Güncel
Diyanet-Sen Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı Sonuç Bildirgesi
Diyanet-Sen Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı Sonuç Bildirgesi
Ankara’da gerçekleştirilen ve şube başkanları, yönetimleri ile il temsilcileri ve yönetimlerinin katıldığı 700 kişiden fazla bir katılımın sağlandığı toplantı sonrası alınan kararlarla ülke ve dünya meselelerinin yanı sıra çalışma hayatı, kamu sendikacılığı, diyanet ve vakıf çalışanlarının yaşadığı problemlere çözüm önerileri sunuldu:
İlitam
İlitam’a Sınavsız Geçiş Hakkı İlahiyat ön lisans programını bitiren Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına sınavsız lisans tamamlama hakkı tanınması ve İLİTAM program kontenjanlarının tüm talepleri karşılayacak ölçüde arttırılması din görevlilerinin eğitim seviyesinin yükseltilmesi, özlük hakları ve Diyanet İşleri Başkanlığı görevlileri yeterlikleri açısından bu personelin İlahiyat Lisans tamamlamalarına acil ihtiyaç bulunmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığıve YÖK işbirliği ile geliştirilecek bir Diyanet İLİTAM programı, kontenjan sorununu aşmada yardımcı olacağı gibi, muhtevasıyla da Diyanet çalışanlarına yeterlilik kazandıracaktır.
Bu program, örgün ilahiyat lisans eğitimi karşısında sürekli eleştirilen, ancak DİB personeline tahsis edilemeyen mevcut İLİTAM programının azaltılarak sonlandırılması için de bir vesile olacaktır. Daha donanımlı din görevlisi isteniyorsa İLİTAM olmazsa olmazdır.
Rotasyon Uygulaması Tamamen Kaldırılmalıdır
2014 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme yönetmeliğinde yapılan değişiklikle yürürlüğe giren ve 2015 yılı itibariyle dondurulan rotasyonun,tamamen yönetmelikten kaldırılmasını,kurum çalışanlarının yeni bir düzenleme ile bu mağduriyetlerinin giderilerek rahatlatılması beklenmektedir.
Diyanet Akademisi
Diyanet Akademisi, zamanın gereklerine göre donanımlı, nitelikli ve model din görevlisi ihtiyacını karşılamak için gerekli görünmektedir. Diyanet Akademisi, çağın getirdiği yeni problemlere Dinin doğru cevabını ortaya koyacak cesaret ve donanımda din görevlisinin yetiştirileceği bir eğitim-öğretim kuruluşu olarak düşünülmelidir. Bu şekilde düşünüldüğünde, Akademi’nin ivedilikle kurulmasının ve İmam-Hatip Liseleri, İlahiyat Fakülteleri, İslami İlimler Fakülteleri ve muadilleri ile işbirliği içinde çalışarak, nitelikli ve donanımlı din görevlisi yetiştirmeye başlamasının elzem olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
Kadınlar Sendikal Örgütlenmede Daha Aktif Rol Almalı
Diyanet İşleri Başkanlığı en köklü kurumlarımızdan birisi ve sendikalaşma oranı en yüksek kamu kesimi olmasına rağmen kurumumuzda da kadın çalışan oranı maalesef düşüktür. Mayıs 2015 kamu sendikaları üye sayılarına göre kurumumuzda 117 Bin 649 personel çalışmaktadır ve Bayan personel sayısı 17 Bin 875’tir. Ve bunların 11 Bin 25’i bizim üyemizdir.
Genel Merkezden başlattığımız Kadınlar Komisyonlarının şube ve il yönetimlerinde de bir an önce kurulması daha önce kurulanların da daha aktif hale getirilmesi elzemdir.
Kadın üyelerimizin sorunlarının daha iyi ifade edilmesi ve çözümü noktasında böyle bir uygulama mutlaka gerekmektedir.
Boş Kadroların Doldurulmalı
Diyanet İşleri Başkanlığı’nda şu anda 11 bin 875 boş kadro bulunmaktadır. Din hizmeti doğası gereği boşluk kabul etmeyen bir alandır. Bu nedenle en kısa sürede kurumumuzdaki bu boş kadroların doldurulması din hizmetinin daha sağlıklı yürütülmesi açısından elzemdir.
Halkımızın ihtiyaç duyduğu ve inşa ettiği camiyi din görevlisiz bırakmak doğru değildir. Kadroların boş olmasının getirdiği sorunlar halkımız ve devletimiz için sıkıntı doğurmaktadır. Bu tür sıkıntıların yaşanmaması için boş kadrolar doldurulmalıdır.
