fazla yorum bu konuya geldi.
Yönetici atamada mülakat konusu çok soruluyor. Diyorlar ki, mülakatı EĞİTİM-BİR-SEN kendi üyelerinin atamasını yaptırmak için mi getiriyor. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Bunu çok defa söyledim, gene de söylüyorum. İktidarın tüm yönetmelikleri iptal edilsin, DSP’nin geçmişteki yürürlükteki yönetmeliği gelsin uygulansın, hazırız. Ama dün hiçbir kriter yokken üyesi müdür, müdür yardımcı olanlar hiç sesini çıkarmıyorken, bugün bunu bir sendikal hesaba döndürmeleri doğru mudur?
2007 yılında bir atama yapıldı, Danıştay bu atamayı iptal etti. Doğrudur, değildir, ama hukuk bir karar vermişse, yargı bir karar vermişse uymak zorunda mıyız? Zorundayız. Danıştay’ın kararından sonra Milli Eğitim Bakanına atamalar sınavla olsun diye ilk teklifi götüren sendika hangisi? EĞİTİM-BİR-SEN. Ama EĞİTİM-BİR-SEN bunu götürürken, diğerleri, helal olsun, EĞİTİM-BİR-SEN sınavla götürmeyi istiyor dediler aralarında, EĞİTİM-BİR-SEN sınavla olsun dedikten sonra 324 ilçede ve 81 ilde sınava hazırlık seminerleri açtık. Son idarecilik sınavındı 64 bin adet kitap basmışız, kitabın kalınlığı şu kadar.
Biz kimsenin hakkını yemek istemiyoruz. Ama sendikanın bir görevi de üyelerinin niteliğini artırmak mıdır? Artırmaktır. Kardeşim, maç mı yapacaksınız, futbol maçı, kuralları belirleyin, objektif olsun, biz o kurallara uymaya razıyız.
Başka bir ifade, ANASOL-M Hükümetinin DSP’si iş başında olsaydı, Eğitim-SEN’den sınavla olsun teklifi gelir miydi? Koalisyon ortağı MHP olsaydı Türk Eğitim-SEN’den gelir miydi? Gelmezdi. Biz kul hakkından korkarız, Allah’a sığınırız.
Sınavla oldu, ama gördük ki, salt sınavla yönetici ne kadar olunur sorusu cevap bulamıyor. İdarecilik akademik bilgiyle olmayabiliyor. Eğer akademik bilgiyle idareci olunsaydı, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet değil Ak Şemseddin olurdu. Ha, müdür yardımcıları sınavla olsun, birinci adam değil, o kardeşlerimiz salt sınavla olsun. Ama müdürlükte idareciliği var mı, benim üyem de olsa bakılsın, ama kurallar objektif olsun, kamera koyulsun, sorular belirlensin, kimsenin hakkı yenmesin. Hangi sendikanın üyesi olursa olsun, sendikasız olsun, ama o adam o okulu idareye etmeye geldiğinde orayı yönetsin. Siz bir okul idarecisisiniz, bunu en iyi siz bilmeniz lazım.
KAMUDANHABER- Bende aynı fikirdeyim sınavla lider, yönetici olunmaz.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- İşte biz bunu uzman öğretmenlikte de yaşıyoruz. Neyi yaşıyoruz? Hem alan, hem salt sınav. Şimdi uzman öğretmen olanla uzman öğretmen olmayanın öğretmenlik kıyaslamasını yaptığımızda ne olacak? Fizikten bir tek soru sormadan uzman öğretmenlik sınavı yapmışsınız, akademik bilgisi olan uzman olmuş ama, eğitim fakültesini fizikte birinci dereceyle bitirmiş adam uzman değil ve mükemmel öğretmenlik yapıyor. Bütün bunları masaya yatırıp konuşalım. Yani daha nitelikli öğretmenlik, daha kaliteli eğitim; bu çocuklar hepimizin çocukları değil mi? Bunu ortaya koyalım.
Onun için, objektif kriterleri belirlenerek bu olabilir, ama müdür yardımcılığında kesinlikle mülakata gerek yoktur, olmamalı. Ama müdürlükte kriterleri belirlenerek olabilir, yapılabilir.
KAMUDANHABER – Yine Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatından devam edelim.
Sayın Dinçer döneminde Teşkilat Yasası çıkartılarak Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, sizin de malumunuzdur, bürokratlarımız havuza alındı. Daha sonra yeniden yapılanma kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı’na üst düzeyde müsteşar yardımcısı, genel müdür, grup başkanı düzeyinde görevlendirme ve atamalar yapıldı. Bu görevlendirme ve atamalara eğitimciler tarafından yapılan en büyük eleştiri eğitim kökenli olmayan bürokratlarla aynı dili konuşamıyoruz. İl müdürleri , ilçe müdürleri de eğitimci olmayan bürokratlar konusunda Nabi Hoca’ya zaman zaman serzenişte bulundukları yönünde basına haberler yansıyor. Bu konu hakkında ki düşünceleriniz nelerdir ?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Sayın Ömer Dinçer’in Teşkilat Yasasında yaptığı değişiklikle Bakanlıkta ve illerde ciddi bir değişim oldu. Geriye dönüp baktığımızda, illerdeki değişimin öncekileri aratmayacak boyutta bir katma değer ürettiğini görüyoruz büyük bir oranla, ama Bakanlıktaki değişimin aynı verimi vermediğini de görüyoruz. Sayın Başkanın ifade ettiği şey, getireceklerimin birikimi görevden aldıklarımdan daha fazla olacak diyordu. Belki bir manada doğru da olabilir, akademik birikim olarak, profesör, doçent, yardımcısı doçent, doktor, birçok arkadaş geldi ama, Milli Eğitim Bakanlığı gibi 900 binin üzerinde çalışanın, 850 binin üzerinde öğretmenin, 14 milyon öğrenciye hitap eden bir eğitim biriminin olduğu yerdeki yöneticilerin saha bilgisinden mahrum olması handikap değil midir sorusunu sorduğumuzda, evet, büyük bir handikaptır. Yani hem birikimli olsun, hem sahaya vakıf olsun, ikisini bir araya getirmemiz lazım. Akademik birikimi de olsun, bürokratik tecrübesi de olsun, ama tebeşir tozundan haberdar olsun. Öğretmenin sınıfta ne çektiğini görmeyen bürokratın başarılı olma şansı yoktur, siyasetçinin başarılı olma şansı yoktur ister bakan, ister müsteşar, ister genel müdür, ister daire başkanı.
Teorisi, tez hazırlamış olabilir, 20 kitap basmış olabilir, çok da iyi adam olabilir, ben buralar girmiyorum. Ömer Dinçer Beyin getirdiği hocalara baktığımızda, her birisi üniversitelerinde camianın yük akı; hayır hayır, bu değil. Saha bilgisinin olmadığı yerdeki akademik birikim bürokratik kibre dönüşüyor, Bakanlıkta olan budur. Akademik birikimin sahayla uyumu olmadığı için, saha tecrübesi olmadığı için o arkadaşların yaklaşımı bürokratik kibre dönüşmüştür, il müdürlerinin telefonuna çıkmayacak hale gelmiştir; böyle bir şey yok.
İl milli eğitim müdürü ilde, ilçe milli eğitim müdürü ilçede, okul müdürü okulda, öğretmen sınıfta Bakanın temsilcisidir, devletin temsilcisidir, sorunu varsa çözülecek. Soru soracak, soru soracak muhatap bulmayan il müdürü nasıl başarılı olacak. Onun için, bu sirkülasyonu, bilgi akışını yukarının sorun çözücü kimliğe büründürülmesiyle aşağının elini rahatlatmaya dönmesi lazım. 4+4’te geçen sene büyük kriz olmamışsa, Bakanlığa rağmen il müdürlerinin, okul müdürlerinin, öğretmenlerin fedakarlığıyla olmuştur. O öğretmenleri yürekten kutluyorum; Bankalığı onları çalışmıyor göstermesine rağmen ülke sevdaları ağır basmış, küsmemiş ve sorunları çözmüştür. Bunu görecek, bu bakışa sahip olacak yeni bir yapılanmaya ihtiyaç var diye düşünüyorum.
KAMUDANHABER- Yapılanma demişken hemen diğer soruya geçeyim Başkanım.
11 yıl aynı iktidar, 5 farklı bakan, neredeyse 5 farklı müsteşar. Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki, biz herhalde eğitimi başaramadık diyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Dünyanın hangi ülkesi olursa olsun, o ülkenin ilerleyebilmesi için, kalkına bilmesi için, 2 sorunu çözmesi lazım; bir, demokrasi, iki, eğitim.
Türkiye’nin de en önemli iki sorunu vardı, demokratikleşememe sorunu, demokratikleşmenin önündeki engeller, eğitim sistemi. İktidarın en başarılı olduğu alan, demokratikleşmenin önünü açmasıdır. 2010 referandumu bir metafor değişikliği, 60 darbesi ve 61 Anayasasıyla mevzuat eliyle getirilen metafor devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü diye başlayıp kutsal devlet, köle vatandaş algısında tek tip insan yetiştirmeyi de eğitim sistemine giydirdiği, rahat, hazır ol, körü körüne itaat et denen bir demokratik yapı, referandumda milletin ülkesi ve devletiyle bölünmez bütünlüğüne geçiş yapmıştır. Yani o güne kadar derin devlete göre insan nasıl olmalı, devlete göre insan olmalıyken, şimdi insana göre devlet nasıl olmalı’ya geçmiştir; bu mükemmel bir başarıdır. Bu başarı ne kadar mükemmelse, eğitimdeki atılan adımların geriliği ve yetersizliği de aynı oranda sorundur.
İktidarın Cumhuriyet tarihinde bize göre 4+4’lük eğitime geçişi, referandumdan sonra sisteme yönelik en önemli adıyken, öğretmene bakıştaki şaşılıktan sahayı bilmeyen bürokratik yapıya, paydaşlarıyla çalışma becerisini gösteremeyen geçmişteki yaklaşımlarla da bütünleşince mükemmel bir sistemi berbat eden ve ıskalayan bir sonuca götürmüştür.
Şunu söylüyorum: İktidar geç de olsa, 9’uncu, 10’uncu yılında da olsa Milli Güvenlik Kurulunun dayattığı kararlardan pedagojiyi ve bilimi öne alan sisteme geçmiştir, ama bu sistemin işçilik hataları sistemi gölgelemiştir.
Bir örnek; Sayın Bakana gidip diyoruz ki, 4-4’lük eğitime geçin…
KAMUDANHABER- Şimdi ki Bakana mı?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Bir önceki bakana geçen yıl.
Milli Eğitim Şurasında bilim adamlarıyla pedagoji ilmiyle sınıf öğretmenliğinin 4 yıl, artık seçmeli dersler havuzu, hayata hazırlık… kabiliyetlerin gelişmesi 4 yıl diye bunun böyle olması gerektiği, 4+4. Ancak burada 35 bin sınıf öğretmeni var, bunlara sıkıntı yaşatmamamız lazım. Ne öneriyorsunuz? Kitapçık basmışız, çalıştay yapmışız, 40 bin öğretmen alacak Bakanlık. Diyoruz ki, Sayın Bakan, 40 bin öğretmen almadan önce, eş tayini, mazeret tayini, becayiş hakkı, 15 yıl önce istemediği halde atanmak için sınıf öğretmeni olanlar başka branşa, başka branştan olanlar sınıf öğretmenliğine atılmış, bunlara hangi alanda daha verimli olacaklarsa oraya geçiş hakkı tanıyın, bütün bunlar yerine gittikten sonra doğacak ihtiyaca göre öğretmen alın. Tam tersini yapıyor, 40 bin öğretmen alıyor, 35 bin sınıf öğretmeni fazlalığı olacakken, 40 bin öğretmeni alıyor, 7500 sınıf öğretmeni ihtiyaç haline geliyor.
İstanbul’a 6300 öğretmen alarak başlıyor. Halbuki, Adıyaman’da 7 yıl, Rize’de 10 yıl, Hakkari’de 5 yıl, Kayseri’de 4 yıl görev yapıp da İstanbul’a gitmek için can atan arkadaşlar olabilir mi? Olabilir. Ya bunlara tayin isteme hakkı ver, gitsinler İstanbul’da 6300’ü doldursunlar, ağabey ve ablalarının yeni atanacak küçük kardeşlerini de Kayseri’den, Adıyaman’dan başlat. Bu gönül almaktır, bu motivasyon artırmaktır. Ondan sonra da sınıf öğretmeni açığımız oldu diye bir sene sınıf öğretmeni açığı var diye başladık. Becayişi zamanında yaptırmadığı için verimli olacağı alana gitmek değil, o ilden tayin olabilmek için verimsiz olacağını bile bile alan istemek durumunda kalan öğretmenler. Yani Bakanlık öğretmenleri yanlış yapmaya sevk etmemeli, doğrularını, hakkı, adaleti önüne koymalı.
Onun için, hem Türkiye’nin sisteminde, hem eğitim sisteminde olaya şöyle bakmak lazım: Ağaca su vermek adalettir, ama dikeni sulamak zulümdür, adaletsizdir, Hazreti Mevlana’nın sözü. Ve bu adaleti zamanında yapmak, çünkü arkasından tamir etmek başka sorunları da beraberinde getiriyor.
Onun için, Sayın Bakan ve yöneticileri Türkiye’nin en önemli sorunu eğitimdir. Eğitim sorunun sacayağı gibi 3’lü unsuru vardır; öğretmen, müfredat, altyapı. Bu 3’lü sorun içerisinde de lokomotif öğretmendir, öğretmenin birimimi, motivasyon, saygınlığı, geçim şartları, itibarı, her şeyi Türkiye’nin kazancıdır ya da buna zarar verecek her yaklaşım Türkiye’nin geleceğine kötülüktür.
KAMUDANHABER- İki soruyu birleştireyim Başkanım, 4+4 sistemi, bu konuda çok kısa soracağım, şöyle eleştirildi: Neden 4+4+4 istediniz. Bu ülkenin yıllardır 5+3 sistemiyle eğitim verdiğini biliyoruz. Gelenekten gelen bir alışkanlık olan 5+3 ile devam edilemez miydi?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Bir soru sorayım; neden 5+3 değil diyenler Şurada 5+3 olsun demedi?
KAMUDANHABER- Demedi mi?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Demediler.
KAMUDANHABER- 4+4 dediniz, bu kabul oldu, o anda itiraz edilmedi mi ?..
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Hayır. Şimdi Eğitim-SEN ve Eğitim-İş her şeye karşıydı, Türk Eğitim-SEN’den de hiçbir öneri gelmedi. Karşı çıkarsam, tabandaki muhafazakar üyeler kızar, destek olursam ağ babalarım kızar; bütün konular böyle değil mi? Şura notlarına bakın, 26 tane önerge vermişim.
Bu kutsal bir metin değil, biz bununla ilgili 4 çalıştay yaptık, sınıf öğretmenleriyle toplantılar yaptık, branş öğretmenleriyle toplantılar yaptık. İlk 4’ü belirlerken, birinci sınıfı çevreyi tanıma, çevre okur-yazarlığı, 2-3-4, sınıf öğretmenliği bir öğretmenin gireceği, ikinci 4 ortaokul, artık onların birey olması, sorgulaması, sivil itaatsizliği kavraması. Kesintisiz eğitimi ve öteden beri tek tip eğitimi hep beraber eleştirmiyor muyuz? O zaman kardeşim, bu çocukların önünü açalım, spora gidecek olan spora, sanata gidecek olan sanata, din eğitimi isteyen din eğitimi, felsefe isteyen felsefe, ne istiyorsa, resim isteyen resim. Yani bu çocukları kendimize benzetme gayretini terk edip kendileri olmasının önündeki engelleri açalım. Kutsal bir metin değildi, ama o gün şöyle olsun diyemeyenler…
Daha çarpıcı bir şey söyleyeyim: EĞİTİM-BİR-SEN 5+3 olsun deseydi, Türk Eğitim-SEN 4+4 olmalıydı diyecekti; bütün örnekler bunu gösteriyor.
Ama biz 2 şuara yaptık Mehmet Bey, iki şuraya da ben rapor hazırlayıp kitaplarla gittim. Son şuraya 26 önerge verdim, 25’i kabul gördü, bir tek önerge kabul görmedi. 4-4’lük eğitimin önergesini verdiğimde iktidarın oradaki yetkililerinin birçoğu da belki de rahatsızdı ve titriyordu, rahatsızdı o günün şartlarında. Ama benim görevim ön açmak, öncülük yapmak, olması gerekeni yapmak. Eğitim en önemli konu diyoruz, ama müfredatıyla eğitim sistemini bir araya getirdiğimizde hep beraber bu ülke kaybetmiyor mu?
Sınavları amaç haline getirmişiz. Senin çocuğun ne kadar fazla test çözerse o kadar kaliteli…
KAMUDANHABER- Bu soruyu sorayım mı müsaade ederseniz? Dershanelerin kapatılması, yine SBS değişiyor ve sınav sistemi değişiyor. Buyurun Başkanım, konuya girdiniz.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Evet, ben sınavların amaç olmaktan çıkartılıp, hayati hazırlığın amaç haline geldiği bir sisteme kavuşmamız lazım diye düşünüyorum.
