Güncel
Çanakkale, Yeni Türkiye’nin Önsözüdür
Çanakkale, Yeni Türkiye’nin Önsözüdür
Yeni Türkiye’nin önsözü Çanakkale Destanı’nın 100. Yılı’ni kutluyoruz. İnsanlık tarihinin en büyük ve en çetin savaşlarından birinin yaşandığı Çanakkale’de ecdadımız yine insanlık tarihinin en şanlı destanlarından birini yazdılar…
Çanakkale Emperyalist zulmün bir devrinin battığı, Büyük Türkiye’nin yeniden doğduğu yerdir… Çanakkale; cok özlediğimiz devlet,millet, irk,mezhep kaynaşmasının, dayanışmasının kardeşlik ve birlik ruhuyla bayraklaştığı bir meydandır…
Çanakkale: cihanın adalet ve hukuk devleti Osmanlı’ya son darbeyi vurmak için birlesen başını İngilizlerin çektiği Siyonist-haçlı ittifakına karşı Türk , kürt, arap, acem, sünni, alevi kardeşlerimizin omuz omuza mücadele ederek oluşturduğu sarsılmaz ümmet , devlet ve millet ittifakının zaferidir.. CANAKKALE yi GECILMEZ yapan o ruh, o inanc ,o vatan sevgisi, birlik beraberlik ile ülke isgal atindayken sahlanmis ve dusmani isgal ettigi topraklarda yok etmistir Cennet vatanımızın neredeyse her ailesinden, her köyünden bir yiğidinin (Şehit) hiç yaşlanmadan yaşadığı bir cennet. Bütün milletimizin yüreğinin bir parçası bu şehirde! Çanakkale! Çanakkale “Manevi Başkent”imiz. Burası hepimizin şehri! Emperyalist efendilerinin göndermesiyle; belki de ne için geldiklerini bile bilmeden bu topraklarda yatan, Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada, bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve rahat içinde uyuyunuz…” dediği öteki ana kuzularının bile…
250.000 şehidimizin, sayısız gazilerimizin ve ecdadımızın vatan ve Allah sevgisine karşılık olarak Cenâb-ı Allah’ın milletimize bahşettiği “Çanakkale Ruhu” milletimizin ve bütün mazlum milletlerin “Manevi Dinamiği” olmuştur. Çanakkale’de Müslüman-Türk’ün var gücüyle ateşle imtihanı sürdügü Türk-İslam ordusu Allah’a olan imanıyla akıl almaz derecede direniş gösterdigi Bir tarafta şâir-i meçhûlün, “giden gelmiyor, acep ne iştir”dediği Yemen’de, Zeydi imamların önderliğindeki güçlerin vur-kaç taktiklerine karşı, Anadolu evlâtları direniyor. Çünkü Anadolu’nun güvenliği, Yemen’den başlıdigi yerdir. Bizim milletimiz gibi düştüğü yerden de kalkmasını bilen, esarete alışık olmayan, öldü zannedilirken yeniden dirilen başka millet yoktur. Eğer bu topraklarda şimdilerde Çanakkale ruhu bizi bir daha heyecanlandırıyorsa, bu kendi değerlerimiz üzerinde bir defa daha ayağa kalkıyor olmamızdandır.
