Güncel
Genel Başkan Ali Yalçın: Biz, İnsanlığı Kavuran Ateşe Su Taşımakla Mükellefiz
Genel Başkan Ali Yalçın: Biz, İnsanlığı Kavuran Ateşe Su Taşımakla Mükellefiz
Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, Türkiye’de vesayet sistemini ifşa ettiklerini, tasfiyesini büyük oranda tamamladıklarını ifade ederek, “Ya küresel vesayet. Yerel vesayetin bitmesi yetmiyor. Aksine bize yeni görevler yüklüyor. Biz, kurtulduk diyerek yangını seyretmeye koyulan kurnaz tavırdan beriyiz. Biz, ateş bize ulaşmaz diyerek su taşımaktan imtina edemeyiz. Bizim kovalarımızda merhamet, adalet, diğerkâmlık var. Filistin’deki sabiler, Arakan’daki kendilerini korumaktan acizler bizi bekliyor. Rabia meydanlarında Esmaların vurulmasına seyirci kalmayacağımızı bilenler, Aylan bebeğin cansız bedeninin kıyıya vurmasının bizi uykusuz bıraktığını hissedenler bizi bekliyor” dedi.
Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Eğitim-Bir-Sen 33. Başkanlar Kurulu toplantısı Ürdün’ün Akabe kentin’de yapıldı. Arap Eğitimciler Birliği, Ürdün, Bahreyn, Kuveyt, Lübnan ve Fas eğitim sendikaları temsilcilerinin de katıldığı toplantının açılışında konuşan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sözlerine, “Çağın kargaşasını kurutma mücadelesi verenlerin aksiyoner ufku, erdemi yüklenerek hakikat şafağını bekleyenlerin umudu Eğitim-Bir-Sen’i 400 bine ulaştıran yiğitlerine; milletin ve ümmetin sırtına saplanan paslı bıçağı sökmeye talip olan irfan ocağı Eğitim-Bir-Sen’in liderlerine, zirveden yeni ufuklara yazılan destanın öncülerine selam olsun. Bugüne kadar hiçbir siyasi partinin, hiçbir ticari birlikteliğin, sermaye derneğinin hatta spor kulübünün üye, seçmen ya da taraftar boyutuyla çizemediği Türkiye haritasını çizen lider kadroyu kutluyorum” diyerek başladı.
EĞİTİM-BİR-SEN, TÜRKİYE’DİR
Türkiye haritasında 79 ilin üzerine Eğitim-Bir-Sen mührünü vurarak ‘Eğitim-Bir-Sen, Türkiye’dir’ hükmünü cari kılan bir teşkilatın mensubu olmanın, meftunu olmanın mutluluğunu ve onurunu yaşadıklarını belirten Yalçın, “Bugün bu salonda yetkisini pekiştiren, yeni yetki alarak şubesini zaferle buluşturan, Tunceli’de bile şube sayısına ulaşan, bu ülkede geçmişte uygulanan yanlış politikaların bedelini ödeyen Diyarbakır’da üniversite şubemizde yetkiyi alan, Milli Eğitim’de ‘Türkiye’nin her yerinde yetkiyi alsanız, burada yine alamazsınız’ diyenlere inat, 6 bin sayısını gören ve yüreklerine korkuyu düşüren teşkilat var. İmkansız denilen yerlerde imkansızı mümkün kılan teşkilat, Diyarbakır’ın da her yerden bir yer olduğunu gösterecektir. Bu yıl 10 ilimiz ve 13 üniversite şubemiz yetkiyle buluştu. 402 bin yeni ufuk yolcusuyla zirvede kalmamıza zerre kadar katkısı olan; Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan başta olmak üzere, ahirete irtihal eden Erol Battal’a, Niyazi Yavuz’dan Onursal Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu’ya, Ahmet Özer’den Halil Etyemez’e, Esat Tektaş’tan Teyfik Yağcı’ya, Murat Bilgin’den Hıdır Yıldırım’a, İrfan Coşkun’dan Mustafa Aydın’a, Şaban Abak’tan Adem Solmaz’a ve ismini saymakla hakkını ödeyemeyeceğimiz genel yönetim kurulu üyelerimiz, şube başkanlarımız, şube yönetim kurulu üyelerimiz, ilçe