Güncel
Başbakanı Seçen Kadının Kıyafetini Seçme Hakkı Yok
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, başörtüsü yasağıyla birlikte kadına devlet eliyle aleni bir şekilde şiddet uygulandığını ifade ederek, “Başbakanı seçme hakkı olan kadının, ne giyeceğini seçme hakkına sahip olmaması oldukça düşündürücüdür” dedi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, başörtüsü yasağıyla birlikte kadına devlet eliyle aleni bir şekilde şiddet uygulandığına dikkat çekerek, “Başbakanı seçme hakkı olan kadının ne giyeceğini seçme hakkına sahip olmaması oldukça düşündürücüdür” dedi.
Gündoğdu, Kocaeli Eğitim Bir-Sen Şubesi’nin daveti üzerine ‘Medeniyet Davamız ve Demokrasi Mücadelemiz’ konulu konferans verdi. Konuşmasına gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak başlayan Gündoğdu, şiddetin en büyüğünü başörtüsü yasağıyla devletin yaptığını, bu yasakla adeta Allah’ın emrinin ihlal edildiğini vurguladı. “Türkiye, darbecilerin bıraktığı bu bakiyeden kurtulmak zorunda” diyen Gündoğdu, ‘kamuda başörtüsü serbestisi’ için Memur-Sen olarak ‘10 milyon imza’ kampanyası başlattıklarını yeniledi. Gündoğdu, “Devletin şiddet uygulama hakkının olmadığını buradan açıkça ilan ediyorum. Darbecilerin getirdiği favorilerin kemiğe kadar gelmesi, bıyıkları üstten alma, etek boyu, başı açık gibi gibi ucube bir anlayış istemiyoruz. Devlet vatandaşın ne giydiğine değil, ne ürettiğine bakmalıdır” diye konuştu.
TÜRKİYE’Yİ BİR AYIPTAN KURTARMAK İÇİN İMZA KAMPANYASINI BAŞLATTIK
Kişi hak ve özgürlüklerinin hiçbir şarta bağlı olmadan yaşanabilmesi için mücadele verdiklerini anlatan Gündoğdu, bu anlayış doğrultusunda okullarda uygulanan 82 model kılık kıyafet dayatmasına karşı çıktıklarını söyledi. Kadınlara 1930 yılında seçme, 1934 yılında ise seçilme hakkı verildiğini söyleyen Gündoğdu, başbakanı seçme hakkı olan kadınların ne giyeceğini tercih edemediklerini belirterek, bu tablonun günümüz Türkiye’sine yakışmadığını vurguladı. Artık bu ayıptan kurtulmanın zamanı geldiğini ifade eden Gündoğdu, bunun için imza kampanyası başlattıklarını söyledi. Gündoğdu, şunları kaydetti: “Büyük bir oranı Hıristiyan olan Belçika’da bizim meclisimizden haddini bildirerek kovduğumuz Merve Kavakçı ayakta alkışlanıyorsa, Avrupa’nın merkezi Bosna Hersek’te başörtülü belediye başkanı seçilebiliyorsa, bu ülke de artık darbecilerin bıraktığı bakiyeden kurtulmak zorundadır. Türkiye’nin bu ayıptan biran önce kurtulması için imza kampanyasını başlattık.”