KAMUDANHABER- Seçmeyi nasıl yapacağız?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Seçmeyi de konuşalım. Ama burada dershaneyi ele aldığımız zaman körün, fili tarifi gibi bir yerinden tutuyoruz. SBS’yi ele aldığımız zaman bir başka yerinden tutuyoruz. Eğitim sistemini merkezine öğrenciyi alan hayatı hazırlığın ön planda olduğu her insanın başarısız olduğu alanlar olabilir ama başarılı olduğu alanların teşvik edilerek bir ortak model geliştirmemiz gerektiğini düşünüyorum ya da şöyle sorayım: Dershaneye kaldırıyoruz dediniz çözüm mü? Değil. SBS’yi kaldırıyoruz şimdi istihdam edeceğiniz alan daha ileriye gidiyorum üniversiteye geçelim, ÖSS’ye geçelim kontenjan 500 bin, müşteri 1,5 milyon olduğu sürece olacak mı? Olacak. Tüm bütün bunları birlikte ele almamız gerekiyor. Burada dershane bana göre sebep değil, sonuçtur. Hiç dershane, SBS demeden eğitim nasıl olmalıdır sorusuna cevap arayalım. Bir, öğretmen açığı olmamalıdır. İki, derslik açığı olmamalıdır. Üç, teknolojik eksiklik alt yapıya paralel laboratuvar benzeri eksiklik olmamalıdır. Dört, öğretmenlerin dağılımında adalet olmalıdır. Beş, öğretmenin çalışmasında güçlük olan yerlere devlet pozitif ayrımcılık yapmalıdır. Siz Haymana’daki öğretmenle, Çankaya’daki öğretmene aynı maaşı verdiğiniz sürece Haymana’dan verim elde edebilir misiniz? Edemezsiniz. Niye? Haymana geri kalmış sorumlusu öğretmen mi? Hayır. Sorumlusu devletlerdir, devlettir, hükümetlerdir. Hakkari’deki öğretmenle, Muğla’daki öğretmene aynı maaşı verdiğiniz sürece Hakkari’de verim alabilir misiniz? Hakkari’de, Haymana gibi geri kalmışlık var bir de can güvenliği sorunu var. Sorumlusu öğretmen midir, devlet midir, hükümet midir? Devlettir, hükümettir. O zaman cebren öğretmen göndermek yerine, cezp ettirerek öğretmen göndermeyi devlet başarmak zorundadır. Öğretmenlerin bölgeler arası dağılımı, sınıf mevcutları öğretmen açığı bırakmamak. Şimdi bakanlık 127 bin öğretmene ihtiyacım var diyor. Yarın okullar açılacak, öğretmen olamayan gençlerimiz bari cebime bir harçlık girsin diye 700-800-900-1000 liraya öğretmenlik yapıyor… Bu şekilde yapıldığı zaman verim olur mu? Olmaz. O zaman öğretmen açığını gidermek bir, bu ülkenin istihdamına iyiliktir işsizliği önleme. İki, eğitimine iyiliktir. Üç, gelecek nesillere dolayısıyla Türkiye’ye iyiliktir. Öğretmen atama ücretli öğretmenlere iyilik değildir. İktidarların bu ülkeye yapacağı iyiliktir veya muhasebe işte bir bankadan emekli yahu benim 3-5 kuruşa ihtiyacım var, pedagojik formasyonumda yok ama şu dersi anlatırım. Yani eğreti tedbirlerle yaptığınız her istihdam Türkiye’nin geleceğine zarar verir, onun için Hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığının en önemli önceliği öğretmen açığını gidermek olmalıdır. Şu anda 40 bin öğretmen alınacağı konuşuluyor bunun 100 binden aşağısı bu sene ki sorunların çözümüne katkı sunmaz, gelecek seneye aynı sorunları konuşmaya devam ederiz. O zaman bir, sistemde öğrenciyi merkeze almak, iki öğrencinin merkezde olduğu sistemde öğretmen, müfredat, alt yapı üçlüsünü birlikte götürmek. Çok açık söyleyeyim evet yüz binlerce öğretmen almıştır iktidar ama derslik açığını gidermek için attıkları her olumlu adım öğretmen açığını da olumsuzlaştıran bir başka tablo mudur? Tablodur. O zaman derslik açığında attığınız her adımın iki katını, öğretmen açığını gidermede atmanız lazım.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Böyle bir yaklaşımla yola çıktığımızda okulun merkez olmasını istiyoruz Mehmet Bey. Yani okul öğrenciye he türlü bilginin verildiği merkez, velilerde okulda hiç bir şey verilmiyor öyleyle dershane benim için çözüm olabilir algısını ortadan kaldıracak öğretmenlere de diploma doldurma memuru olmaktan çıkartıp, çocukları hayata hazırlayan rehber insanlar konumuna getirmek.
KAMUDANHABER- Başkanım bizim burada korkumuz şu: Rahmetli Özal döneminden Anadolu liselerine, fen liselerine Anadolu’dan eli nasırlı ailelerin zeki çocukları sınavı kazanarak burjuva çocuklarının önüne geçmeye başladı. Anadolu liselerinden, fen liselerinden zeki çocuklar sınavlarla gelmeye başladı. Atatürk Lisesine, Gazi Anadolu Lisesine ülkenin her yerinden sınavla çocukların gelme hakkı bulunuyor. Şimdi anlatılan sistemde ve Bakanımızın sınavla ilgili verdiği demeçlerde herkes mahalle mektebine gidecek gibi bir algı oluşuyor. Peki Atatürk Lisesine kim gidecek, Ayrancı Anadolu Lisesine kim gidecek? O bölgede oturan, örneğin Çukurambar’daki burjuva tabakanın çocukları gidecekse yıllardır verilen mücadelenin hiçbir anlamı kalmayacak.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Ama işte tam biz de bunu beraber söylemiyor muyuz? Mamak’taki lise, Atatürk Lisesi şartlarına getirilsin, yani eşitlensin.
KAMUDANHABER- Bu eşitleme yapılabilir mi ?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Eğitimde seferberlikten kastımız bu zaten. Bu yönde baktığınız zaman dershanelere giden çocukları dershaneler nasıl alıyor? Okullara gidiyor, deneme sınavları yapıyor, en başarılı öğrencileri dershanelere alarak gidiyor, deneme sınavları yapıyor en başarılı öğrencileri dershanelere alarak gidiyor. Dershaneye gidecek herkesin imkanı olmayabilir mi? Olmayabilir. Eğitimde fırsat eşitliğinde parası daha çok olanın daha çok fırsat ettiği değil, devletin herkese eşit fırsat sağladığı devlet sosyal devlettir. Eğitim öğretimini ücretsiz olmasıdır budur. Buna rağmen çocuğunu Mamak’taki okulla, Giresun Şebinkarahisar’daki okulla, Haymana’daki okulla Muğla Merkez’deki okulu siz eşitleyin devlet olarak, öğretmen açığı, derslik açığı, sınav mevcutlarını eşitleyin buna rağmen imkanı olanlar artı çocuklarına eğitim alacaksa devlet buna zaten karışamaz bu senin elinde değil. Ama bugün devletin veremediği eğitimin imkanı olanlar tarafından tahsil edildiği ama imkanı olmayanların, geri kaldığı bir şey var. Bu boyutuyla baktığımız da İstanbul, Ankara, İzmir gibi bazı işte dershanelerde onlarca 10 bin, 15 bin, 20 bin TL’lik dershane ücretleri duruyoruz ama, öyle yerlerde var ki bin, bin beş yüz TL’ye gariban Anadolu çocuklarının ufacık imkanlarla çocuklarına ders boş geçiyor ilçesinde, beldesinde öğretmen yok ineğini satıyor, koyununu satıyor çocuğunun çok önemli onun için küçücük rakamlarla da onları sınavlara hazırlamaya çalışıyor. Yani çok yönlü bir alan bu onun için devlet sosyal devlet, ücretsiz eğitim herkese aynı eğitim hakkını tanıyacak bir şey. Belki burada devlet şunu yapabilir bir ara başlamıştı EĞİTİM-SEN sanıyorum davet etmişti. Fakir ve zeki üstün zekalı çocukların desteklenmesi projesini yargıya taşımıştı. Bu şöyle olabilir: Türkiye genelinde o çocukların kabiliyetlerini ölçecek bilimsel, fakir zeki, üstün zekalı çocuklar belirlenerek özel okullara ya da devletin şu an için prestijli okullarına onlar istihdam edilerek işte ücretli olan yerlerde bu ücreti devlet karşılayarak yapabilir. Yani engelli öğrenciler için bu iktidar çok önemli adımlar attı, ama üstün zekalılar için bu ülkeni gelecek beyinlerini oluşturmamız için atılması gereken adımlar var. Yargı kararından döndü Fak-Fuk-Fonu yok mu bu ülkenin şu anda belirlesin iktidar çözüm önerişinde bulunuyorum, Türkiye genelinde kaç bin öğrenci 10 bin, 20 bin, 30 ama gerçekten kabiliyetli, üstün zekalı ve fakir olma şartına bakarak bu çocukları göndersin prestijli özel okullara ve Fak-Fuk fonundan o çocukların parasını o okullara ödesin.
KAMUDANHABER- Biz bunu 3 sene önce haber yaparak teklif ettik. Okullarda Kuran’ı Kerim dersleri konulmalıdır dedik. Bunlar haber arşivlerinde var. O zaman insanlar bize hakaret ediyordu.
MEMUR-SEN GEEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Ben din eğitimin önü açılsın derken milliyetçi muhafazakar camiadan gelen sendika niye orada hiç destek olmadı işte oradaki tutanaklara bir bakın.
KAMUDANHABER- Onlara hiç bakmadım ama bir bakmak lazım.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Bir bak.
KAMUDANHABER- Başkanım, MEMUR-SEN kendi üyelerine fazla zam mı istiyor?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Hayır, MEMUR-SEN sendika literatürünü çok iyi biliyor, sendika kavramlarını çok iyi biliyor, sendikacılığın gereğini istemişti, sendikacılığını gereği yerine getirilmedi. Ne demek istiyorum, iki yıl önce miydi … Hayati Yazıcı’yla toplantı yaptık 2,5 yıl o zaman.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- 3 yıl önce o zaman. Devlet Personel Başkanlığında İsmail Koncuk ve Ahmet Gündoğdu ortak önerge yetkili sendikalara, yetkisiz sendika üyelerinden kısmı işte.
KAMUDANHABER- Siz o zaman genel yetkili miydiniz bu 2009’da bu önergeyi verdiğinizde?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- TÜRK-EĞİTİM-SEN yetkiliydi. Genelde biz HİZMET-KOL’la TÜRK-EĞİTİM-SEN’di.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- 2009 muydu? Devlet Personel Başkanlığında. Şimdi şöyle konu: Uluslararası hukukta dayanışma aidatı var mı?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- İşçi sendikacılığın da var mı? Var. Nasıl ödenir? Şimdi TÜRK-İŞ yetkilidir, HAK-İŞ üyesi oradan yararlanacaksa TÜRK-İŞ’e 2/3, 3’te 2 dayanışma aidatı öder. Yani TÜRK-İŞ üyesinin ödediği aidatın 3’te 2’sini de HAK-İŞ üyesi ödeyerek yararlanır. Sendikasızsa o da dayanışma aidatı ödeyerek yararlanabilir. Çünkü orası hacı babanın çiftliği değildir, yetkidir yani uluslararası hukukta da böyle. Ayrıca da dayanışma aidatı ödeyerek sendikaya dayanışma aidatı ödeyen yetkisiz sendika üyeleri toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanır bunda bir itiraz var mı? Yok. Bunu esas alarak biz İsmail Koncuk’la bu teklifi yaptık.
KAMUDANHABER- Belge var mı belge?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- O belge var.
KAMUDANHABER- O belgeyi verebilir misiniz?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- O belgeyi veririz, bulur veririz geçen sene yayınlamıştık.
KAMUDANHABER- İsmail Bey’le, sizin ortak teklifiniz.
KAMUDANHABER- İsmail Beyin ve sizin imzasınız var burada.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Evet.
KAMUDANHABER- Ama şimdi İsmail Bey buna karşı çıkıyor. Bu memurun diyor onurunu, şerefini parayla satın almaktır diyor.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Şimdi bu KESK ona karşıydı baştan KAMU-SEN, MEMUR-SEN önermiştik. Sonra KAMU-SEN’de bundan vazgeçince niye vazgeçti TÜRK-EĞİTİM-SEN yetkiyi kaybedince dün dündür, bugün bugündür dedi. Şimdi gelelim bugüne toplu görüşme yapmıyoruz, toplu sözleşme yapıyoruz. Ben yetkiliyim her türlü dayağı yiyorum ama, toplu sözleşme ikramiyesinden bile MEMUR-SEN üyesi, KAMU-SEN üyesi hiçbir konfederasyon üyesi olmayıp, bağımsız sendika üyesi de eşit yararlanıyor mu? Bunun dünyada örneği yok ki o zaman niye ben yetkiliyim değil mi yani? Burada bir adaletsizlik yok mu?
KAMUDANHABER- En azından üye olmayan kesim size dayanışma aidatı mı ödemeli ?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Hayır biz şimdi dayanışma aidatı istemiyoruz. Şöyle: Dayanışma aidatı Türkiye’deki işçi sendikacılığını ve uluslararası sendikacılığın gereğidir bu yapılsın, bu yapılmayacaksa, yapılmıyorsa hiç değilse yetkili sendika üyelerine toplu sözleşme ikramiyesi zamlı ödensin, toplu sözleşme ikramiyesi kesilsin demiyoruz.
KAMUDANHABER- O zaman genelde memurlar yetkili sendikaya üye olur.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Ama yetkili olmak böyle bir şey değil mi?
KAMUDANHABER- Ama böyle kişisel menfaat yoluyla üye sağlama
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Niye TÜRK-İŞ o zaman niye o zaman TÜRK-İŞ’e itiraz etmiyoruz, kimse itiraz etmiyor, niye uluslararası hukuka itiraz etmiyorlar?
KAMUDANHABER – TÜRK-İŞ üyeleri daha fazla mı maaş alıyor?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Niye şu anda bazı belediye yetkili olduğu belediyelerde İsmail Koncuk’un sendikası sendikasızlardan dayanışma aidatı alıyor diğer sendikalardan alıyor.
KAMUDANHABER- O konuda çok fazla bilgim yok ama bu konu hakkında çok fazla eleştiri gelince soralım dedik.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- İşte sorunun cevabı şu: Uluslararası hukuk ve işçi sendikacılığındaki dayanışma aidatının gelmesi esastır. Orada yetkili sendikalara dayanışma aidatı öder, yetkisiz sendika üyeleri ve sendikasızlar esası budur, esas teklif budur. İsmail Koncuk ve Ahmet Gündoğdu’nun Hayati Yazıcıya teklifi de budur, kayıtlara giren teklifte budur. Bu olmayacaksa hiç değilse, toplu sözleşme ikramiyesinde bir fark olsun da yetkili olduğu belli olsun yok bir anlamı olmaz ki. Şimdi İsmail Koncuk’a kızmış birisi veya Ahmet Gündoğdu’ya bir sendika kurmuş eğitimde bir sürü sendika yok mu? Yok, adamın 30 üyesi var. Şimdi İsmail Koncuk’a kızarak giden adamın aynı olacaksa o zaman yetkili olmanın ne anlamı var? Dolayısıyla bu evrensel hukukun yansıması bir taleptir, evrensel hukuktaki doğrudan karşılığı olan dayanışma aidatıdır, KAMU-SEN, MEMUR-SEN birlikte önermiştir. Bunun hayata geçmesi lazım, bunu da toplu sözleşmeyi İsmail Bey bunu vazgeçelim onu getirelim diyorsa onu getirelim diyorsa onu getirelim yeniden. Önceki ortak talebimize dönelim. Ama geçen yıl gördük ki, alınan her şeyi KAMU-SEN almış sonunda ünlem. Alınmayan her şeyin sorumlusu MEMUR-SEN. Bu sene de takdire ortak olup dayaktan kaçacağına göre bunun bir farkı olması lazım, sendikacılık böyle bir şey.
KAMUDANHABER- Eğitimden, siyasetten, sendikacılıktan biraz ülkenin sosyal gerçeklerine geçelim Başkanım.
KAMUDANHABER – Hükümetin açılım sürecinde 37 ili akil adam olarak gezdiniz. Açılım süreciyle ilgili sizin kendi tabanınızda dahil olmak üzere, kamuoyunu toplumun kafasında soru işaretleri var, benim de var ama bu şu demek de değil: Yahu bu kan aksın, kandan nemalansın insanlar asla böyle bir olayı tasvip etmiyoruz. Ancak Türkiye Cumhuriyetinin bölünmez bütünlüğü ve üniter devlet yapısının yıkılmaya çalışılması konusunda ciddi tereddütler ve eleştiriler var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da , Irak ve Suriye de olduğu gibi Kürdistan devletinin alt yapısı mı oluşturuluyor düşünceleri ve eleştirileri var.
Açılım sürecinde KESK ile ortak hareket ettiğiniz konusunda çok sayıda eleştiri var. Bu konularda ne diyorsunuz.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- KESK ile ortak hareket etmedik. Bizim öteden beri 76 milyonun kardeşliği, Çanakkale ruhunun yeniden tesisi, terör belasından kurtulmak, teröristin bu ülkeye yaşattığı ıstırapları sona ermek talebimiz var mıydı? Vardı. Akil insanlar önerisi geldiğinde gittik ki KESK’te orada. KESK’ten başka orada dünya görüşü çok farklı olan onlarca insan vardı ömründe hiçbir araya gelemeyeceğim insanlar. Allah Allah bunlarla bizim bir arada ne işimiz var dedik. Sonra baktım ki, onlarda terör bitsin diyor. KESK terör bitsin diyorsa niye terör bitsin diyorsun mu diyeceğim ben KESK’e. Akil insanlar olayından önce Gaziantep’te bir patlama olmuştu hatırlıyor musun? Gaziantep’e biz TOBB, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ. MEMUR-SEN, KAM-SEN birlikte gittik 24 kişi terörü kınadık, esnafı kucakladık yanımda KAMU-SEN vardı. KAMU-SEN sen niye geldin mi diyecektim ben? Biz bir projeye girerken yanımıza kimler geliyor, kim karşısında kim yanında bakmayız, bu doğru, değil mi buna bakarız ve millet ne diyor, üyem ne diyor buna bakırız. Şimdi 30 yıldır arkasında kim var, maliyeti ne diye sorduğumuz bir bela var terör belası var mı? Var. 30 yıldır devam ediyor. 30 yıldır her hükümet istihbarat aracılığıyla terörist başıyla görüşmüş mü? Görüşmüş, bugün deşifre oluyor. O zaman bir, benim işim teröristle mücadele değil, bu güvenlik işidir. Terör ve terörist olduğu sürece de her büyük devlet bu mücadeleyi yapmak zorundadır, Türkiye Cumhuriyeti de yapmak zorundadır. Ama bataklığı kurutma, terör eylemini bitirme, teröre kaynaklık eden hukuki, eğitim boyutuyla kalkınma boyutuyla sıkıntılar varsa bunları dile getirerek çözmek her sorumlu vatandaşın görevi midir? Görevidir. Biz bir kırmızıçizgimiz şehitlerimiz dedik. Üniter demokratikleşmeden, vatanın bölünmezliğinden asla müsaade etmeyiz ama bu sürdürülebilir değil. Eline kına yakıp peygamber ocağına gönderdiğimiz çocukların acı haberini almak bu ülkeyi yakıp, kasıp kavuruyor Mehmet Bey. 8 aydır şehit haberi almıyoruz, bundan niye rahatsızlık duyuyorlar? Sanki birileri şehit haberi gelse de iktidara ya da çözüm sürecine destek verenlere sövsek diye destek fırsat arıyor. Allah aşkına yahu bir Mehmetçiğin burnunun kanaması tok yekun sendikaları yok etmeyi bile gerektirecekse yok olsun. Dünyada peygamberinin ismini askerine veren başka bir din yok Mehmet Bey. Şehitliğin ne olduğunu MEMUR-SEN çok iyi bilir. Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz onlar diridir diyen ayeti kerime kardeşliği de emrediyor, ırkçılığı değil müminler kardeştir. Arap’ın Aceme, Acem’in Arap’a, Arap’ın Türk’e, Türk’ün Kürt’e üstünlüğü yoktur diyen bir ilahi dinin mensubuyuz. Irkları tokuşturarak bir taraf ölümü geçim kaynağı edinmiş ve ona Sisi’lik yapan sendikalar, diğer taraftan şehit cenazelerini istismarla, duygu seliyle sömürenler ölüm olmasın, şehitlerimiz olmasın, Mehmetçiğimiz ölmesin kimseyi ölüm öldürmeyi tabut siyaseti ve tabut sendikacılığı yapmasın ve buradan geçim kaynağı edinmesin talep bu. Bunun için sahaya çıktık MHP karşı, KAMU-SEN karşı, CHP karşı, Doğu Perinçek karşı, TGB karşı, ulusalcılar karşı 37 ile gittim ben. En çok provoke etmek için toplanan il benim gittiğim illerde Balıkesir’di 400 kişi sayılı 380-385 emniyetin sayısı. MHP milletvekili, MHP il başkanı, KAMU-SEN il başkanı, başkanları, Doğu Perinçek’in adamları, TGB üzüntüm şu: Dün birbirine tüh, kaka diyenler kol kola girdi yeni sürecin getirdiği şey. Gittik bir doktor diyor ki, Kürtler cumhurbaşkanı olabildi ama Kürt olamadılar diyor bir ilde. Cumhurbaşkanı bile olabildiler ama Kürt olamadılar diyor kimlikleri tanınmadı devlet onları ikinci sınıf ilan etti diyor.