Çanakkale ruhu, bizim inanç değerlerimizle yoğrulan milli ruhumuzdur. Kur’an seslerinin, Çanakkale Boğazı’nın yamaçlarında, Gelibolu’nun bayırlarında bir kanlı savaşın nakaratı olduğunu görebilenler ancak o ruhu anlayabilir. Bizim milli ruhumuz, en son dinin, Anadolu toprağında, insanımızın güzel hasletleriyle yoğrulan muhteşem yapısıdır. Bu milli ruh bugün, husumete vakitleri olmayan muhabbet fedailerinin, ilhamlarını dünyanın dört bir yanına taşımalarıyla yeni bir sevdaya tutuldu. Bu sevdanın tutkusuyla, Çanakkale’deki aşkın heyecan birdir: Yaşatmak..Yaşamak için değil, yaşatmak için sancı çekmek. ‘İnsanoğlu’na ait bu en yüksek duyguyu anlamayanlar, Çanakkale’de tamamı şehit düşen İstanbul Erkek Lisesi’nin son sınıf talebelerinin ölüme koşmalarını anlayamazlar. Halid Bin Velid’in söylediği de oydu: “Bekleyin, sizin dünyayı istediğinizden daha fazla ahireti arzulayan bir ordu geliyor…” Çanakkale zaferi, İngiliz ve Fransız donanmasına geçit vermedi. Bizim var olma kararlılığımızı perçinledi, hasımlarımızın bizi parçalamalarının önüne geçti. Rusya’da Bolşevik ihtilaline fırsat tanıyarak Rus Çarlığı’nın Doğu Anadolu’yu işgalini önledi. Ama Çanakkale’nin anlattığı başka bir şeydi. Dili, rengi, etnik kökeni farklı millet evlâtları vatan toprağında omuz omuza yatıyordu. Bu bir. İkincisi, 250 bin kaybımızın (şehit, yaralı, hasta, kayıp) büyük çoğunluğu genç ve münevver nesildi. Yani biz Çanakkale’de bir milleti yeniden ihya edecek nesli kaybetmiştik. Bugün de dirilişimiz Çanakkale’nin anlattığını doğru anlamamıza bağlı. Çökerken yeniden ayağa kalktığımız, bitirilirken küllerinden doğduğumuz, yeni Türkiye’nin önsözü Çanakkale Destanı’nın 100. Yılı’nı kutluyoruz.
Tam 14 ay 6 gün sürdü. Adına medeniyet denilen çelik canavar bir tarafta mazlum milletimiz bir taraftaydı. Yok etmek için modernize ettikleri bütün çağdaş silahlarıyla, çağları utandıracak bir zulumle saldırdılar. Avrupa Kıtası’na ayak bastığımız ilk yer olan Gelibolu Yarımadası’nda bizi tekrar sürmek istiyorlardı. Hasta adam dedikleri devletin ardındaki asıl güç olan aziz milletimizi iyice hesaba katamamışlardı. İlk saldırıda geçeriz, beş çayını Marmara’da içeriz, havalar iyi olursa iki gün sonra İstanbul’dayız diyorlardı. Yağma etmek için bütün hazırlıkları tamdı. Önce utanç içinde denizde büyük bir tokat yediler. Yenilmez armada denilen hiç savaş kaybetmemiş büyük ve karma donanmaları paçavraya döndü. Dünya’nın her yanından destekçileri ve sömürgelerinden bile zorla getirdikleri kuvvetlerle denizden sonra kara harekatına giriştiler. Orada da Mehmetçiğin, dedelerimizin süngüsüyle, imanıyla, aşkıyla tanıştılar. Bir destandır Çanakkale…
Bir milletin topyekün destanıdır. 100 yıl kadar yakın bir derstir, ibrettir, örnektir. 100. yılını fırsat bilerek tanımak ve tanıtmak istiyoruz. Çanakkale ruhu ile çocuk ve gençlerimiz tanışsın istiyoruz. Her evinden şehid, gazi çıkan, geride kalan bütün fertleri de cephedekiler kadar yiğit ve kahraman olan büyük milletin birbirini yeniden tanıyıp seveceği yer Çanakkale ruhudur diye inanıyoruz. 2015 yılında “Çanakkale Zaferi”nin 100. Yılını birlikte; Çanakkale destanının şanına, Çanakkale’de savaşan gazilerimiz ve can veren şehitlerimizin saygınlığına yakışır ve dünyanın saygınlığını kazanacağımız şekilde kutlayacağız.
Bu bir fırsattır! Evlatlarımızın bilincine Çanakkale ruhunu, yüreklerine vatan sevgisini yerleştirmek, Ülkemizin ve milletimizin yüce değerlerini ve güzelliklerimizi dünyaya tanıtmak için….
BU TOPRAKLARI “VATAN” YAPAN ŞEHİTLERİMİZİ SAYGI VE RAHMETLE ANIYORUZ…
Ebru Elmaskeser
Akseshaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni