Güncel
Suriye’ye ve Mısır’a Seyirci Kalan BM Artık Kirleşmiş Milletlerdir
Suriye’ye ve Mısır’a Seyirci Kalan BM Artık Kirleşmiş Milletlerdir
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Suriye’de ve Mısır’da yaşanan katliamlara seyirci kalan Birleşmiş Milletler’i (BM) sert bir dille eleştirdi. Suriye ve Mısır yönetiminin kendi halkına kurşun sıkmasının kabul edilemez olduğunu dile getiren Gündoğdu, “Birleşmiş Milletler’in önce görevi barışı korumak, barışı tesis etmek, insan hakkı ihlallerini durdurmak değil miydi? Bu katliamlara seyirci kalan Birleşmiş Milletler bu tavrıyla kirleşmiş milletlerdir” ifadelerini kullandı.
Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, SKYTÜRK 360 Televizyonu’nun Ankara Temsilcisi Sedat Yazıcıoğlu’nun canlı yayın konuğu oldu. Mısır ve Suriye’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren Gündoğdu, ABD, AB ülkeleri ve Birleşmiş Milletlerin çifte standart uyguladığını kaydetti. Gündoğdu, bazı Avrupa ülkelerinde karaya vuran balina için harekete geçen ABD, Avrupa ülkeleri ve Birleşmiş Milletler’in masum insanların katledilmesine seyirci kalmasını eleştirdi. Gündoğdu, ” Şu ana kadar Birleşmiş Milletler olaylara neden seyirci kaldı. Önce bunu sorgulamak lazım. Ben mitingdeki konuşmamda Birleşmiş Milletler bu tavrıyla kirleşmiş milletlerdir dedim. Niye? Bir demokratik yapısı çarpık. İçinde Avrupa’nın, Amerika’nın yer aldığı bu ülkeler, medeniyetin, demokrasinin beşiği olan bu ülkeler, demokrasi nedir?. Ama Birleşmiş Milletler’de geçmişte biz gördük, Gazze’ye terörist İsrail’in yaptığı zulümler durdurulsun kararı çıktığında bir ülkenin, Amerika’nın vetosuyla 1 büyüktür 186 olmuştur. Bir kere yapı çarpık, bir kere şu ana kadarki duyarsızlığı ortada. Gelinen nokta mızrağın çuvala sığmadığı noktadır. 10 binlerce insanın niye katledilişine göz yumdular? Artık medeniyetin beşiğiyiz, demokrasinin mimarı biziz, bu bize ait diyenler, bunu artık kamufle edecekleri, örtebilecekleri ellerinde hiçbir malzeme kalmadığı için, ölenler, öldürülen, Esad’ın diktatörlüğü, onbinlerce çocuğun katledilmesi onların umurunda değil.” dedi.
Suriye konusunda batı ülkelerinin, insan haklarına bakışında çifte standart olduğunu aktaran Gündoğdu, demokrasiye bakışta ve katliamlara bakışta çifte standardın altını çizdi. Bazı Körfez ülkelerinin darbelere destek verdiğinin hatırlatılması üzerine Gündoğdu, “Körfez ülkeleri de, demokrasi gelişirse bizim halkımız da uyanır, diktatörlüğümüz sona erer diye korkan diktatörlerin olduğu şeyler. Ama burada esasen çirkefliğe göz yuman ülkeler, artık bundan sonrasına göz yumarsa bunu anlatamayız noktasına gelmiştir. Tabii burada demokrasi değerlerinin yanında medeniyet bakışını, medeniyet mücadelesini de konuşmak lazım. Yani,Batı medeniyetinin öteden beri bakışı nedir, insana bakışı nedir, farklı dinden olanlara bakışı nedir, kalkınmakta olan ülkelere bakışı nedir? Zaman zaman Tanrı Yehova’ya atfedilerek kullanılan arz-ı mevud, vaat edilmiş topraklar, işte birçok ülkeyi içine alan, bizim Urfa’yı bile içine alan yerlerde bunun için öldürmeye cevaz veren muharref Tevrat’ın onlar üzerinde etkisi nedir? Bunu niçin söylüyorum? Onların din adamı niye susuyor? İlahi