Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın konuşmasında; “Bizi terörden ayıran asıl unsur bizim doğru yerde durmamızdan kaynaklanmaktadır. Biz doğru yerden bakıyor. Doğru yerde duruyoruz” dedi.
Medeniyet Peygamberi bir kötülük gördüğün zaman elinle dilinle ve ikisini de yapamıyorsan kalbinle buğz et ki tarafın belli olsun demiştir. Eliyle müdahale etme imkanı olduğu halde etmeyenlerin iktidarında ülkenin ne hale geldiğini hep birlikte gördüklerini söyleyen Yalçın,
” Biz Sendikacılığımızı, iyilikleri önermenin kötülükleri önlemenin izdüşümü olarak sendikacılığımızın kaynak noktasını belirledik. Toplumun tamamını kucaklayan yaklaşımla hiç kimsenin rengine, diline, meşrebine, mezhebine bakmaksızın mazlumun ve mağdurun dini sorulmaz prensibince hareket ettik. Biz bir şeyin farkındaydık. O da yaşadığımız sorunlar. Yaşadığımız travmalar sancılar. Bizim yan yana durmamızdan hoşlanmayanların karşısında bir araya gelmemiz, bizim kendi içinde küçük parçalara bölünmemizle kendi gemisini yürütmek isteyenlerin karşısında sendikada, vakıfta, dernekte bir araya gelmek Malcom X’in Harlem dayanışmasını ortaya koyduğumuz için bereket hasıl olmuştur.
Bizim yaşadığımız travmalar bizim güçsüzlüğümüzden kaynaklandı. Memur-Sen olmasa daha büyük travmalar yaşayabilirdik diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan işte bu gerçeği dile getirmiştir.
54. hükümet Rahmetli savunan adam Başbakan Altıncı ay için kapıyı çalmak üzere görüşmeye gidecek. Fakat ülkede biz silahlı kuvvetler olarak üzerimize düşen görevi yaptık. Sıra sivil toplumda dediği, adı sivil ama beyni gelişmeye kapalı gruplar devreye girdi.
İçeri girdiğinde. Başbakan ne istiyorsunuz dedi. Yüzde 35 dediler. Rahmetli biz size emekçileri ezdirmeyiz, dedi. Yüzde 55 verdi.
Ama ona rağmen ferman çıktı. Zamma ve tüm iyi göstergelere rağmen Refah-Yol iktidardan edildi. Bu tablonun müsebbibi 18 bin üyesiyle Memur-Sen’in karşı koyacak gücünün olmamasıydı” dedi.
Başkan Yalçın konuşmasının devamında; “Bu gün 1 milyona yürüyen sayısıyla değişimin ve dönüşümün garantörü artık Memur-Sen’dir.
28 Şubat bin yıl sürecek, diyenlerin barikatını bu teşkilat kaldırmıştır.
12 yaşındaki çocukların sekülerleşmesini isteyen, din ve diyanetten koparan zihniyetin o barikatını bu teşkilat kaldırmıştır.
Kur’an ve Siyer derslerini müfredata bu teşkilat koydurmuştur.
Milli Güvenlik derslerini kaldırarak vesayeti okullardan kaldıran da bu teşkilattır.
92 yıldır kadına en büyük zulmü yapan, tüm ülkeyi kamusal alan ilan eden beyaz Türkle’re dur diyen ve kadına başörtüsü özgürlüğünü veren Memur-Sen’dir.
Temel hak ve özgürlüklerde altında yerimiz terimiz ve imzamız var.
Ne kadar ekonomik ve mali haklar varsa altında yerimiz, terimiz ve imzamız var.
Bu ülkede teşkilatlanmanın nasıl olduğunu gösteren teşkilata ve siz üyelere selam olsun.
Teşkilatlanma önemli. Kimse sizi ihmal edemez. Kimse sizi görmezden gelemez. Ama birlik oldukça…
Diyanet-Sen’den öncesi ve sonrası varsa bunda sizin uykusuzluğunuz atıl zamanlarını aktif zamana çeviren siz dostlarımızın emeği var.
213 kazanım elde eden bir teşkilatız. tüm kamu görevlerine kazandıran teşkilat, tüm kamu görevlilerini de kazanacak bir teşkilattır. Bu nedenle bağrınızı olabildiğince açın ve herkesi anlayışla kucaklayın. 1 milyonun üzerine çıkmamız lazım. Ve bunu başarmamız için hiç bir engel yok.
İş güvencesi konusunda yapılabilecek düzenlemenin 28 Şubat’ta on binleri bulan sayının yarın 30-40 binleri bulacağını bilerek karşısında duruyoruz.
Ödenmiş bedeller ödenmesin diye darbe döneminin işkencelerinin kayıtları ortada iken iş güvencesini ortadan kaldıran yasanın arkasında durmamızı kimse bizden beklemesin.
Etrafımızdaki tüm ülkeler çöktü. Bu gün kararlı bir duruş ortaya koyuyor kararlı bir yürüyüşü sürdürüyorsak bu erdemli insanlardan aldığımız mübarek mirasın bir sonucudur.
Thedoor Herzl’in “Bu gün burada karar alacak ve köşeye sıkışmış durumda olan Osmanlı’dan Filistin’i alacağız” deyip Abdülhamit’in kapısına para teklifi ile gelenlere Abdülhamit, kapıda bekleyen heyete “kanla alınan toprak para ile satılmaz, defolun gidin” demiştir.
İşte biz bu ejdadımızın şuuruyla hareket ediyoruz. Neye nasıl imza attığını ve attığı imzanın ülkenin sonunu getirdiğinin farkında olmayanların karşısında neye imza attığını bilen bir teşkilatız.
“Yurtta sus, cihanda sus” politikasıyla gözlerinde ufuk olan parıltı olanların bakışını görmezden gelenlerin görmemezliğini bitirmek için bu teşkilatın dik durması lazım. Ülkeye darbe ile yapılan onursuzluğu “görmedim, duymadım, bilmiyorum” şeklinde bir ülke fotoğrafı çizenlere inat; Filistin’i açık hava hapishanesine çevirenlerin yüzüne “Siz öldürmeyi bilirsiniz” diyen; Birleşmiş Milletlere “Dünya beşten büyüktür” cesaretini gösteren insanın yalnız bırakılmaması; üçüncü dünya ülkesi ortaya çıkarmak için balyoz, sarıkız, eldiven ihtilallerini yapanların geri kalmış ülke fotoğrafının geride durması için el ele vermeye, kol kola girmeye bu ülkenin ihtiyacı var.
Sizden istirhamım herkesin kapısını çalın. Özellikle örgütsüz yüzde 15’in yanına gidin. Yüzde 15 örgütsüz olanların kapısına gittiğinizde duyduğunuz “kalbimiz sizinle” spot cümlesine karşı deyin ki “Beyler, demokrasi kalpleri değil kalıpları adam sayıyor. Biz sakatatçı dükkanı değiliz. Bize kalbinizi değil kalıbınızı verin. Bu ülkede yüzde 50 kalıplar geçerli, yüzde yüz bizle birlik olan kalpler değil” dedi.