Diyanet-Sen Genel Merkezi
Diyanet-Sen: Dindar Bir Nesil İstemiyorlar
Diyanet-Sen: Dindar Bir Nesil İstemiyorlar
Bayraktutar son yüzyıl içinde yetiştirilen neslin beyinleri yıkanmış, tarihine, milletine sahip çıkmaktan uzaklaştırılmış, Çanakkale ruhundan uzaklaştırılmış, çağdaşlık adı altında batıya özenti duyulmuş, dini ahlaki özelliklerinden uzaklaştırılmış bir nesil oluşturulmuş.
Bugün cumhurbaşkanımıza yapılan saldırıların yegâne temeli budur, çünkü cumhurbaşkanı şer odakların hayallerine çomak sokmuş, hedeflerine ulaşmaları noktasında kirli beyinlerin önüne adeta set olmuştur.
Artık Türkiye eski Türkiye değil. Dindar bir neslin kendi silahını, kendi savunma mekanizmalarını oluşturma hayali şer odakların her an yeni bir senaryo hazırlamalarına sebep olmuştur.
Türkiye 1940’lı yıllardaki Türkiye değil, Türkiye 1980 yıllarında 12 Eylül ihtilalinde yetmiş sente muhtaç olan bir ülke değil. Türkiye İslam dünyasına, Ortadoğu’ya yön verecek, tekrar İslam Dünyasının lideri, hamisi, ağabeyi olacak bir ülke. İşte şer odakların korktukları tek mesele bu.
Ortadoğu’da emperyalist dünyanın hakimiyeti için, emperyalistlerin Ortadoğu’nun bütün yer altı kaynaklarının hakimi olmaları için Kürtlerin, Türklerin, Arapların kavga etmesi gerekmektedir. Kurulan tuzağın esas sebebi budur.
Alparslan silahlı kuvvetleriyle Türklerin yanında yer almışlardır. Türklerle Kürtlerin kardeşliği böyle başlamıştır. Bu zamana kadar yalan yazan tarih sadece Kürtlerin ihanetlerinden, isyanlarından bahsetmişlerdir.
Sadece Kürtleri değil, beyaz Türkler olarak kendilerini adlandıran bu milletin değerleri ile kavgalı olan, bu milletin dini ile tartışma çıkaran, içimizde yetişen hainler, Müslüman Türklerden de rahatsız olmuşlardır.
Benim dedelerimin başındaki sarığa saldırıp İslam’ı kendilerine tehdit olarak görenler her zaman bir saldırı halinde olmuşlardır. Jön Türklerin, ittihat ve terakki mensuplarının yaptıklarını gerçek tarih unutmayacaktır. Batıya siyaset öğrensinler diye gidenlerin çağdaşlık adı altında bu ülkeyi dininden değerlerinden uzaklaştırmak isteyenlerin hainliklerini gerçek tarih unutmayacaktır.
Abdülhamit’i kızıl sultan olarak adlandırdılar, Jön Türkleri de ilerici olarak adlandırdılar. Unutmayın Osmanlıyı dış dünya yıkmadı, Osmanlıyı yıkanlar işte içimizdeki hainlerdi.
Bugün oynanan senaryolara bakıldığında sadece tarihlerin değiştiğini göreceksiniz, isimlerin değiştiğini göreceksiniz. Ama değerlere karşı duran ve değerlere saldıranlar hep olmuştur.
Dün tarihin yazmaktan çekindiği gerçekler, bugün gün yüzüne çıkarken aynı hatanın tekrar etmemesi için taraf tuttuğumuzu buradan tekrar ilan ediyorum. Din görevlileri her zaman devletinin çıkarlarından, inancının gereklerinden, yarının yol göstericisi olma vasfından yana her zaman taraf olmuştur. Tarafımız camiyi ahıra çevirmek isteyenlere karşı bir çığlıktır. Tarafımız dinini yaşamak isteyenleri her zaman ötekileştirenlere karşı bir settir. Tarafımız milletinin ve devletinin çıkarlarını gözetmek yerine, dış mihrakların maşalığına soyunanlara karşı dik durmamızdır. Tarafımız yeniden büyük Türkiye hayaline zeval vermek isteyenlere karşı bir olmamız, birlik olmamız, iri ve diri olmamızdır. Tarafımız tarihten bu yana kardeşlik bilinciyle yola çıktığımız bu kutlu yolda bizi birbirimize düşürmek isteyenlere karşı bir uyanıştır. Tarafımız bizim bizden başka dostumuzun olmadığını bilerek birbirimize kenetlenmektir.
Bizler din görevlileri olarak sadece bir yerde taraf olmayız, o da mihrapta. Mihrap Mevlana’nın o veciz ifadelerindeki ‘ne olursan ol yine gel’sözlerindeki derin manada saklıdır.
Sendikal çalışmalar hakkında da konuşan Bayraktutar Devlet güvencesi altına giren taşeron çalışanları sevinirken Fahri ve Vekil kardeşlerimin unutulacağını düşünmüyorum ifadelerini kullandı.
Bayraktutar; ‘Her platformda, yaptığımız bütün açıklamalarda ve görüşmelerde bu kardeşlerime son kez kadro verin dedik. Görüşmelerimiz gayet iyi gidiyor, biz Diyanet-Sen olarak bir karınca misali bu yola çıktığımızda imkansız diyenler vardı, olmaz diyenler vardı, Diyanet-Sen hayal görüyor diyenler vardı, hepsine bir cevap verdik. Onlara dedik ki; Eleştirmek yerine, taşın altına sizde elinizi koyun, din görevlileri için alınacak olan kazanımlar şahsilik gözetmez. Yarın sınavsız geçiş hakları tanındığında bu haklar sadece Diyanet-Sen üyeleri için olmayacaktır. Verdiğimiz mücadele din görevlilerinin çıkarları doğrultusundadır. Bu mücadelede ellerinden bir şey gelmeyenler hiç bir şey yapamasalar da gölge etmesinler. Biz verdiğimiz desteğin her zaman arkasında olduk, bu desteği mücadeleye çevirme hususunda din görevlilerinin destek ve dualarıyla kervan yürüyecektir.
Gün kervanda birleşme vaktidir. Gün eleştirmeden, ötekileştirmeden Diyanet-Sen çatısı altında üye menfaatleri için koşturma günüdür’ ifadelerini kullandı.