dinlerin öncülerinin susmaması gereken bir noktada bunu ben çok boyutlu bir çirkefliği yapan Esad diktatörü, Sisi, bunlara sponsor olan, göz yuman, destek olan, destekleyen ülkeler, güçler, Rusya, Amerika, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler. Üç; Müslüman kardeşlerimiz diye dün yüzde 50’nin oyla seçilmiş Müslüman kardeşine bir kuruş yardım etmeyenlerin darbecilere yardım akıtması niçindir sorunu da konuşmak lazım, sormak lazım diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin etrafında yaşanan karışıklıkların Türkiye’ye bir maliyetinin olduğunun sorulması üzerine ise Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, Türkiye’nin tarihsel geçmişini gösterdi. ‘Türkiye’nin Türkiye’nin Selçuklu’dan, Osmanlı’dan beri bir misyonu var’ diye konuşan Gündoğdu sözlerini şöyle sürdürdü; “Zaman zaman bu misyon darbe dönemleriyle inkitaya uğramış olabilir. Ama bu milletin kahir ekseriyeti hep mazlumdan yana yer almıştır, taraf olmuştur ve hiç mazlumun dinini, ırkını, cinsiyetini sormamıştır, sorgulamamıştır. Ülke olarak da, devlet olarak da geçmişte yardıma koştuğumuz, yardıma koşarken sıkıntı yaşadığımız tüm olaylara bakın işte. Kore’sinden Kanuni zamanındaki Fransa’sına kadar. Bunların tamamında ortak değer olarak bunu görüyoruz. Burada Türkiye’nin yalnız kalışı değil Türkiye doğru yerde duruyor mu’yu sormak lazım. Ben Memur-Sen Genel Başkanı olarak diyorum ki; eğer devlet olarak, milletin kahir ekseriyeti olarak, Hükümet olarak, sivil toplum örgütlerinin büyük çoğunluğu olarak bugün kimyasal silahın kullanıldığı Suriye’de katil Esad’ın o bebekleri, bu bebekler bizim bebeklerimiz, balık gibi avuçlarda parçalanan o çocukların o pozisyonuna razı olan varsa, göz yuman varsa, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyen varsa, o önce insanlığından şüphe etsin. Önce insan mı? Müslümanlıktan bahsetmiyorum. Yani bu bir vicdan meseledir ve insan sorunudur. Onun için Hz. Ali Efendimiz, insanlar ya sizin dinde kardeşiniz, ya da yaratılışta eşinizdir buyuruyor. Yaratılışta eşiniz olan insanlık âlemine düşen bir görev var.”
Mısır ve Suriye’de yaşananlara Amerika’nın, Avrupa Birliği’nin, Birleşmiş Milletler’in göz yummasının altında yatan sebebin menfaat olduğunun altını çizen Ahmet Gündoğdu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı; ” Onların amacı menfaattir, insan hakları değildir. Burada bir şeyin altını özellikle çizmek istiyorum; Amerika’nın, Batının, Avrupa Birliği’nin, sözde insan hakları kuruluşlarının yanıldığı şey, yanılgısı bizi memnun eden şeydir. Niye? Türkiye’de darbe olduğunda, başka ülkelerde darbe olduğunda yönetimi asker ele alır, darbeye karşı olanları vurur, kırar, öldürür, bir gecede tasfiye eder, meydanlarda kimse kalmaz. Dolayısıyla, Amerikan yönetimi, Avrupa yönetimi, Birleşmiş Milletler’in başındaki yöneticilerin söz söylemesine gerek kalmadan iş halolunur. Oranın sözde vicdanlı aktivistleri de konuşacak fırsat bulamadan biter diyorlardı. Bitmedi, işte Adeviyye Meydanı Arap Baharını yeniden aşkla, şevkle bir kez daha başlatmıştır. Bu başlangıç darbeden medet umanlara da karşı da bir cevap olmuştur. Bu boyutuyla baktığımızda; bir, insan olarak buna göz yummamız lazım.”