Güncel
Acil Bir İmama, Bir Müezzine ve Bir Hizmetliye İhtiyacımız Var!
İslam tarihi boyunca her zaman âlim vasfı ile andığımız, toplumun yol göstereni statüsünü sadece kelimelerle kendilerine yakıştırdığımız din görevlileri bu ülkede itina ile dayak yer ve herkes seyreder.
Değer veriyoruz kanısıyla en başköşeye oturtulan imamın oturduktan sonra karşılaştığı tablo, ya muhtarın fırçasıdır, ya da yaşlı hacı amcanın itirazları.
Sadece bunlarla kalmaz din görevlisi, ellerini ovuşturup tuvaletten çıkan ahalinin ‘hoca tuvaletleri temizle’ demesinden dakikalar sonra uydum hazır olan imama tekbiri bir yol gösterenin dakikalar önce ne kadar küçümsendiğini de göstermektedir.
Burada yazılarımı her defasında kabullenemeyen muhalif yapılar imamların neden gücüne gitsin diyeceklerdir eminim. Ben bu konuyu şu şekilde özetlemek istiyorum, ben bir lokanta sahibi olsam, sen de bana bir çorba içmeye gelsen, içeri girdiğinde ellerimde eldiven tuvaletleri temizlediği gördükten sonra bana bir tas çorba ver diyenlere asla lafım yok bunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Türkiye modern yapıların artık adım adım oluştuğu bir ülke ve din görevlilerine verilen değer olarak ne yazık ki cahiliye dönemi fikirleri hala geçerliliğini korumakta. İlahiyat fakültelerinin kapsamlı bir alan olduğunu düşünmek isterken, ilahiyat fakültelerimizin imam hatip liselerinin az gelişmişi olduğunu görmek sanırım ihtisaslaşmak isteyen arkadaşlarımızın moralini bozmakta.
Avrupa din adamlarını yetiştirirken bilimden, kimyadan, felsefeden, sosyolojiden, dünya dillerinden, haberdar etmiyor, bu konuda da eğitiyor. Bir din görevlisi konuşurken her şeyi bilen bir his oluştururken, biz din görevlilerimize sadece dini konuların dışına sakın çıkma sınırlaması getiriyoruz. Biyolojiyi bilmeyen bir din görevlisi Allah’ın yarattığı harika üstü vücut yapısının kadrini nasıl anlatabilir, biz ülke itibariyle sınırlı bilgi birikimiyle kendimize yol gösteren din görevlileri statüsü yüklerken verilen değer ve anlam itibariyle sınıfta kalıyoruz.
Bunları anlatırken ihtiyaç hasıl oldu diyerek kaleme aldığımı unutmamanızı istiyorum, bir din görevlisi ülkemizde atandıktan sonra neden sınırlandırılıyor, ili tam denen, yoğun çalışmalarla başlatılan ciddi bir konunun halen önü açılmamış, ilahiyat fakültelerinde kapsamlı bir eğitim verilmemişken din görevlilerinden çok şey beklemek, vermeden istemek değil midir?
Bulunmuş oldukları yerlerde muhtarla köylüyle imtihan olan, görev yerinde çakılı kalmak için zorlanan bir din görevlisi modeli bundan sonra da devam ettirilemez.
Son günlerde dayak yiyen imamlarla ilgili kapsamlı haberler yapılmıştı. Biz bu haberleri sadece okumakla yetindik. Sadece sormak istediğim bir soru var, üniformalı bir askerin apoletini koparmak kaç yıldan başlar, işinin başında görev yapan bir memura el kaldırmak kaç yıldan başlar ve esir muamelesi ile adeta gündüz memur, aksam namazından sonra da nöbetçi imam muamelesi gören 7/24 iş başında olan din görevlisi arkadaşlara yapılanlar neden basite alınmakta. Türkiye’de bulunan camiler alışılmışın dışına artık çıkmalı, sadece bir imam olmamalı,bir imam ve müezzin ve bunun yanında cami işlerini yapan bir kişi istihdam edilmeli, Allah’ın evi olarak nitelenen kutsal mabetlere verilen bu değersizlik aslında bizi değersizleştirmekte. Hak din olan İslam evlerinde bir imamı yeterli görenler dağ başında yok denecek kadar az bir cemaati olduğu halde, temizlikçisine ayrı, din görevlisine ayrı, papazına ayrı alanlar açarken bizdeki imam her şeyi yapar kanısı sizce de yanlış değil mi?
2023 Türkiye’si için kollar sıvanmışken cami ve din görevlileri için kapsamlı bir çalışmanın vakti zamanı geldi sanırım. Son söz olarak alanlarında ihtisaslaşmış bir imama, bir müezzine, bir de cami hizmetlisine ivedi şekilde ihtiyacımız var diyen kaç kişi var aramızda.
Osman Doğan
Araştırmacı Yazar