DERSE DEĞİL, BİREYE ÖZGÜRLÜK
Çağ dışı yönetmelikten kurtulmak için derslere başörtülü ve kravatsız girdiklerini ifade eden Gündoğdu şunları kaydetti: “İlk eylemi 30 Kasım’da Meclis önünde başlattık. 10 Aralık’ta Türkiye genelinde, 2 Ocak’ta ise Milli Eğitim Bakanlığı’nda şimdi ise 10 milyon imza kampanyası ile devam ettiriyoruz. Üniversitelerde başörtüsü serbest, staja gelince yasak olmazdı. İmam Hatip Liseleri’nde okuyan kızlara, ‘isterseniz başınızı örtebilirsiniz’ deniliyor. Bunu ister bardağın yarısı doldu dile değerlendirin, en azından bir mevzuatla görülür olmasını bir dolma olarak alalım. İsterseniz bardağın yarısı hala boş, dolma biçiminde de bir sorun var diyelim. İmam hatip lisesinde okuyan genç kızımıza bu özgürlük hakkı, tercih sunulurken ticaret lisesine geçiş yapsa bu hakkını kaybediyor. Kur’an-ı Kerim ve Siyer derslerinde var olan hak, diğer derslerde yok. Öyleyse burada bireye değil, okula ve derse özgürlük var. Biz dersin içeriğine ya da okulun türü göre değil, doğrudan bireye özgürlük istiyoruz. Bu kapsamda, öğrencilerimizle birlikte öğretmene, memura, mühendise kısaca bütün kamu görevlilerine başörtüsü serbestîsinin tanınmasını istiyoruz. Şüphesiz bu talep özgürlüklerin yasal alt yapısını oluşturmakla mükellef ve milli iradeyi seslendirmesi TBMM’de başörtülü kadınları milletvekilli olarak yer almalarını da içeriyor.”
MEMUR-SEN BAŞKALARI GİBİ SEYİRCİ KALMADI, ‘MİLLET İRADESİNDEN’ YANA TAVIR ALDI
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana belli aralarla darbeler yapıldığını hatırlatan Gündoğdu, bu süreçlerde insanlığın değerlerinin ayaklar altına alındığını ifade etti. 28 Şubat döneminde bankaların soyulduğunu, milletin vergileriyle tahsis edilen maddi değerlerin kişisel hesaplara aktarıldığını anlatan Gündoğdu, “O dönemde, devlet bankalarının içi boşaltıldı. Ülke ekonomisi dibe vurdu. Halk krizi yaşarken bazıları sefasını sürüyordu. Bugün sıkıntısını yaşadığımızı başörtüsü yasağı da bu dönemin bir ayıbıdır” ifadelerini kullandı. 2002 yılında yapılan genel seçimlerle milletin oylarıyla darbecilere darbe indirildiğini ifade eden Gündoğdu, şöyle devam etti: “Bu tokadı içine sindiremeyen asker, bürokrat, medya, sözde sendika oligarşisinin direnci oldu. Ayışığı, Balyoz, Sarıkız, Ergenekon örgütlenmeleri bu korkunun göstergesidir. Bunları yapanlar önce cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale etti, sonra da 27 Nisan e-muhtırasıyla planlarına devam etti.”
DARBCİLERE ÇANAK TUTAN SENDİKACILAR OLDU
Memur-Sen’in her dönemde hak ve özgürlüklerden yana tavır aldığını belirten Gündoğdu, “Sözde sendikacılık yapan bazı oluşumların aksine milletten ve iradesinden yana tutum aldık. Memur-Sen bunu yaparken darbecilere ev sahipliği yapıp, çanak tutan sendikacılar oldu” dedi. Gündoğdu, 28 Şubat sürecinde 5’li çete diye adlandırılan darbe yanlısı oluşumun içinde bazı işçi sendikalarının yaptığını, son süreçte bazı memur sendikaları töreci, derin devletçi bir refleksle ‘Ergenekon’a ev sahipliği yaparak sergilediğini ifade etti.
Gündoğdu, şunları kaydetti: “Millet ve iradesi için bedel ödemek yerine, darbecilerin tetikçisi olmayı tercih eden, daha da ileri gidip sendikalarını vesayetçi güruhun karargâhına dönüştüren sözde sendikacılar, bu tavırlarıyla darbeci artığı ve demokrasi atığı olarak kirli tarihin figüranı olmayı başardılar! Yakın zamana kadar millet iradesini yok sayanlara ev sahipliği yapmayı sendikacılık sayan bu zevat, darbeci neslin tükenmesiyle asalağı olabileceği yeni yaşam formlarının arayışındadır. Memur-Sen, kurulduğu günden bu yana hiçbir zaman böyle bir arayışın içinde olmadı. Milletin ve değerlerinin asil sözcüsü ve savunucusu olmayı misyonu olarak gördü ve vizyonunu buna göre belirledi. Millet de kamu çalışanları da bunu çok iyi biliyor.”