temsilcilerimiz, emek, ömür ve gönül veren tüm dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sol kesimin çok bilindik bir müzik grubunun seslendirdiği bir şarkının ‘Biz büyüdük ve kirlendi dünya’ şeklinde bir nakarat bölümü vardı. Varlıklarının ürettiği sonucu itiraf ediyorlardı haykırarak. Büyümelerinin, güçlenmelerinin ürettiği vakıayı ironik bir çerçeveyle aktarıyorlardı. Biz ne besteyi ne de o güfteyi kullanacağız. Çünkü gönül rahatlığıyla, büyük bir öz güvenle, referanslarımızın müjdesiyle çok rahat şunu ifade edebiliriz: ‘Biz büyüdük, kirlenmeyecek dünya’, ‘Biz büyüdük, kirden, kinden, şiddetten, terörden, haksızlıktan, adaletsizlikten ve sömürüden temizlenmeye başlayacak dünya.’ Bunu diyebildiğimiz, dediğimiz, buna dair samimiyet testinden geçtiğimiz için bu noktaya ulaştık. Zirveden yeni ufuklara hep birlikte destan yazdık. 402 bin üye, Hakka, hakikate adanmış bünye sayımız, davaya inanmış insanımızdır. Sanmayın ki, 402 bin bizim için sadece mutabakat metinlerine kaydedilmiş üye sayımızdır. Ulaştığımız bu nokta, davaya hizmet etme kaygımızdır. Millete hizmet etme aşkımız, medeniyet değerleriyle bağımızı yeniden inşa etme davasına olan sarsılmaz saygımızdır. 402 bin insanı davet etmek emek ister. 402 bin insanın hakkını korumak, haklarını artırmak, inandırmak, yol arkadaşı yapmak emek ister. 402 bin insandan mütevellit büyük bir aile olmak, nezaket ve zarafet ister. 402 bin insanın emeğinin, alın terinin sorumluluğunu üstlenmek cesaret ister. Birbirine benzemeyenleri, farklı zeminlerden bizim ocağımıza gelenleri mutlu etmek, onlara güven vermek, onların güvenini kazanmak yürek ister, basiret ve feraset ister. Bütün bu nitelikleri taşıdığımız için 402 bine ulaştık fakat henüz yolu tamamlamadık. Olduğumuz yer, geldiğimiz seviye, ulaştığımız nokta şüphesiz çok önemlidir. Ancak, olması gerekene, tekemmül noktasına, ulaşabileceğimiz seviyeye henüz gelmedik. Herkese hakikati izahla yükümlü olduğumuzu unutmadan, herkesin hakikate iknaya meyilli olduğunu akıldan çıkarmadan, yeni ufuk yolculuğumuzu da, ufuklara yeni yolcu çağrımızı da sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
BİRLİKTE YAPTIK, BİRLİKTE BAŞARDIK
“Yorulmaya değer bir davanın, sorulmaya ve öğrenilmeye değer hakikat manzumesinin erdemlileri olduğumuza inanıyorsak, her dem zerreden küreye katkı yapma çabası içerisinde olmayı da baştan kabul etmişiz demektir” diyen Yalçın, şöyle devam etti: “Yüklendiğimiz görevler, yaptığımız işlerin hasadını yapmak kadar hesabını vermeyi de gerektiriyor. Bu noktada, Başkanlar Kurulu, sorumluluk alan bizler için, yapılanları ana çerçeve olarak paylaşmak, daha iyisi için sizlerden yapılabilecekleri alma, düşünme ve üretme zeminidir aynı zamanda. Bu noktada, hem Genel Başkan olarak hem de genel merkezdeki ekip adına genel kurulda yetki, görev ve sorumluluğu bize teslim ettiğiniz günden bu yana neler yaptığımızı ifade etmem gerekiyor. Genel Kurul’da sizlere hem sözle hem de yazılı olarak deklare ettiklerimizi, dört yılda yapacağımızı vaat ettiklerimizi ne kadar gerçekleştirdik, bunu genel hatlarıyla bu vesileyle ifade etmeliyim. ‘Zirveden Yeni Ufuklara’ temasıyla 5. Olağan Genel Kurul’da görev talip olduğumuzda, vizyon ve hedef noktasında taahhüt başlıklarının neredeyse yüzde 50’sini 16 aylık süreçte gerçekleştirdik. E-sendika programıyla Dijital Arşiv Doküman Yönetim Sistemi’ni kurduk. Şubelerimize hizmet binası ve hizmet aracı alım hedefimizin üzerine çıktık. 