Bir ile gittik 8 aydır Alevi olduğumu ancak söylemeye başlayabildim diyen bir muhtar. Bir ile gittik sosyalistim, Lazım bu ülkeyi Türk olduğum için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğum için çok seviyorum Artvin’de bu tutanaklarda var, raporlarımızda var. Dün bana bugün çocuklarıma andımızın okutulmasını doğru bulmuyorum. Bu ülkeni vatandaşlık tanımını Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olarak herkesi kuşatır hale getirelim. Sosyalistim, Lazım diyen birisi. Hemen hemen bütün illerde cumhurbaşkanı, başbakan eşi olabildik ama, birey olamadık diyor. Gördük ki, her darbe bir kesimi tokatlamış. 12 Eylül darbesi solculara tokat vurmuş. Biz muhafazakarlar, ülkücüler seyretmişiz.
KAMUDANHABER : Ülkücülerde 12 Eylül’de çile çekmiştir ve tokat yemiştir.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- 28 Şubat olmuş muhafazakârların içinde ülkücülerde yok mu? Var. Dayak yemişler solcular seyretmişler. Mamak Ceza Evinde zulümler olmuş rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu Başkan başta olmak üzere diğer kesimler seyretmiş, Diyarbakır Cezaevinde zulümler olmuş öteki kesimler seyretmiş. Ordu’ya biz Ahmet Yenilmez’i götürdük bunu özellikle paylaşmanı istirham ediyorum haberde. Abdüsselam olsa gerek ismi notlarıma bakabiliriz Mamak Cezaevinde zindanda yıllarca yatmış, çekmediği çile kalmamış. Yıllar sonra devlet lütufta bulunmuş annesinin onu ziyaretine müsaade etmiş. Annesi gelmiş nasıl oğlum demiş Kürtçe. Abdüsselam iyiyim demeye başlamadan dipçikler inmeye başlamış annesine değil, Abdüsselam’a. Sesi kısılmış ama, arkadaşlar ben ülkücüyüm, Muşluyum, annem bir tek kelime Türkçe bilmez demiş sesi kısılmış. Şimdi Kürt Ergenekon’undan da, Türk Ergenekon’undan da kurtulma zamanı. Diyarbakır Cezaevindeki hukuksuzluğunda Mamak Cezaevindeki hukuksuzluğunda faturasını hukuk adına sormak, kesmek bunu bitirme zamanı, kardeşlik zamanı. Burada bütün kimliklere eşit yaklaşması gereken bir devlet talebi ortaya çıkıyor. Aleviler, Muhafazakar Kürtler, Kürtlerin tamamı, başörtülüler her öteki ilan edilen artık devlet diyor ki, bizi beriki kabul etsin şiddete dönüşmeyen düşünceler tahammül etsin bizi kategorize etmesin diyor. Biz bunun hayata geçebilirliğini görüyoruz.
SORU- Açılımdan Ümidiniz var mı ?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Ümitliyim, çünkü dün devlet çok başlıydı 99’da Başbakan istihbarattan birini gönderiyor yetkili komutan hayır diyor bu gidemez diyor şu gidecek diyor Başbakanın sözü albaya geçmiyor. 2008’de bu iktidarın Adalet Bakanı birini gönderiyor komutan hayır diyor gidemezsin diyor. Şimdi Genelkurmay, MİT, Hükümet, devlet aklı öyle değil mi hepsi bir noktaya gelmiş. Polis asker el ele bu sorunu çözmek istiyor altını çizerek söylüyorum. Bölünme değil bütünleşme, üniter demokratikleşme, vatanın bölünmezliği, dilimiz bayrağımız bunlardan taviz vermeden bu sorun çözülebilir çözülmezse ne olur? Çözülmezse biz çözülsün diye ter akıttığımız için bir şey kaybetmeyiz. Devletin bıraktığı yerden devam eder, ama Hazreti Ali efendimiz ahirete inanmayan bir gençle, ahireti tartışıyor ona inandırmaya çalışıyor iki saat sonra diyor ki, bak delikanlı ahirete ben inanıyorum çünkü var, sen yok diyorsun ve inanmıyorsun ikna da olmayacaksın. Trilyonda bir bile ihtimal yok ahiretin olmaması için, ama ahiret olmasa bile ben ahirete inanarak böyle yaşadığım için yalan söylemediğim için, ibadet ettiğim için hiçbir şey kaybetmem ama sen çok şey kaybedeceksin diyor. Ben 30 yıllık bataklığın kurutulması için ter akıttığım için hiçbir şey kaybetmem, bu sorun çözülürse millet olarak kazanırız, çözülmezse teröristler, PKK, KCK, Ergenekon, JİTEM, silah tüccarları kazanamaya devam eder, millet kaybetmeye devam eder. Bütün illerde şehitlerin yakınını ziyaret ettik, basını götürmedik. 6 ay önce şehit olmuş bir şehidimizin eşi 2 aylık evliyken ben yandım başka kadınlar yanmasın diyor. Benim erim Gümüşhane’de 97’de asteğmen iken şehit olan Mehmetçiğimizin babası Hacı amcaoğlum bu sorunu çözün, oğlumun başına gelen torunumun başına gelmesin diyor. Dolayısıyla, Türkiye bu beladan kurtulabilir, kurtulmalı kurtulursa mali kaynak, hesaplanan 400 milyar TL. Memura bunun yüzde 5’i verilse emeklisiyle, memuruyla bütün memurlar bayram eder mi Mehmet Bey? Eder. Ne kadar harcandığı, harcanacağı da belli değil. Örtülü ödenekte ne gittiği belli değil, ama 8 aydır şehit haberi gelmiyor Allah’a hamdolsun. Bunu kalıcı hale getirebiliriz, büyük devlet olgusundan taviz vermeden.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Ama bugün MEMUR-SEN’i destek verdiği için, iktidarı teröristle görüşme yaptırıyor diye eleştiri yapanların terörist başının idam edilmemesine imza attığını da çok iyi biliyoruz.
SORU- Basına yansıyan haberlerde, Mit yetkililerinin açıklamalarında ve hatta İçişlerinin açıklamasında birinci aşamada sadece 250 tane terörist ülke dışına çıkmış. Basına yansıyan MİT raporlarına göre dağlarda 2000 – 2500 Pkk’lı terörist var. Yine Pkk’ya 2000 yeni katılım olduğu söyleniyor. Toplumun endişesi şu şekildedir. Pkk açılım süreci adı altında ülke içinde güç ve taraftar topluyor. Ülkemizin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bir Kürdistan devletinin alt temelleri atılıyor. Keza Kuzey Irak’ta Kürdistan kuruldu. Şimdi Suriye’de bu oluşum tamamlanıyor. Yine Kürdistan birliği Türkiye’nin Doğusundan Güney Kürdistan diye bahsediyor. Süreç bu şekilde devam ederken yol haritası hakkında ne düşünüyorsunuz.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Büyük devletten kastımız bu Mehmet Bey. Dün yüzbaşıya söz geçiremeyen bir devletten, bugün Genelkurmay Başkanıyla, Başbakan’ın aynı noktada birlikte hareket ediyor olması avantaj mı? Avantaj bu avantajın kullanılması lazım. Çok değil 2-3 yıl önce Sağlık Bakanlığının ambulansıyla gittiği yere, jetimizin gidemeyeceğini söyleyen paşalar vardı. Şimdi yeni süreç bir fırsat veriyor bölünmeye, özerkliği asla destek olmak mümkün değil bunlara şiddetle karşıyız. Ama bütünleşme diyorum elbette büyük devlet olacaksınız sorunları aşmak zorundasınız. Cenevre’ye gittik çalışma hayatı toplantısına, Cenevre’nin 17 kilometre ötesi Fransa. Asya’ya geçtik sınırdan geçiyoruz arkadaşlar ne pasaport kontrolü, ne polis, ne asker, ne bir şey. Adamların sınırları o ülkenin vatandaşlarını birbirine bağlayan, bağlamayı teşvik eden yerken biz tel örgü ve terörle tel örgü belasından da, terör belasından da kurtulalım inşallah. Öyle çapulcuların da devlet kuruyoruz, şu ediyoruz, bu ediyoruz bu tür şeylere büyük devletin müsaade etmemesi lazım etmeyeceğine inanıyorum.
KAMUDANHABER- Gezi Parkı olayları… Yeşili Sevenler Derneği biliyorsunuz Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Gezi parkı olaylarını değerlendirir misiniz ?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Şimdi Mehmet Bey, biraz önce çözüm sürecinde KESK’te beraberdiniz dediniz.
KAMUDANHABER- Kesk başkanı Lami ÖZGEN’le beraber akil adamsınız.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Yok yok Gezi’yle diyeceğim.
KAMUDANHABER- Başkanın kafa orada kaldı.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Yok yok Gezi’yle birleştireceğim. Şimdi Başörtü özgürlüğü yaptık KAMU-SEN’de karşımızdaydı, imza kampanyasında hatırlıyorsun değil mi?