BATI MEDENİYETİ İKİYÜZLÜ
Gündoğdu, daha sonra medeniyet ve demokrasi kavramları üzerinden ‘medeniyet davası ve demokrasi mücadelesi’ temasını işledi. Batı medeniyetinin çıkarcı, menfaatlerini insanlık değerleri üzerinden tuttuğunu vurgulayan Gündoğdu, batının ikiyüzlü olduğunu söyledi. Gündoğdu, sözde medeni görünenlerin, kendileri dışında kalanlara yaşmak hakkı tanımadıklarını belirterek, “Konu İslam dünyası olunca gerçek yüzleri ortaya çıkıyor” tespitini yaptı. Mehmet Akif Ersoy’un batı medeniyeti için ‘ikiyüzlü’ dediğini aktaran Gündoğdu, “Yüzüne sevimli bir maske takan batı, yıllarca diğer milletlere karşı şirin gözüktü. Bu maske Çanakkale Savaşları’nda yırtıldı ve gerçek yüzleri ortaya çıktı” diye konuştu.
BİZİM MEDENİYET DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE İNSAN VAR
Medeniyet değerlerinin öncülerinden ve Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen’in Kurucu Genel Başkanı merhum Mehmet Akif İnan’ın batının teknolojisine, okur-yazarlığına karşı olmadığını anlatan Gündoğdu, “İnan, materyalist düşüncelerine karşı ‘uyanık olma’ çağrısı yapmıştır” dedi. Anadolu insanın medeniyet anlayışının temelinde yaşatma ideali olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, batının medeniyet anlayışında ise öldürmenin esas olduğunu söyledi. Gündoğdu, “Biz ‘bir insanın ölümü kainatın ölümü, bir insanın kurtuluşu kainatın kurtuluşudur’ anlayışının temsilcileriyiz. Osman Gazi, ‘Bizim davamız kuru bir kavga ve cihangirlik davası değil, İlahi Kelimetullahtır, Allah’ın dinini yüceltmektir’ diyor. Biz, işte bu medeniyetin geleneklerinden geliyoruz ve bunun temsilcileriyiz” diye konuştu.
BATI DÜŞMANSIZ AYAKTA DURAMAZ!
Batı medeniyetinin korkular üzerine inşa edildiğini söyleyen Gündoğdu, batının asla düşmansız ayakta duramayacağını vurguladı. Batının medeniyet anlayışının, insanlık değerlerinden uzak bir bakış açısıyla yapılandırıldığını söyleyen Gündoğdu, “Düşman sayesinde ayakta kalıp, korkuyla iktidarlarını güçlendiriyorlar” dedi. Bir zamanlar Türkiye’de benzer bir durumun yaşandığını vurgulayan Gündoğdu, darbecilerin milli iradeyi yok sayarak millete rağmen politikalar izlediklerini hatırlattı. Darbeler vasıtasıyla milletin adeta dövüldüğünü ifade eden Gündoğdu, “Millet egemenliğinin TBMM aracılığıyla yürütüleceği ifadesi bile 60 darbesi ve 61 darbe anayasasıyla ‘belli organlar eliyle kullanılır’ diye değiştirildi. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku egemen oldu” tespitini yaptı.
Gündoğdu, Kocaeli programı kapsamında, Memur-Sen İl Temsilcisi ve Eğitim-Sen Şube Başkanı Halil İbrahim Keleşoğlu ile birlikte Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nu ziyaret etti.