Güncel
AB KİK Heyeti: “Kudüs Sahipsiz Değildir”
AB KİK Heyeti: “Kudüs Sahipsiz Değildir”
Genel Başkan Ali Yalçın, 9 Aralık 2017 tarihinde MEMUR-SEN, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ, TİSK, TESK, TZOB, Türkiye KAMU-SEN ve TOBB’un oluşturduğu Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi (KİK) Türkiye kanadı olarak ABD’nin Kudüs kararı konusunda yapılan ortak basın açıklamasına katıldı.
Ortak açıklama AB-KİK Heyeti adına TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu tarafından tüm kamuoyuna okundu.
Hisarcıklıoğlu, “Kudüs’ün statüsüyle ilgili bağlayıcı nitelikli Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı bu tutumun, uluslararası hukukun ve diplomasinin ihlali olduğunu belirterek, “Bu adımı atmak isteyenler iyi bilmelidir ki, bu karar hiç kimsenin menfaatine değildir. Kudüs sahipsiz değildir” dedi.
Toplantıya, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, HAK- İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN) Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkanı Ergün Atalay, Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye KAMU-SEN) Genel Dış İlişkiler Sekreteri Ahmet Demirci ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Polat katıldı.
Ortak açıklama metninde şu ifadelere yer verildi:
Kudüs Sahipsiz Değildir
Değerli Basın Mensupları,
Türkiye’nin sivil toplumunu temsil eden; Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Türkiye kanadı üyeleri;
• HAK- İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ),
• Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN),
• Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK),
• Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ),
• Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK),
• Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye KAMU-SEN),
• Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB),
• Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) olarak buradayız.
ABD Başkanı’nın Kudüs’ün statüsüne yönelik aldığı karar, Kudüs’ün tarihi statüsüne aykırı, sorumsuzca atılmış, yanlış bir adımdır.
Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid’-i Aksa ve Kudüs, 1,5 milyar nüfuslu İslam toplumu için mukaddestir, vazgeçilemez bir mekândır.
Dolayısıyla bu karar, tüm İslam âlemine karşı saygısızca bir tutum, açık bir provokasyondur.
Filistin sorununun çözümüne ve Ortadoğu barış sürecine indirilmiş ağır bir darbedir.
Bizler bu kararı açık şekilde reddediyor, yok hükmünde görüyoruz.
Kudüs’ün statüsüyle ilgili bağlayıcı nitelikli Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı bu tutum, uluslararası hukukun ve diplomasinin da ihlalidir.
Bu adımı atmak isteyenler iyi bilmelidir ki, bu karar hiç kimsenin menfaatine değildir. Kudüs sahipsiz değildir.
Hz. Muhammed’in, Hz. İsa’nın ve Hz. Musa’nın ayak izini taşıyan Kudüs, 3 semavi dinin de kutsal şehridir.
Bu kimliğiyle asırlar boyunca bir arada yaşamanın simgesi, insanlığın ortak değeridir.
Bu nedenle Kudüs, sadece bölgesel değil, küresel dengeleri barındıran, üzerinde siyaset yapılmaması gereken, son derece hassas bir konudur.
ABD yönetiminin bu kararı, Kudüs’ün evrensel kimliğinin yok edilmesine ve Kudüs’ün tahakküm altına girmesine zemin hazırlayacaktır.
Hiç kimsenin, kişisel hevesleri veya politik çıkarları uğruna, milyarlarca insanın kaderiyle oynamaya hakkı yoktur.
Kudüs’ün siyasi statüsü ve geleceği ile ilgili uluslararası kararlar varken, bu hukuksuz kararın alınması Kudüs’e ihanettir, huzur ve barışa ihanettir, insanlığa ihanettir.
Bu karar, küresel güvenliği tehlikeye düşürecek, bölgedeki hassas dengeleri ve istikrarı bozacak, yeni çatışmalara ve provokasyonlara neden olabilecek çok tehlikeli bir adımdır.
Bu nedenle sadece İslam alemi değil, Hristiyan ve Musevi toplumları da insani değerlere sahip çıkarak, bu karara karşı net ve ortak bir tavır ortaya koymalıdır.
Ortadoğu’da yeni çatışma alanları oluşturmaktan ve bölgeyi ateşe atmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmeyen bu kararı kesin bir dille kınıyoruz.
İnsani değerlere, hukuka ve özgürlüğe değer veren bütün sivil toplumu ve uluslararası muhataplarımızı bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz.