Güncel
Bu Toplu Sözleşme Daha İyisini Yapana Kadar En Karlı Anlaşmadır
Memur-Sen; Bu Toplu Sözleşme Daha İyisini Yapana Kadar En Kârlı Anlaşmadır
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, kamu görevlilerinin yıllardır artış istediği taban aylığa son on yıllık dönemde ve aynı dönemdeki en yüksek taban aylık zammı oranını ihtiva eden bir toplu sözleşme metnine imza attıklarını belirterek, “Bu toplu sözleşme, Memur-Sen daha iyisine imza atıncaya kadar bugüne kadar varılan en kârlı, en kapsamlı ve en adil uzlaşmadır” dedi.
Eğitim-Bir-Sen Ege Bölge Toplantısı Afyonkarahisar’da başladı. Toplantının açılışında konuşan Ahmet Gündoğdu, başta toplu sözleşme süreci olmak üzere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 21 günlük yasal sürenin 7. gününde Kamu İşveren Kurulu’na toplu sözleşmeyi imzalatmayı başardıklarını kaydeden Gündoğdu, geçmiş yıllardaki toplu görüşmelerde Kamu İşveren Kurulu’nun tekliflerini son günlerde ve son oturumda verdiğini hatırlatarak, şöyle konuştu: “Diğer iki konfederasyon, Memur-Sen’i, süreci erken bitirdiği için suçladıklarının, karaladıklarının farkında olamayacak kadar aymazlık ve kıskançlık içerisindedir. Kamu İşveren Kurulu’na, kamu görevlilerinin yıllardır artış istediği taban aylığa son on yıllık dönemde ve aynı dönemdeki en yüksek taban aylık zammı oranını ihtiva eden bir toplu sözleşme metnini imzalattık. Bu toplu sözleşme, Memur-Sen daha iyisini imzalatıncaya kadar bugüne kadar varılan en kârlı, en kapsamlı ve en adil uzlaşmadır. Bu toplu sözleşmeyle taban aylığı bin 27 liradan, bin 202 liraya yükselmiş ve bugüne kadar taban aylıkta ilk defa 175 lira artış sağlanmıştır.”
Haset Hesabı Yapmaktan Kazanç Hesabına Fırsat Bulamıyorlar
Gündoğdu, Kamu İşveren Kurulu’nun ilk teklifteki taban aylık tutarı ile ikinci teklifteki tutar arasında yüzde 75, öğretmenlerin özel hizmet tazminatı artış oranında yüzde 87,5, 4/C’li personelin ücretlerinde ise yüzde 233’lük bir artış sağlandığına dikkat çekerek, “Kamu İşveren Kurulu’nun ilk teklifindeki rakam ve oranların kısa süre içerisinde bu kadar yükseltilmesini ‘başarısızlık ve kamu görevlilerinin satışı’ olarak görenlerin yetkili oldukları dönemde masadan eli boş kalkmalarının nedeni bu yılki toplu sözleşme ile daha net ortaya çıkıyor. Onların niyeti üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekmiş. Haset hesabı yapmaktan, kazanç hesabını öğrenmeye fırsat bulamamışlar. Bu noktada, toplu sözleşmenin süresi 7 gün değil, 1 yıl 7 gündür. Devam eden mücadelenin ve görüşme sürecinde sabahlara kadar süren görüşmelerin ürünü olduğunu bir kez daha hatırlatmak gerekiyor” diye konuştu.
Biz Kazanım Üretiyoruz, Diğerleri ise Laf
“Yıllardır toplu görüşme yapıldı. Memur-Sen’in, Eğitim-Bir-Sen’den önce diğer yetkili sendikaları sayesinde masada olduğu dönemin haricinde toplu görüşmelerde kayda değer bir kazanım bulamazsınız” diyen Ahmet Gündoğdu, şöyle devam etti: “Eğitim çalışanları ilk defa kendilerine özel kazanımlara Eğitim-Bir-Sen sayesinde ulaşmıştır. 9 yıl boyunca yetkili olup masaya oturanlar, eğitim çalışanları için sıfır kazanım ürettiler. Eğitim-Bir-Sen, biri mutabakatsızlıkla, diğeri mutabakatla sonuçlanan iki toplu sözleşmede eğitim çalışanları için 18 kazanım elde etti. Memur-Sen’in 107 kazanımını saymıyorum. Bizim kazanımlarımıza hayalleri yetişemez. Biz kazanım üretiyoruz, onlar ise laf. Çalışanların güçlü sesi ve kazanımların adresi olarak yeni kazanımlar üretmeye devam edeceğiz.”