47 şubemiz şu an kendi mülkiyetinde hizmet vermektedir. 86 şubemizin aracı var. Eğitim merkezi ve konukevi kazandırma konusunda arayışımız ve kararlığımız devam etmektedir. Genel Merkez inşaatımızın önündeki tüm engeller aşıldı ve inşaatımız tüm hızıyla devam ediyor. Basın ve İletişim faaliyetlerinin yaygınlaştırılması noktasında farklı dillerde internet sitesi, tanıtım kataloğu hazırlanması, bülten çıkarılması, sosyal medya hesabı oluşturulması gibi önemli bir başarıyı hep birlikte yakaladık. Dijital pano uygulamamız 81 ilde faaliyete girdi. Üniversiteler için YÖK izni alındı. Kısa film yarışmamıza teşkilatımız coşkuyla tanıklık etti. ‘Geçmişine sadık, geleceğe ve yeniliğe açık’ sendikacılığımızın gereği olarak, ‘Erol Battal Belgeseli’ ve ‘Erol Battal Eserleri’ ile ‘Vefa Programı’nı icra ettik. Önümüzdeki 14 Şubat çeyrek asırlık mücadelenin vefa buluşmasına tanıklık edecek. 25. kuruluş yıldönümümüz nedeniyle, üçüncüsünü düzenleyeceğimiz kısa film yarışmamızın temasını da ‘vefa’ olarak belirledik. İçimize yolculuk hedefimizin gereği olarak teşkilat eğitiminde 2 bin 310 liderimizle birim faz eğitimi tamamladık. Dışımıza yolculuk hedefimizde 22 ülkeyle eğitim ve iş birliği anlaşması imzaladık. Bu günkü programımız da dışımıza yolculuğumuzun önemli bir parçasıdır. İşimize yolculuk hedefimizin gereği olarak eğitim alanına dair hazırlanan raporlar, araştırma ve yayınlar sesi değil, sözü yükseltme noktasında takdirle karşılanıyor. Şimdiye kadar hazırlanan yükseköğretim raporları içerisinde en kapsamlısı bir süre önce hazırladığımız ve kamuoyu ile paylaştığımız ‘YÖK Raporu’dur. Sivil itaatsizliğimizin meşruiyetini doğrulayan ‘Kılık-Kıyafet Raporu’, bu alanda bir ilk olmasından da hareketle ciddi ses getirdi. Dünya ölçeğinde literatür taraması yaparak hazırladığımız ‘Karma Eğitim Raporu’ yayınlanmaya hazır haldedir. 8 ülkeden 21 akademisyenin katılımıyla Arnavutluk’ta ‘Ata Yurdunda Mehmet Akif Ersoy’ uluslararası sempozyumunu gerçekleştirdik. Bu kapsamda Arnavutçaya çevirerek hazırladığımız Safahat’ı Balkan ülkelerindeki öğretmenlere dağıttık. Müfredat ve ders kitaplarının incelenip değerlendirilmesi konusunda en kapsamlı çalışmanın startını vermiş durumdayız. Eğitim-öğretim yılının başında yayınlayacağımız bu çalışma Eğitim-Bir-Sen’in hakkını teslim etme noktasında önemli bir işlev görecektir. ‘Öğretmenlik Mesleğinin İmajı ve İtibarı’ konulu araştırmamızın saha çalışması bitti. 24 Kasım’da kamuoyuyla paylaşacağız. ‘Eğitim İzleme Raporu’ şu anda hazır. KYK Çalıştayı, Unutamadığım Öğretmenim Hatıra Yarışması, Mobbing Raporu, 7 Bölge’de 7 Güzel Adam Kütüphanesi gibi birçok kültürel ve akademik çalışmayı sonuçlandırdık. Doğu ve Güneydoğu’daki 30 şube başkanımızla beraber bölgenin terör kaynaklı problemlerini ve bunların çözüm yollarını istişare ettik. Bu yılki toplu sözleşmemiz bugüne kadar yapılan tüm sözleşmeler içerisinde alanda en fazla karşılık bulan