KAMUDANHABER- KAMU-SEN destek verdi Başkanım.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Yahu senin işte oradan gelişin var ya hemen savunma ya, sen bağımsızsın, bağımsız medyasın, bir kısım medya olma.
KAMUDANHABER- Bence sizin dedikleriniz taraflıdır. Medya olarak tarafız , örneğin başörtü konusunda tarafız. Tarafsız medya olmaz , bağımzsız medya olur. İmza kampanyanızdan mı bahsediyorsunuz.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- İmza kampanyası diyorum.
KAMUDANHABER- Eylemlere KAMU-SEN üyesi öğretmenler destek veriyor ve Kamusen’de karar aldı onun için diyorum.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Üyelerde bir sorun yok zaten suyun gözünde sorun, aşağıda sorun yok. Şimdi bir şey söyleyeceğim onu da açarız istediğin gibi. Başörtü özgürlüğü MEMUR-SEN’in doğrudan istediği, KAMU-SEN’in de biraz devletçi bakışla baktığı bir gerçek yani. İdeolojik öyle şimdi Merve Kavakçı, MEMUR-SEN. Nesrin Ünal KAMU-SEN. KESK’in bir şeyi yok çünkü KESK, MEMUR-SEN’in başörtü özgürlük talebi KESK’in esaretidir dedi, dolayısıyla baştan karşı çıktı. Şimdi Taksim iki, çözüm süreci üç. Başörtü özgürlüğünde biz imza kampanyası yaparken KAMU-SEN şiddetle karşı çıktı. Sonra Hükümet sorunu çözsün desteklemeyen namert dedi. Biz yiğidi öldürür hakkını yemeyiz, Hükümet çözdükten sonra namertlere ihtiyaç yoktur o ayrı mesele. Sonra biz 15 Mart’ta karar alıp, 18 Mart’ta uygulayıp hayata geçip istifalar başlayınca 19 Mart’ta geriye dönük, 5 gün geriye dönük eğitim hizmet kolunda yarım ağız bir karar aldılar. Ama başörtülülere tutanak tutanların büyük çoğunluğunun TÜRK-EĞİTİM-SEN … tesadüf mü? Bunu sen biliyorsun. Dolayısıyla bu İsmail Koncuk’unda belki doğrudan sıkıntısıdır. Yani başörtü özgür olsun dese niye dedin diye kızan bir kesim var. Yasaklansın dese İç Anadolu, Doğu böyle bir sıkıntı benim böyle bir sorunum yok. Başörtü özgürlüğü bir projedir yüzde 100 MEMUR-SEN’e ait bir projedir. Kamuda başörtüsünün özgür olmasını istiyorum. Eğitim’de, siyasette, çalışma hayatında serbest olmasını istiyorum. Bunun için iktidarmış, sendikalarmış kim karşı çıkıyorsa, karşı çıkan herkesin karşısındayız. Çözüm sürecinde Çanakkale ruhunun geri gelmesini istiyorum, KAMU-SEN işte vatan haini dedi, Devlet Bahçeli vatan haini dedi, hainlikle suçladı. O gün biz ne dedik? Tek sorun şu: Ergenekon’a ev sahipliği yapmak mı vatan hainliğidir bu milletin sorunu çözmek için kardeşliği tesis etmek için bu ülkenin Başbakanıyla toplantı yapmak mı? Her şey şeffaf. Taksim’de de ilk iki gün seninle beraber bir araya gelseydik herhalde aynı şeyi konuşurduk, Şahin Ali’yle onu konuşuyorduk. Yahu bu belediye bu niye böyle beceriksizlik yaptı, vali niye böyle yapıyor, kaymakam niye, işte Beyoğlu Belediye Başkanı nerede, Park ve Bahçeler müdürü nerede? Çünkü ilk iki gün 13 tane ağaç var 3’nün belediye cinsi kesilip başka yere dikilmesine müsaade etmiyor, kesilmesine 10’nunda yerini değiştirmesine karar vermiş. Bunu niye o gençlerle konuşmadı, bu gençlerde yeşil sevdalısı, çevre sevdalısı gençlere hak verdik. Çadırlara abanılmaya, aşırı şiddet uygulanıyordu hep beraber kızmadık mı? Kızdık. Üçüncü gün bir sanatçı müsveddesinin tweeti mesele ağaç meselesi değildir, mesele ağaç meselesi değildir’in arkasından başbakan yardımcısına bir heyet geldi, heyetin başında kim var KESK Genel Sekreteri Allah Allah. Demokrasiyi sevmeyenler, milletin değerlerini sevmeyenler, ana dilde eğitim istiyorum diye, Kürt anaların diline eğitim isteyip, dinine karşı olanlar Taksim’de çevre sever oldu, yeşil sever oldu birden. Sonra KESK Taksim’de. Taksim’in Türkiye’ye giydirmek istediği fatura neydi? Demokrasi de gelinen nokta, değerlerde gelinen nokta yok olsun uluslararası faiz lobisi, ulusal faiz lobileri IMF’nin Türkiye’deki yavruları.
Çözüm neydi bu iktidarın hiç mi eksikliği yok, çok onlarca. Ama Taksim’de bir araya gelenler din eğitiminden, değerler eğitiminden referandumdan, demokrasiden milletin adam yerine koyulmasından göbeğini kaşıyan adam ilan ettikleri adamların artık iradesine sahip çıkmasından rahatsız oldukları için Taksim’deydiler. Bir Başbakanın 1 milyonluk mitingini bile ona karşı yapılmış gösteren zekanın buradaki piyonları. Ve KESK çözüm sürecinde Kürt üyelerine bakın biz de çözümden yanayız gibi bir yer almışken, İzmir ve ulusalcı kanadı KESK Genel Başkanını istifaya çağırıyordu, Genel Başkan Yardımcısı da dahil , şube başkanları da. KESK bu korkuyla Taksim’de ulusalcıların emriyle, ulusalcılarla sermayenin emrine girmiştir. Halbuki KESK’in geçmişi sermayeye karşıtlıkla bilinir ama sermaye karşıtlığıyla prim yapanlar, sermayenin dublörü olmuşlardır. Ama bu oyun Taksim’de başlamamıştır, burada şunu açmak lazım: 4 yıl önce 3 işçi, 3 memur konfederasyonu TÜRK-İŞ’te bir araya geldik, Taksim’de birlikte kutlama kararı aldık mı? Aldık. O yıl birlikte kutladık mı? Kutladık. İkinci yıl KAMU-SEN, 1 Mayıs bildirisinde Kürt sorununun demokratik yollardan çözümü maddesine itiraz ettiği için katılmadı, 5 konfederasyon birlikte kutladık mı? Kutladık. Ondan sonraki yıl ne bildiride, ne birlikte kutlamada anlaşamadık. KESK, DİSK, Taksim’de, MEMUR-SEN, HAK-İŞ Ankara’da KAMU-SEN, TÜRK-İŞ Bursa’da kutladık. Geçtiğimiz yılda TÜRK-İŞ’te yine bir araya geldik 6 konfederasyon. Taksim’de 6 konfederasyon birlikte kutlayalım diye karar aldık. İkinci toplantı da 1 Mayıs bildirisinde anlaşamadık. KESK, MEMUR-SEN’in, kadının eğitim, çalışma ve siyaset hakkının önündeki engeller kaldırılmalıdır maddesine karşı çıktım. Kürt sorunun demokratik çözümü olursa ben katılmam dedi KAMU-SEN. KESK olmazsa ben katılmam dedi, tam böyle bir önceki yıl gibi ayrışacakken HAK-İŞ temsilcisi dedi ki, 6 konfederasyon birlikte kutlamaya Taksim’de kutlamaya karar verdik mükemmel bir şey. Her konfederasyon 5 dakikayı geçmeyecek, kendi bildirisini kendisi sunsun dedi sorun çözüldü. Ve heyeti oluşturduk MEMUR-SEN’in kutlama sorumlusu Ahmet Kaytan, KAMU-SEN’in ki Hanefi Bostan, KESK’in ki İsmail Hakkı Tombul. Kararlaştık geldik iki gün sonra sıralamayı kimle okuyacak neyi içeriğini konuşacağız gittik DİSK gelmemiş basın toplantısı yapıyor Taksim’de kutlama yapacaklarına dair. Sol örgütlerin sözünün ayarı yok. KESK Mustafa Kumlu dedi ki, toplantıya geçeceğiz ama KESK dün bir resmi yazı gönderdi. Nedir yazı? Yazıyı okuduk KESK diyor ki, 1 Mayıs’ı biz Taksim’de birlikte kutlamaya karar vermiştik ama, bu sene İTÜK Genel Sekreteri … gelecek Taksim’e İTÜK üyesi olmayan konfederasyonlar katılmasın. Yani MEMUR-SEN’le, KAMU-SEN katılmasın. Sen ne diyorsun dedim yahu? Burada birlikte 1 Mayıs’ı birlikte kutlama değil, bu birlikteliğin edep sorunu var. Birlikte kutlamak istemiyorsan neden buraya geldin? Peki, MEMU-SEN, KAMU-SEN olduğunda İTÜK Genel Sekreteri olunca neyi kutlanmasın. İTÜK Genel Sekreteri bütün konfederasyonlar bir araya gelmiş diye memnun olmaz mı? aslında olması lazım ama, olmaz, Taksim sonrasında ve ILO’da gittik gördük ki, İTÜK Genel Sekterinin beyanatlarından KESK VE DİSK Türkiye’yi karalamak için İTÜK Genel sekreteriyle de buluşmuşlar onlar Türkiye’ye gelip burada Avrupa’ya gidip orada birlikte kafa çekip Türkiye’nin aleyhine kampanyalar yürütüyorlar.