666 sayılı KHK ile ek ödemelere yapılan artışta unutulan ve ek ödemelerine zam yapılmayan öğretmenler için, 75+75 TL olmak üzere, 2014 yılında 150 TL özel hizmet tazminatı zammı aldıklarını vurgulayan Gündoğdu, “Öğretmenler için elde ettiğimiz, Ocak 2014 ve Temmuz 2014’te yapılacak 75 TL’lik özel hizmet tazminatı artışları ile taban aylık zammı birlikte değerlendirildiğinde, bu, 2014 yılında öğretmenlerimizin maaşında toplamda 273 TL artış olması demektir. Böylece, 666 sayılı KHK mağduriyetinin başladığı günden itibaren dile getirdiğimiz ‘ek ödemeyi söke söke alacağız’ vaadimizin gereğini hakkıyla yerine getirmiş olduk” değerlendirmesinde bulundu.
Dünyada Yaşanan Olaylar Karşısında Kendimizi Sorumlu Görüyoruz
Mısır ve Suriye’deki vahşete de değinen Gündoğdu, mazlumdan yana taraf olduklarını kaydederek, “Biz, insandan, emekten ve özgürlükten yana tarafız. Sendika yasası bizi Türkiye ile sınırlasa da gönlümüz dünyadaki mazlumlardan yana ve gönül yasamızın sınırı yok” ifadelerini kullandı. Memur-Sen’in 707 bin, Eğitim-Bir-Sen ise 251 bin 110 üyeye sahip olduğunu, bu üyelerin aileleriyle birlikte milyonlara ulaştıklarını belirten Gündoğdu, “Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak, dünyada yaşanan olaylar karşısında insan olarak kendimizi sorumlu görüyoruz. Evrensel ahlakı kuşanmış herkesin varım demesi gereken bir zulümle karşı karşıyayız. Eğitim-Bir-Sen olarak Türkiye’de, dünyada insan hakları ihlalinin olduğu her yerde ortaya koyması gereken bir küresel vicdanın sözcülüğünü yapacak bir insan olgusuna sahibiz. İnsanların birlikteliğine ihtiyacımız var. Müslüman olduğumuz için ümmet sorumluluğumuz, insan olduğumuz için evrensel sorumluluğumuz var. Hz Ali Efendimizin ifadesiyle “İnsanlar ya sizin dinde kardeşiniz ya da yaradılışta eşinizdir” sözünde olduğu gibi, sınır tanımaksızın katliamlara karşı durup, dini, inancı, cinsiyeti, ülkesi neresi olursa olsun doğrudan yana olan herkesle el ele olmamız gerekiyor” dedi.
Ankara’da düzenlenen mitingi “Mısır İçin Direniş İnsanlık İçin Diriliş” mitingi olarak isimlendirdiklerini hatırlatan Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, şunları söyledi:“Bir medeniyet mücadelesinin medeniyet savaşına döndüğü günleri yaşıyoruz. Kendi ülkelerinde bir balina karaya vurduğunda dünyayı ayağa kaldıranlar, Mısır’daki darbeye darbe diyemediler. Suriye’deki katliamlara göz yumdular. Ne zaman ki kimyasal silahlar devreye girince ses çıkardılar. Bir umut belirdi sonra gördük ki evet öldürmek serbest. Katledebilirsiniz ama kimyasal silah kullanmayın. Bu kadarı da olmaz. Ölmeye, öldürmeye, öldürülmeye, şiddete, katliama karşı bir duruş değil. Şu an yaşadığımız dünyada öldürmeyi esas alan bir medeniyetle, dirilmeyi diriltmeyi esas alan iki medeniyet yaşıyor ama diriltmeyi esas alan medeniyetin örgütlerinin, kurumlarının ve şahıslarının yeterince bir birliktelik sağlayamadığını görüyoruz. D8, D20 diye ülkeleri tanımlayarak birlikteliklerin önemi üzerinde durmuştuk. Şimdi gelinen noktada sanırım başında kim olursa olsun demokrat ya da diktatör bir şey değişmiyor. Bizim artık halka inmemiz lazım. Başında diktatör olan vicdanlı halkın o diktatörü de uyaracağını göreceğiz.”
Yeni Bir Dünya Kadar Yeni Bir Türkiye de Önemli
Yeni bir dünya demeden önce yeni bir Türkiye’nin inşa edilmesi gerektiğini vurgulayan Gündoğdu, “Devletin milletinden milletin devletine geçiş olan 2010 referandumunu yeni bir Türkiye’nin miladı olarak görüyorum. Darbenin olduğu her yerde darbeye maruz kalanlar sinerken, korkutulurken, hapse atılırken, zindanlara atılırken, Adeviye Meydan’ında şiddetsiz, Batı’ya demokrasi dersi veren Müslümanların da yeniden dirilmesi için çağrı yapan o duruşu da yeni bir dünyaya geçiş miladı olarak görüyorum” diye konuştu.