Diyanet Haberleri
Diyanet İşleri Başkanı Görmez Sultanahmet Camiinde Cuma Hutbesinde Gönüllere Seslendi
Diyanet İşleri Başkanı Görmez Sultanahmet Camiinde Cuma Hutbesinde Gönüllere Seslendi
Sultanahmet Camiinin içini ve avlusunu dolduran binlerce Müslümana hutbe irat eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, hutbesine ‘Ey iman edenler, her biriniz önce kendi nefislerinizi düzeltiniz. Eğer siz hidayette olursanız, bilin ki dalalette olanlar size zarar veremez. Eğer siz hakkın, hakikatin, adaletin yanında olursanız dalalette olan zalimler size asla zarar veremez. Biliniz ki hepinizin dönüşü Allah’adır ve Allah size dünyada yapıp ettikleriniz her şeyden soracaktır, haber verecektir’ ayeti ile başladı.
Fitne ve fesadın kanlı elinin milleti ayırmak istediğini, buna karşılık millete tevhitte ve vahdette birleşme çağrısında bulunan Başkan Görmez, Sultanahmet hutbesinde şunları söyledi;
“Eğer insanlar bir zalimi görür ve ona engel olmazlarsa, Allah göndereceği azabı bütün insanlara gönderir…”
Eğer insanlar bir zalimi görür ve ona engel olmazlarsa, yanlış yapan, insanlara zulmeden, insanları katleden birilerini görür ve buna engel olmazlarsa, Allah, göndereceği azabı bütün insanlara gönderir. Aziz kardeşlerim, gelin hep birlikte aşk ile şevk ile ibadete yönelmiş bir insanı düşünelim. Rahman’ın huzurunda elini bağlamış, onun huzurunda huşu ile rükûa varmış, Rahman’a secde etmiş bir insan tahayyül edelim. Namaz kılarken yanı başında bir çocuk ateşe doğru yürüyor. Gözlerinden yaşlar akarak Rabbinin huzurunda kıyama durmuşken, yanı başında hayatın baharında bir gencin ateş dolu bir çukura dolu gittiğini görüyor. İslam inancına göre, eğer bu insan kıyamını, rükuunu, secdesini bırakmazsa günahkar olur. Bazı fakihlerimize göre, eğer o çocuk ateşe düşer, o genç ateş dolu çukura düşerse, namaz kılarken onu namazını bozup engellemediği takdirde katil olur. Çünkü bizim inancımıza göre bir canı korumak, bir canı kurtarmak bütün insanlığı kurtarmaya bedeldir. Çünkü bir canı korumak, bir insanın canını muhafaza etmek, bütün ibadetlerden daha mukaddestir.
“Bu toprağın kandırılmış çocukları, kendi geleceklerini yok etmek için, insanı insan kılan bütün değerleri bizzat elleriyle kazdıkları o çukurlara gömmeye kalkışıyorlar…”
Kardeşlerim, bugün İslam coğrafyasında nice çocuklarımız ateşlere doğru yürüyor. Hayatın baharında nice gençler ateş dolu çukurların kenarında dolaşıyor. Aziz vatanımızın bir bölgesinde Mehmetçiğimiz şehit oluyor, güvenlik görevlilerimiz saldırıya uğruyor. Bu toprağın kandırılmış çocukları kendi geleceklerini yok etmek için çukurlar kazıyor, evlerini-yurtlarını, yuvalarını harabeye çeviriyor, insanı insan kılan bütün değerleri bizzat elleriyle kazdıkları o çukurlara gömmeye kalkışıyorlar. Bu tabloya rağmen biz huzur içerisinde namazlarımıza devam edebilecek miyiz? Bütün bu yaşananlara gözlerimizi kapatıp çığlıklara kulaklarımızı tıkayıp kendi dünyamıza çekilmeye devam edebilecek miyiz? Daha üç gün önce bu mübarek Sultanahmet ve Ayasofya’nın duvarlarında hain bir bombanın sesi yankılandı. Bu meydan halbuki tarihin haşmetini tefekkür meydanıdır. Bu meydan imanın hakikatini tedebbür mekanıdır. Bu mekan İslam medeniyetinin bütün güzelliklerini, birlikte yaşama ahlakını, birlikte yaşama hukukunu bütün cihana gösteren bir meydandır. Bu mukaddes mekanı ziyarete gelip hidayet ve inayet uman insanları hangi ruh katletmeye kalkışabilir? Bu ruhun insanlara hayat veren, yeryüzüne merhamet getiren İslam’la bir ilişkisi olabilir mi?
“Bugün İslam’ın cahil müntesiplerinin İslam’a verdiği zarar, azılı düşmanların verdiği zararları fersah fersah geçmiştir…”
Bütün bunlarda bizim hiç kusurumuz mu? Kardeşlerim, küçük tamahlar uğruna parçalanmamızın, hırsa yenik düşmemizin, ufak hesaplar peşinde koşmamızın bütün bu olup bitenlerde payı yok mudur? Kardeşlerim, bugün İslam’ın cahil müntesiplerinin din-i mübini İslam’a verdiği zarar, azılı düşmanların verdiği zararları fersah fersah geçmiştir. Buna hangi iman, hangi izan onay verebilir, hangi aklıselim, kalbi selim sahibi bu zulme müsaade edebilir? Bunca merhametsizliği, hoşgörüsüzlüğü hangi yürek taşır, hangi vicdan kabul eder?