Adam bindiği dalı kesmez, ayağına kurşun sıkmaz. Türkiye’nin şu şu sorunları var ama, şu da Türkiye’nin iyi sorunudur dedi. Bence göstermelik olarak çözüm sürecinde olan KESK, Taksim’de uluslararası piyonun oyunu olarak Kürt kardeşlerimize in büyük ihaneti yapmıştır.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Onun için ben diyorum ya Mehmet Bey, ben öznesi olduğum proje ya da davet edildiğim projelere falancalar ne der diye bakmam üyem ve milletim ne der diye bakarım. Karşımda kimin olacağına da hiç aldırış etmem.
SORU- Evet, Gezi Parkı olaylarında bir ihtilal denediler olmadı Allah’a çok şükür.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Millet uyandı inşallah tutmayacak.
KAMUDANHABER- İnşallah… Buradan Mısır’a geçelim seçimle gelmiş halkın iradesi olan bir iktidar, Türkiye’nin yıllar önce düştüğü ihtilal gibi askeri darbeyle indirildi ve bugünde hiç istemediğimiz olaylar cinayetler var. Medeni ! Dünya bu katliamı izliyor ve darbe diyemiyor. Bu konuda ki düşünceleriniz.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Evet bu vahşeti öğrenir öğrenmez bugün tweetle paylaştığım şeyi aracılığınızla yansıtalım. Mısır’da yapılan katliamları kınıyorum, şehitlere Allah’tan rahmet diliyorum. Cahiliye dönemlerinde bile kutsal aylarda kan dökülmezken, çağımızın firavunları kan döküyor. Darbeye darbe demeyenler, akan kana seyirci kalanlar siz de en az Sisi kadar kirlisiniz. Birleşmiş Milletler İslam Kurtuluşu Teşkilatı, Amerika, Avrupa Birliği başta olmak üzere katliamlara seyir kalanları, insanlığa, insan onuruna sahip çıkmaya davet ediyorum. Aldırma be yaradan yardır, sanma ki zalimin ettiği kardır. Mazlumun ahı indirir şahı inşallah. Ses ver insanlık, ses ver İslam alemi, Mısır için dua vakti Allah yardımcıları olsun. Bugün tweetle paylaştım. Genel Başkan Yardımcılarımız, Mısır Büyükelçiliği ve Amerika elçiliğinin önüne gittiler eylemler yaptılar, açıklamalar yaptılar, basına da benzer açıklamayı geçtik. İster Türkiye, ister dünya bir medeniyet kavgası var, bu medeniyet kavgasında da insanlar bilerek ya da bilmeden pozisyon alıyorlar. Medeniyet kavgası nedir? Biz insanın ölümünü kainatın ölümü, bir insanın kurtuluşunu kainatın kurtuluşu olarak görür. Biraz önce Allah önce Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz ayetini okuduk ama Allah şehitlere bile, kul hakkıyla huzuruma gelmeyin buyuruyor. Yani insan hakları evrensel beyannamesinden önce buna bakmak ve veda hutbesini okumak yeterli.
Bizim bu anlayışımız kim olursa olsun öldürmeyi yasaklar, ama Filistinli, Gazzeli çocuğa kurşun sıkan İsrail’inin yaptığı günah değildir diyen anlayış Siyonizm anlayışıdır, Emperyalizmdir. Haşa Tanrı Yahova’nın Arz-ı Mev’ud vaadedilmiş topraklar ve oradaki öldürmeye cevaz verdikleri şey Amerika’nın da sponsorluğunu yaptığı şeydir. Darbelere gelince 28 Şubat sürecinde post modern darbeye karşıyım diyenler vardı, 5’li çete vardı sendikalar filan onlara girmiyorum. Türkiye’de darbeler karşısında hep darbelere karşı olanlarda olmuştur, hep darbecilerin Sisi’si olanlarda olmuştur. Sendikalar Sisi’lik yapmıştır, siyasi partiler yapmıştır, şahıslar yapmıştır, kurumlar yapmıştır dünyada da bu böyledir. Hak ve batılın davası böyledir. 28 Şubat sürecinde post modern darbeye karşıyım ama, Erbakan bunu hak etti diyenler var mıydı? Vardı. Şimdi aynı kişiler Mısır’da darbeye karşıyım ama, Mursi bunu hak etti. Allah aşkına diktatör Mısır’da Mübarek vardı, bunu hak etmemişti 1 yılda Mursi nasıl hak etti. Yunanistan yanıyor kimsenin aklına asker gelmiyor. Esed katil Esed kendi halkını bombalıyor kimseni aklına darbe gelmiyor onun için bir çifte standart var. İnsana bakışta, demokrasiye bakışta insan haklarına bakışta. Batı’da teröre bulaşanın adı Mehmet ya da Ahmet’se topyekun Müslümanlar terörist ilan ediliyor ama George, Hans’sa, George teröre bulaştı deniyor. Bu çifte standarda karşı uyanık olmak inancı ne olursa olsun evrensel ahlakı bezenmişlerle paydaş olmak, Mavi Marmara gemisinde yer alan aktivistler içerisinde bir İspanyol aktivist vardı. Mavi Marmara duruşmasına İstanbul’a müdahil olarak gitmiştim üyem vardı içinde çünkü. Üyemin çoğu ve üyemin babası vefat etti, Furkan’ın babası Kayseri’de öğretim üyem, bir öğretmenin babası da Siirt’te Mavi Marmara’da vefat etti. İspanyol aktivist diyor ki, beni zindana attılar, sonra ne işin var burada diye hakim sordu. Utanmıyor musunuz beni buraya siz getirdiniz sizin uluslararası sularda ne işiniz vardı? Bizim elimizde bir çakı bıçağı bile yoktu, oradaki sizin zulüm ettiğiniz insanlara yardım götürüyorduk. Şimdi adamın dininin, Hristiyanlık, Yahudi, Zerdüşt bir anlamı var mı yok? Bu adam evrensel ahlakla bezenmiş tıpkı Amerikalı Russel’in, Filistinli, Gazzeli çocuklara sahip çıkarken İsrail tanklarının altında ezilmesinde gösterdiği onurlu duruş gibi.
Onun için dünyanın gözü önünde bu medeniyet savaşı Batı’nın sömürme emellerine alet edilerek yapılıyor. Bunun Mısır’da olanın yüzde 1’i Batı’da olsa Batı ne yapar? Kıyameti koparır. Onun için Batı’nı demokrasiye bakışı cahiliye toplumunun lat, menat, uzza putlarını hamurdan helva hamurundan yapıp, acıktığından yemeleri gibi.
KAMUDANHABER- Teşekkür ederiz Başkanım. Son dönemin yine çok konuşulan konularını birleştirelim. Kamu da başörtüsü, sivil itaatsizlik eylemi başlattınız biz bu yönetmeliği tanımıyoruz dediniz. Ancak şimdi sorulan sorular ve verilen tepkiler şu şekildedir. 11 yıldır aynı iktidar. Kanun mu istiyorsunuz Meclis 367’nin üzerinde geldiler. Yönetmelik mi istiyorsun? Çıkartabilirsin. Yönerge mi istiyorsun çıkartabilirsin. Ve arkanda 800 bin kişiyi almışsın ve MEMUR-SEN var. Ve 800 binin üstünde yine burada MHP’nin tabanını da ekleyebiliriz. Fazileti var, sağ kesim var buna karşı çıkan sadece ulusalcılar ve KESK var. Neden çözülmüyor bu sorun Başkanım?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Bu doğru bir soru ama bu sorunun muhatabı ben değilim. Soruyu şöyle soralım: Başörtü yasağı karşısında MEMUR-SEN ne yapmalıydı, yaptı mı? Bu yasağı kaldırmak için iktidar ne yapmalıydı, yaptı mı?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Ben bunu yapmam gerekeni 2010 referandumuna kadar hep eylemlerle, mitinglerle talep ettik. 28 Şubat sürecinde İstanbul mitingi, Sultanahmet mitingi katsayı ve başörtüsüdür, özdesi EĞİTİM-BİR-SEN’dir. Elele eylemleri benzer İstanbul’dan, Ankara’ya beyaz önlük yürüyüşü hepsinin içinde MEMUR-SEN vardır. Taleptir ve yetkilileri bu sorunla yüzleştirmektir. Bu iktidar iş başına geldiği günden 2010’a kadarda hep bunu diri tuttuk. Ama 2010 sondan bana göre iktidarın mazereti yoktur, örgüt olarak da böyle düşündüğümüz için 2010’dan sonra biz anayasayla yani içinde başörtü geçmeden, eğitim, çalışma ve siyaset hakkını evrensel normlara göre düzenleyen bir anayasa değişikliği olursa tüm bu sorunlar çözülür mü çözülür 2010’dan sonra da biz yeni anayasa için yollara düştük doğru mu? Doğru.