sözleşmeydi. Memur-Sen olarak yaptığımız memnuniyet araştırması, bu tespiti tescillemiş durumda. Toplu sözleşme sürecinde hazırlıktan masa aşamasına, masadan imza aşamasına kadar ortaya koyduğumuz irade, sendikal duruş ve süreç yönetimi, çalışma ekonomisi bölümlerinde ders olarak okutulacak düzeyde bir başarının ortaya çıkmasını sağladı. Masada değil, sahada belirlenen taleplerle; kağıda yazılan değil, zihinlere kazınan tekliflerimiz ve gerekçelerimizle, kazanımlarımız ve kazandırdıklarımızla toplu pazarlık noktasında Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen modeli şeklinde yeni bir paradigma ortaya çıkardık. Bunları birlikte yaptık, birlikte başardık. Bunlarla yetinmeyeceğiz elbette. 5. Olağan Genel Kurul’da verdiğimiz sözlerin, ortaya koyduğumuz iradenin, birlikte belirlediğimiz vizyonun gereklerini mutlaka yerine getireceğiz. Sözlerimizi yerine getirmek için dört yıllık sürenin tamamının bitmesini beklemeyi düşünmüyoruz. Bize hız katan, destek veren, talep ve teklifleriyle azmimizi artıran teşkilatımızın, sizlerin varlığı, sözümüzü vadesinden önce yerine getirmemizi kolaylaştırdı, kolaylaştıracak.”
TEŞKİLAT KÜLTÜRÜ OTURAN AMA KENDİSİ OTURMAYAN, ÇALIŞAN BİR TEŞKİLAT VAR
Yalçın, Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen olarak yol açmalarının, yol almalarının altında yatan nedenin, tüm teşkilatla uyum içerisinde aynı hedefe kilitlenmiş olarak çalışmaları olduğunu vurgulayarak, “İç çekişme ve çatışma yaşamamamız, çalışan bir teşkilat olmamız bereketi artırmakta, 16 aylık bir sürede hedeflerimizin yüzde 50’sini yakalamamıza vesile olmakta, diğer sendikalarımız için de iyi bir örnek teşkil etmektedir. Sendikalarımızın, sorunları ile boğuşurken, çıkış yolu olarak ‘Eğitim-Bir-Sen gibi olmalıyız’ demelerinin altındaki neden, kurumsallaşmamızı büyük oranda tamamlamış olmamızdır. Mali yönetmeliğin, seçim yönetmeliğinin, disiplin ve denetleme yönetmeliğinin yanında Genel Merkezde ve şubelerimizde çalışanlar için bile Personel Yönetmeliği hazırlamış olmamız, bağımsız denetçiyle denetleniyor olmamız, her şeyin kuralının bulunması, teşkilatımızın geleneğinin oluşması yeterli değil dedik. Kalite yönetim sistemini kazandırmanın arayışına girdik. ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ile İSO 10002 Kalite Yönetimi-Müşteri Memnuniyeti belgelerini aldık. Toplu sözleşmeye hazırlıklı olmamız, alanı, algıyı ve masayı iyi yönetmemiz teşkilatımız için sorunsuz bir dönemi beraberinde getirdi. Teşkilat kültürü oturan ama kendisi oturmayan, çalışan bir teşkilat var. Eğer teşkilat başkanına ulaşamıyorsanız, bilin ki yurt dışında bir eğitim ve iş birliği anlaşması için ter döküyordur. İllerde sivil topluma rehberlik, diğer sendikalarımıza liderlik eden şubelerimiz, iş ve yük yoğunluğundan iletişim ve ulaşma konusunda üyelerimizden zaman zaman sitemlere muhatap oluyorsa, bunun her kademede nadiren de olsa yaşanması üye sayısının çokluğu kadar gücümüze oranla beklentinin de artmış olmasındandır. Her şeye rağmen hamd ediyor, şükrediyor, geldiğimiz noktayı çok önemli buluyor ve daha iyisini ortaya çıkarma noktasındaki gayretlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum” diye konuştu.