Vekil ve Fahri Çalışanlar Kadroya Alınmalıdır (Bu istek aleyhimize de olabilir)
Yıllardır Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde fahri ve vekil olarak görev yapan bütün yeterliliklere haiz çalışanların son kez kadroya alınması gerekir. Kadrolu meslektaşları ile yıllardır aynı işi yapmalarına rağmen çok cüzi miktarda ücret alan ve bütün haklardan yoksun bırakılan Fahri ve Vekil çalışanlara son kez kadro verilmesi mağduriyetlerinin giderilmesi açısından önemlidir.
Yeni Anayasa, Din ve Vicdan Hürriyeti
– Yeni anayasa için 12 Eylül 2010’da yapılan referandumda evet diyen bu millet, seçimler öncesi yeni anayasa sözü veren siyasilerimizden de biran önce bu sözlerini yerine getirmelerini beklemekte ve talep etmektedir. Milletten aldığı yetkiyle meclisimiz ülkemizde yegâne güçtür ve öyle olmaya da devam edecektir.
– Anayasa sürecini tartışırken elbette ki din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24. maddeyi, bunu tamamlayan 136. maddeyi ve başkaca maddeleri bir bütün halinde değerlendirmek ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uluslararası insan haklarına ilişkin sözleşmeler dâhil oralarda din ve vicdan hürriyeti nasıl teminat altına alınıyorsa, uluslararası standartlara uygun bir biçimde Türkiye’mize bunu yansıtmanında çok önemli olduğuna inanıyoruz.
Milletimizin talep ve beklentileri doğrultusunda egemenliğin gerçekten millete ait olduğu unutulmamalıdır. Türkiye bugünlere ayak bağlarıyla geldi. Artık bunlardan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Bugün yapmamız gereken, zamanın ruhuna uygun bir anayasadır. Ve toplumsal uzlaşı sağlamanın yegane yolu değişeceğine baştan ikna olduğumuz ilkeler üzerine uzlaşılan, içeriğini yaşayanların belirlediği bir anayasa olmalıdır.
Anayasanın her türlü yönlendirmelerden uzak biçimde milletin kendi eseri olması temin edilmelidir. Anayasalarda farklılıkların korunması, insani haklarına saygılı, sosyal adaletin herkese eşit biçimde dağıtılması, vatandaşın refahı maddi ve manevi mutluluğunun sağlanması, devletin ebedi varlığının Kabul edilmesi ve ülkemizdeki birlik-beraberliğin teminatı olan bütünleştirici ve birleştirici ortak noktaların ön planda olması gerekir. Devletin varlığını devam ettirebilmek ve demokrasi dışı müdahalelerden korunmak adına bireysel hürriyetin ortadan kaldırılmaması gerektiğine inanıyoruz.
Türkiye’de daha fazla sosyal adaletin teminini ve demokrasinin güçlendirilmesi için çalışanların hakları güçlendirilmelidir. Adil olmayan gelir dağılımının demokrasi için önemli bir tehdit olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır.
Müslüman Coğrafya’da Akan Kanın Durdurulmasını İstiyoruz
Bugün Filistin, Suriye, Arakan başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde akan Müslüman kanı karşısında uluslararası hukukun tanınması, uluslar arası kuruluşların harekete geçmemesi kabul edilemez. Müslüman coğrafyada dökülen kanın ve oluşan mağduriyetlerin karşısındayız.
Sınır İhlali Kabul Edilemez
Rusya’nın sınır ihlallerini ve Türkiye’ye takındığı tavrı kınıyoruz. Türkiye’nin halihazırda takındığı tavrı destekliyoruz.
Birlik ve Kardeşlik Projesini Destekliyoruz
Teröre hayır, kardeşliğe evet diyoruz. Terörün her türlüsüne kimden ve nerden gelirse gelsin karşıyız. Yüzyıllar boyunca birlik ve beraberlik içinde yaşamış bu milleti ırk, mezhep siyasi görüş gibi ayrıştırmalarla kutuplaştırmaya çalışanlara izin verilmeden milli birlik ve kardeşlik projesi sonuna kadar yürütülmelidir. Kardeşlik çimentomuz olan güzel dinimiz ve din görevlileri olarak bu projenin en büyük destekçileriyiz.
Bu manada özellikle Doğuda görev yapan din görevlilerimizin can güvenliğinin sağlanması, cami ve Kur’an Kursları’nı hedef alan saldırıların önlenmesi gerekmektedir. Din görevlilerine yapılan baskılar kabul edilemez.