Anayasada da mızıkçılık başlayınca bu sefer biz bu senenin başında MEMUR-SEN Başkanlar Kurulu olarak oturduk önce imza kampanyası sonra sivil itaatsizlik eylemi kararı aldık. 1 ayda 12 milyon 300 bin imza ve sivil itaatsizlik eylemiyle yönetmeliği tanımama. MEMUR-SEN Başörtü sorununu çözmüştür. Başörtü kamuda anayasayla yasak değildir, yasalarla yasak değildir. Yönetmelikle yasaktır yönetmeliği tanımıyoruz, yönetmeliği tanıyoruz diyenlerle de müthiş kavga yaptık. Sendikacılığın her türlü verdiği hakkı kullandık valileri dahil yaptık mı? Yaptık. Ama sinek bir şey değil mide bulandırıyor. Yani 2010 referandumuyla 23 maddelikte olsa Anayasayı değiştiren bir Hükümet darbecilerin bir yönetmeliğini hala niçin orada tutuyor sorusu haklı bir sorudur, her platformda Hükümete bunu dillendiriyoruz. Biz bu yönetmeliğin kaldırılmasını istiyoruz, Kaldırılmasa da biz tanımayacağız çünkü Şapka Kanunu yürürlükte mi? Görüyorum sen şapka takmıyorsun, bende takmıyorum. Yani kanuna uymamak suç değil ve kamu vicdanı rahatsa bu yönetmeliği tanımamak erdemdir, suç olmayı bir tarafa bırak tanımamak fazilettir. Onun için çözülmesi gereken bir sorundur ve iktidarın bu konuda adım atması lazım, atması içinde her türlü girişimimizi devam ettiriyoruz ama, arkadaşlara burada aracılığınızla çağrıda bulunuyorum. Kılık kıyafet yönetmeliktir, başı örttüğünde sorulacak hani kazara koltuk korkusuyla ulusalcılık şeyiyle, töre yaklaşımıyla, başka şeyiyle edepsizlik yapan olursa arkadaşlarımız dik dursunlar bu birinci ceza uyarıdır, ikincisi kınamadır. Başörtü taktığı için çalışanları uyaran ve kınayan kimler olduğunu da görelim. Onu da biz hukuki açıdan kamu vicdanına havale edelim.
KAMUDANHABER- Danıştay bir karar verdi Milli Eğitim Bakanlığında fırtınalar koptu. Danıştay’ın o başörtülü öğretmenin görevden el çektirilmesi kararını bozdu ve memuru göreve iadesini karar verdi, bu kararı da Milli Eğitim Bakanlığında hukuk müşavirliği karşı çıktı. Basında bir iki hukuk müşavirliğinin ismi geçti, yine Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün ismi geçti. 11 yıllık iktidar döneminde kurumların içinde hala “Sisi” ler var mı, sadece Milli Eğitim Bakanlığı değil?… Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu itirazını nasıl değerlendiriyorsunuz?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Var, hep olacak. İnsan kaynaklarımızda sorun var, yetişme biçiminde sorun var, bürokratik teamülde sorun var, bürokrat olmak isteyenlerin girdiği ilişki biçimlerinde sorun var; doğru mu?
KAMUDANHABER- Doğru.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Şöyle bir soru sorayım: Bugün iktidarın üst düzey kaç bürokratı var?
KAMUDANHABER- Binden fazladır.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Binden fazladır. Bugün iktidar el değiştirse, CHP ya da MHP ya da BDP iktidara gelse, bunların kaçı yerini korur?
KAMUDANHABER- Hepsinin gitmesi lazım ama, en az yarısı kalır. Bıyıkları değiştirirler, gazeteleri değiştirirler, yüzükleri değiştirirler ve sendikaları değiştirirler…
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- İşte kast ettiğim şey budur, en az yarısını, en az yüzde 20 diye ortaklaşa diyelim.
KAMUDANHABER- Desenize değişmeyen tek iktidar semboller…
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Bürokratik oligarşi diye zaman zaman Başbakanın da seslendirdiği bir derin devlet aklı var, Türkiye Cumhuriyeti Devleti değil. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletiyle barışmış, barışmak için adımlar atıyor, Hükümet demiyorum bak, dikkat edin, devlet milletle kucaklaşıyor, yapılan son iftarlara bakın, yarın, öbürkü gün, haftaya yapılacak iftarlara bakın, resepsiyonlara bakın.
Yani darbeci generaller de şehitliği kullanıyor muydu? Kullanıyordu. Oğlun ölürse şehit olacak deyip vatandaşa, ama şehitliği emreden dinin bütün emirlerine karşı mıydı? Karşıydı. Şehit olması için yanına aldığı askerin başörtülü annesi orduevine giremiyordu. Şimdi devlet-millet kucaklaştı, kaynaştı. Ama o bürokratik oligarşinin bazı bürokrat temsilcileri bütün bakanlıklarda var. Adam 28 Şubat sürecinde başörtülülere kan kusturmuş, şimdi bürokraside belli yerlerde; milletvekillerinde var mı bilmiyorum.
KAMUDANHABER – MEMUR-SEN sarı sendika mıdır?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Bu açıklamalardan MEMUR-SEN’in dünyanın…
KAMUDANHABER- Çok fazla bu şekilde eleştiri geliyor
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Çok ayıp bir soru yani.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Şöyle diyeceksin Ahmetciğim: Geçen yıl iktidara karşı yaptığınız eylemi gördüğüm gün anladım ki, size sarı diyenler sarılık hastalığına yakalanmış sarılardır.
KAMUDANHABER- EĞİTİM-BİR-SEN, kendi iç meselesi bu da, bunu soracağım, sormak istiyorum, 3 dönem üst üste seçilme şansı…
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Hiç onu bu şeye karıştırma.
KAMUDANHABER- Bu soruyu sormalıyım bence çok önemli ?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Şöyle: Bu kadar güzel fikri şeyler koyduk. Bu konu belli, ben…
KAMUDANHABER- Ahmet Gündoğdu’dan sonra EĞİTİM-BİR-SEN ne olacak? Benim kafamdaki soru bu devam mı ?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- EĞİTİM-BİR-SEN’in 250 bin üyesi var, 300 delegesi var, hepsi pırlanta gibi, aslanlar gibi arkadaşlarım. EĞİTİM-BİR-SEN bir mekteptir, yüzlerce, binlerce Ahmet Gündoğdu var, hiç merak etmeyin.
KAMUDANHABER- Stop diyeceksiniz o zaman?..
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Ben son tüzük tadil kongresinde arkadaşların yoğun ısrarı olmasına rağmen, belki söylediğiniz anayasal ve demokrasi açısından doğrudur, ama Genel Başkanınız Ahmet Gündoğdu’nun geçmiş çalışması ve bu örgütteki mücadelesi ve gelinen nokta açısından bana saygı göstermenizi istiyorum, benim için bunun kaldırılmasını istiyorum dedim. Arkadaşlar da bunu kaldırmamak doğru değil ama, Genel Başkanımıza uyuyoruz diyerek kaldırdılar.
KAMUDANHABER- Soruma cevap olduğunu bilmiyordum, bu bilgiden habersizdim, çünkü ola ki o dönem delege devam edin dedi. Çünkü bir hareketi zirveye getirmek mesele değil Başkanım, mesele orada tutmak.
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Mehmet Bey, bir şey sorayım; 3 dönemi kaldırdık, bir daha aday olduk. Bir dahaki dönem ne olacak? Kaldırdık, bir daha aday olduk. Bir dahaki dönem ne olacak? Sonuçta…
KAMUDANHABER- Bizde lider sultasının tabanda adam yetiştirmeme sorunu olduğu için, sizden sonra boşluk oluşur mu ? Sıkıntı olur mu ? Taban bunları merak ediyor …
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Yo, yetişiyor, Allah’a hamd olsun, öyle güzel yetişiyor ki. Ne olur? 3-5 ay bir geçiş süreci olur, başka bir şey olmaz. Rakip sendikaların genel başkanı…
KAMUDANHABER- … kolay mı yetişiyor?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Bak bak, şöyle söyleyeyim Ömer: Rakip sendikaların genel başkanıyla kıyaslayacak, EĞİTİM-BİR-SEN’de şu anda 50 bin Ahmet Gündoğdu var,
KAMUDANHABER- MEMUR-SEN’in bundan sonraki süreçteki hedefleri ne olacak ? Son soru olarak bunu soralım…
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Çalışanlar için kısa vadede bu sene toplu sözleşmede onları memnun edecek bir sonucu oluşturmak.
Orta vadede, siyaset hakkı, grev hakkı, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmak, hakimler, savcılar, polisler, toplu sözleşmeli olmasa bile toplu görüşme haklarını içeren sendika kurabilmeleri, emekliler.
Orta vade ve uzun vadeyi kuşatan bir noktada da, Türkiye’nin 76 milyonunun kardeşliğini tesis edecek bir anayasayla taçlandırılması.
Orta vadedeki planlarımız içerisinde kurumsallaşmaya ayrıca önem vereceğiz, uluslararası sendikal birlikler, uluslararası kuruluşlar, Genç MEMUR-SEN’i kurduk 7 ay önce, Genç MEMUR-SEN’i Türkiye geneline yayacağız, sendikal bir kaygıyla değil, çocuklarımızın dindar ve demokrat gençlik yetişmesi için, didar ve demokrat, Asım’ın nesli, hem dindar, hem demokrat gençlik yetiştirmek…
KAMUDANHABER- … olur mu?
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Oldurmaya çalışacağız. Hazreti Mevlana ne diyor? Pergel metaforu, bir ayağı sabit değerlerimizde, diğer ayağıyla da küresel dünyayı kuşatan. Bir ayağıyla ülkesinin yerel ve yerli değerlerini bezenmiş gençler, diğer ayağıyla da on-line uçağı yakalamış ufka sahip bir gençlik, bunu yetiştireceğiz inşallah.
Asım’ın nesli diyen şairlerimizin o ortaya koyduğu hedefi aşacak projeler gerçekleştirmek, bunun da altyapısın oluşturduk, bunları tek tek hayata geçireceğiz inşallah.
KAMUDANHABER- Allah razı olsun Başkanım, Ramazan günü 2 saatten fazla bize zaman ayırarak bütün samimiyetinizle sorularımıza cevap verdiniz. Toplu sözleşme sürecinde başarılar dileriz. Allah’a emanet olun…. Teşekkürler..
MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU- Ben de Kamudanhaber sitesine ve ilginize teşekkür ederim.
www.memursen.org.tr