KADINLAR KOMİSYONU VE GENÇ MEMUR-SEN
Konuşmasında, Kadınlar Komisyonu ve Genç Memur-Sen’in çalışmalarına da değinen Yalçın, “Kadın komisyonumuz, G-20 bünyesinde oluşturulan W-20’de, Türkiye’yi temsil ediyorsa, TASAM ve TAİM gibi oluşumların programlarına ev sahipliği yapıyorsa, İslam Ülkeleri Kadın Zirvelerine katılıyorsa, kadın teşkilatımız her geçen gün büyüyorsa, doğru yoldayız demektir. Ben burada kadın komisyonu başkanımız Habibe Öçal’a ve ekibine teşekkür ediyorum. Genç Memur-Sen, Türkiye’deki gençlik teşkilatları içerisinde zikredilmenin ötesine geçip çoğu birliktelikte temsili elinde tutuyorsa, doğru insanlarla doğru yoldayız demektir. Onun için Eyüp Beyhan Başkanımızın şahsında bütün Genç-Memur-Sen teşkilatımızı kutluyorum” ifadelerini kullandı.
İSTEYEN OLMAZSA, YAPAN BULUNMAZ
Diğer sendikalar laf üretirken Eğitim-Bir-Sen teşkilatının iş ürettiğini, diğerleri sorun üretirken Eğitim-Bir-Sen teşkilatının çözüm ürettiğini kaydeden Yalçın, şunları söyledi: “Bir yıl içerisinde 6 adet görevde yükselme ve sınavlara hazırlık kitabı üreten başka mutfak yok. Biz yayınevinin üzerine stiker yapıştırıp iş yapmış gibi göstermiyoruz. Ter akıtıyor, yayınevleri ile yarışıyoruz. 165 bin kitabı tüketiciye ulaştıran yayınevi yok ama sendika var. Bir yılda 32 kitabı yayına veren teşkilat var. Yeni atanan öğretmenlere ‘Hoş Geldiniz Mektubu’yla birlikte ‘Kelebeğin Rüyası’yla merhaba diyen teşkilatın 402 bin sayısına ulaşması göğsümüzü kabartırken, diğerlerinin haset katsayısını yükseltmektedir. Bunun farkındayız. Ne edilen teşekkürler ne ortaya konan eleştiriler bir kişiye, bir makama aittir. İyiyi, güzeli ve doğruyu da; eksiği, yanlışı ve hatayı da birlikte yapıyoruz, sonuçlarını da birlikte yaşıyoruz. İsteyen olmazsa, yapan bulunmaz. Kızan olmazsa, tepkiyi seslendiren ortaya çıkmaz. Fikri eleştiren, doğruyu öneren olmazsa, ne doğru ne de hak inşa edilebilir.”