“Gelin, insanlık şerefinin çiğnenmesine, İslam ümmetinin dağılmasına, umudumuzun kavrulup kül olmasına engel olalım…”
Kardeşlerim, terörün din, iman, merhamet ve insaniyet tanımayan karanlık yüzü bir defa daha lanetlememizi hak ediyor. Öfke ve adavetin, iftira ve hakaretin önünde biz durmalıyız. Biz asırlarca dünyaya adalet, emniyet, sekineteyan bir medeniyetin evlatlarıyız. Bu gidişata biz dur diyeceğiz. Kardeşlerim, bu dünya bize emanettir, bu muazzez, güzel ülke, bu aziz İstanbul bize emanettir. Bu insanlar bizim dinde eşimiz, hilkatte kardeşimizdir. Bu vatan hakikate ram olan, yüreğinde insafı yaşatan insanların vatanadır. O halde gelin bütün nefret söylemlerini yok edelim. Gelin bütün öfke ateşlerini birlikte söndürelim. Gelin insanlık şerefinin çiğnenmesine, İslam ümmetinin dağılmasına, umudumuzun kavrulup kül olmasına engel olalım.
“Biz kardeşiz, birbirimizin varlığına sebep kılınmışız, biz ayrışırsak yazık olur, bütün insanlık kaybeder, bütün İslam ümmeti kaybeder…”
Aziz kardeşlerim, bu millet bizim, bu vatan bizim, bu ülke hepimizin. Doğusuyla batısıyla bu topraklarda doğduk, aynı suyla, aynı ekmekle büyüdük, aynı Rabbe kul olduk, aynı Muhammet Mustafa’ya ümmet olduk, aynı secdeye baş koyduk, Fatiha’larda buluştuk, tek kıblede istikametimizi buluşturduk. Ebedi alemde kurtuluşa erme duasıyla aynı tarlaya tohumlar serptik. Biz kardeşiz, biz karındaşız, biz birbirimizin varlığına sebep kılınmışız, biz ondan geldik hepimiz ona döneceğiz. Biz ayrışırsak yazık olur, bütün insanlık kaybeder, bütün İslam ümmeti kaybeder. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni demeden birbirimize yurt olmazsak halimiz nice olur. Gelin Rabbimizin ‘gevşemeyin’ diyen fermanını dinleyelim, gelin Efendimizin birbirinize nefret ve düşmanlık beslemeyin diyen çağrısına kulak verelim, gelin kardeşlik misakımızı yenileyelim.
“Fitne ve fesadın kanlı eli bizi ayırmak istiyor. Biz tevhitte ve vahdette birleşelim…”
Muhterem Müslümanlar, Sultanahmet’in aziz cemaati; fitne ve fesadın kanlı eli bizi ayırmak istiyor. Biz tevhitte ve vahdette birleşelim. Irkçılığın kin kokan nefesi bizi tüketmek istiyor, bir ya hilkatte eş ya da dinde kardeş diyerek yeniden dirilelim. Akılla, imanla, sabırla ve duayla sıkıntıları aşacağımıza olan inancımızı daima ayakta tutalım. Hep birlikte bu mübarek zamanda, bu mukaddes camide el açıp Rabbimize yalvaralım, bu ülkede daima barışın, hakkın, adaletin yanında yer alalım.
“İslamofobik nefret içeren gayri ahlaki, gayri insani, gayri vicdani haber mühendisliklerine, yalan, iftira ve bühtanlara asla tenezzül etmeyiniz…”
Aklını ve ahlakını yitirmiş, hiçbir insanın söyleyemeyeceği sözleri aile hayatımıza izzeti, iffeti, nezaheti, nezaketi getiren din-i mübini İslam’a ve sahih İslam’ı milletimize anlatmakla yükümlü Diyanet İşleri Başkanlığımıza isnat etmeye kalkışanlara itibar etmeyiniz. İslamofobik nefret içeren gayri ahlaki, gayri insani, gayri vicdani haber mühendisliklerine, yalan, iftira ve bühtanlara asla tenezzül etmeyiniz.
“Ya Rabbi milletimizin metanetini, birlik ve beraberliğini, ahenk ve kardeşliğini daim eyle…”
Hep birlikte bu mübarek zamanda Rabbimize yalvaralım ve şöyle dua edelim: Ya Rabbi, milletimizin metanetini, birlik ve beraberliğini, ahenk ve kardeşliğini daim eyle. Ya Rabbi, bizleri her türlü tehlikeden, maddi ve manevi zarardan, dahili ve harici düşmanlardan muhafaza eyle. Ya Rabbi, kötüye ve kötülere asla fırsat verme Allah’ım. Ya Rabbi, hayra anahtar, şerre kilit olmayı murat ediyoruz, nasip eyle. Ya Rab, sen bizlere gayret, kuvvet, feraset, basiret lütfeyle. Ya Rabbi, bize vahdet ver. Merhameti unutan, insan olmayı unutan, kendini unutan zavallıları sen ıslah eyle. İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak etme Allah’ım. Sen merhametlilerin en merhametlisisin, sen bize acı, bizi affet, bize yardım et, amin.