ÇABAMIZ, ÇIRPINIŞIMIZ, BURADA BULUNUŞUMUZ İNSANLIĞIN AYAĞA KALKMASIDIR
“33. Başkanlar Kurulumuzu Ürdün’de gerçekleştiriyoruz. Niçin Ürdün’de yapıyoruz, burada ne yapacağız” sorularına dünden cevap vermenin mümkün olmadığını kaydeden Yalçın, “Niçin burada yaptığımızı, burada ne yapacağımızı, burada yaptıklarımız, burada ürettiklerimiz belirleyecek. Burası medeniyet havzamızın önemli bölgelerinden biridir. 400 bini aşmış Eğitim-Bir-Sen’in öncüleri, 1 milyona ulaşmış Memur-Sen’in liderleri olarak sendikal gücümüzü, inşacı kimliğimizi, doğruyu icra etmedeki maharetimizi Edirne-Kars, Sinop-Mersin hattında kullanmakla yetineceksek, Ürdün’e ancak tatile geldik diyebiliriz. Yok, eğer burada, bizim irfan ortaklarımızla, aynı idrak pınarından beslenen kardeşlerimizle temas edeceksek, hasbihâl edeceksek, iyi ki geldik ve mutlaka tekrar gelmeliyiz. Hemen yanı başımızda Müslümanların katledildiği iki ülkenin arasındayız. Bir tarafta Siyonist İsrail, diğer tarafta Baas zulmünün coğrafyası Suriye var. Müslümanların katledildiği, Müslümanlara her türlü zulmün yapıldığı bir coğrafyadayız. Çığlıkları, feryatları daha yakından duymak için buradayız. İntifada’nın ne olduğunu bizzat kavramak ve Müslüman toplumları zulme duyarsız bırakan inzivadan uyandırmaya başlamak için buradayız. Buradaki çabamız ne ek göstergenin 3600 olması ne ek ödemenin emekliliğe yansıtılmasıdır. Buradaki çabamız, çırpınışımız, burada bulunuşumuz insanlığın ayağa kalkmasıdır. Burada bulunuşumuzun nedeni, Müslüman bedenini zulüm dekoru gören zihniyetin yıkılmasıdır. Ülkemizde vesayet sistemini ifşa ettik, tasfiyesini büyük oranda tamamladık. Ya küresel vesayet. Yerel vesayetin bitmesi yetmiyor. Aksine bize yeni görevler yüklüyor. Artık içeride mağduriyet nutukları atmıyoruz, memnuniyet haykırışları için çalışıyoruz. Ya sınırlarımızın ötesi! Biz, kurtulduk diyerek yangını seyretmeye koyulan kurnaz tavırdan beriyiz. Biz, ateş bize ulaşmaz diyerek su taşımaktan imtina edemeyiz. Bizim kovalarımızda merhamet var, adalet var, diğerkâmlık var. Filistin’deki sabiler, Arakan’daki kendilerini korumaktan acizler bizi bekliyor. Rabia meydanlarında Esmaların vurulmasına seyirci kalmayacağımızı bilenler, Aylan bebeğin cansız bedeninin kıyıya vurmasının bizi uykusuz bıraktığını hissedenler bizi bekliyor” değerlendirmesinde bulundu.
BİZ İNSANIZ, ONLARSA İNSANLIK DÜŞMANI
Üye sayılarının 402 bin olmasının sevincinin bir günlük, sorumluluğunun bir asırlık olduğunun altını çizen Yalçın, “402 bin üyeli bir sendika sadece ülkede değil, dünyada çok şeyi değiştirmeye talip olmalıdır. BM Güvenlik Konseyi’nin daimi beş üyesi var ve gerçekten dünyada çok şeyi değiştiriyorlar. Fakat hayırdan şerre, iyiden kötüye doğru yapıyorlar bunu. Onlarla biz bir miyiz demeyin sakın! Onlar bizimle bir olamazlar. Biz insanız, onlarsa insanlık düşmanı. Biz Hak ve hakikate hizmet etmenin derdinde, onlarsa Hakk’a giden yolu tarumar etmenin. Onlar hakikati haykıranların hayatını bitirmenin peşindeler. Nasıl bir olabilirler bizimle. Sendikalı eğitim çalışanlarının yüzde 50’si bize üye. Abdullah İbni Mes’ud 40 kişiyi bulunca ‘Artık dışarıya çıkabiliriz’ demişti. Biz 40 kişinin 10 bin katıyız ve ülkemizin entelektüel birikimiyiz. Çok şeyi değiştirebiliriz. Yeter ki gücümüzü, aklımızı birleştirelim. Bu toplantı, tarihi bir toplantıdır. İllerde yaptığım konuşmalara şahitlik edenler hatırlayacaklar. Sözlerimi genelde ya Erdem Bayazıt’ın bir beytiyle ya da bir dostumun ‘Daha iyisi var her zaman/ Sınırı yok mükemmele varmanın/ Zaman ne getirir bilinmez ama/ Daha iyi olmalıyız yarın’ şeklindeki dörtlüğüyle bitiririm. Daha iyisi için sizlerin gerginleştiren değil, geliştiren önerilerinizin önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.