Diyanet-Sen Genel Merkezi
Diyanet-Sen 14. İstişare Kurulu Toplantısı Ankara’da Gerçekleştirildi
Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Ali Güldemir, “Her bir üyemiz bizim için çok değerlidir. Tek başına değer olan bir tek üyemizi bile kaybetmeye tahammülümüz yoktur. Her birimiz, ideallerimizin, kurucu misyonumuzun yaşayan temsilcileri olmak zorundayız.” Dedi.
Diyanet-Sen 14. İstişare Kurulu Toplantısı Genel Başkan Mehmet Ali Güldemir başkanlığında genel yönetim kurulu, disiplin kurulu ve denetim kurulu üyelerinin katılımı ile Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıya telefonla canlı olarak bağlanan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın toplantının hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
Yeni dönem yol haritasının belirlendiği toplantıda konuşan Genel Başkan Mehmet Ali Güldemir, “Biz biliyoruz ki, ne kadar büyük ve güçlü bir sendika olursak, demokrasi mücadelesine katkımız o kadar büyük olacaktır. Millet iradesini üstün tutan, milli iradeyi her daim destekleyen Memur-Sen ve Diyanet-Sen üyeleri küresel adalet ve barış taleplerini de küresel zulüm ve sömürüye karşı olduklarını da haykırmaya devam edeceklerdir” dedi.
Köklü Bir Medeniyet Mirasına Sahibiz
Büyük ve köklü bir medeniyet mirasına sahip olduğumuzun altını çizen Güdemir, “Biz geçmişimizle geleceğimiz arasındaki dengeyi başarılı bir şekilde inşa etmek durumundayız. Geçmişimizle gelecek arasında denge kurmalıyız. İslam dünyası olarak bize düşen görev kendi kültür ve medeniyetimizin asli kaynaklarına, insanlığın bütün ilmi ve felsefi birikimlerine kendimizi açarak topyekûn bir yeniden inşa sürecine girmektir. Ancak bu yolla kalkınabilir, etkinliğimizi artıracak mekanizmalar geliştirebiliriz.” İfadelerine ver verdi.
Sözleşmeliler Kadroya Geçirilmelidir
Güldemir konuşmasında 4/B sözleşmeli personelin sıkıntılarına da değinerek “Kamu personel sisteminde kadrolu istihdam esas alınmalı, sözleşmeli personel istihdamına son verilmelidir. Diyanet İşleri ve Vakıflar Genel Müdürlüğü çalışanları açısından başta aile bütünlüğü olmak üzere, birçok soruna ve hak kaybına yol açan sözleşmelilik sona erdirilerek sözleşmeli personel kadroya geçirilmelidir. Kadro hakkı verilinceye kadar, başta atama ve yer değiştirme hakları olmak üzere, kadrolu kamu personeline tanınan tüm haklar tanınmalı, aynı işi yapanlar aynı haklara sahip olmalıdır. Kamu görevlileri ücretli, sözleşmeli gibi farklı istihdam türlerine mecbur bırakılmamalı, kamu hizmetleri kadrolu kamu görevlileri eliyle yürütülmelidir. Bu durum düzeltilene kadar eşi özel sektörde çalışan 4-B’li personele de bir yıl sonra tayin hakkı verilmelidir.” Şeklinde konuştu.
İlitam Kontenjanları Yükseltilmedir
Diyanet-Sen’in uzun uğraşlar sonucu İlahiyat Ön Lisans Mezunlarına sınavsız lisans tamamlama hakkını kazandığını ve CHP’nin başvurusu ile bu hakkın AYM tarafından iptal edildiğini hatırlatan Güldemir, “Şu anda Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yaklaşık 59 bin ilahiyat ön lisans programı mezunu çalışan mevcuttur. Son açıklanan İLİTAM kontenjanları bu ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır. Kurumumuz çalışanlarının eğitim seviyesinin yükseltilmesi açısından ön lisans mezunu çalışanların lisanslarını tamamlaya bilmeleri için İLİTAM kontenjanlarının artırılarak Diyanet İşleri Başkanlığına da özel kontenjan tahsis edilmesi elzemdir” ifadelerine ver verdi.
Diyanet Akademisi Hayata Geçirilmelidir
Diyanet-Sen’in 2007 yılından beri Diyanet Akademisi konusunda çalışmalar yürüttüğünü söyleyen Güldemir “2007 toplu görüşme masasına konuyu taşıdık. O günden beri bunun gerekliliğini her platformda dile getiriyoruz. Üstelik Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri de bu konuya olumlu baktıklarını ve hazırlıkların tamamlandığını söylemelerine rağmen bir türlü hayata geçirilememesi bizleri üzüyor. Zamanın gereklerine göre donanımlı, nitelikli ve model din görevlisi ihtiyacını karşılaması düşünülen Diyanet akademisinin bir an önce hayata geçmesi din istismarlarının da önüne geçecektir. Diyanet Akademisi, çağın getirdiği yeni problemlere Dinin doğru cevabını ortaya koyacak cesaret ve donanımda din görevlisinin yetiştirileceği bir eğitim-öğretim kuruluşu olarak düşünülmelidir. Bu şekilde düşünüldüğünde, Akademi’nin ivedilikle kurulmasının ve İmam-Hatip Liseleri, İlahiyat Fakülteleri, İslami İlimler Fakülteleri ve muadilleri ile işbirliği içinde çalışarak, nitelikli ve donanımlı din görevlisi yetiştirmeye başlamasının elzem olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.” Şeklinde konuştu.
Diyanet-Sen TV’den MBSTS’ye Online Hazırlık Dersleri Vereceğiz
Yeni dönemde hazırladıkları projeler konusunda da bilgi veren Güldemir Diyanet-Sen TV üzerinden online eğitim sistemi ile konunun uzmanı hocalar tarafından dersler verileceğinin müjdesini verdi. Bu derslere ait videoların hazırlanarak üyelerin istifadesine sunulacağını söyledi.
Pandemi Sürecinde Türkiye’de Dini Hayat Raporu Hazırlatıyoruz
Diyanet-Sen’in akademik sendikacılığa önem verdiğinin altını çizen Güldemir “Pandemi sürecinde Türkiye’de Dini Hayat” konulu bir rapor hazırlattıklarını söyledi. Güldemir Hazırlanacak rapor ile pandemi sürecinin ortaya çıkardığı yeni toplum manzarasında, Türkiye’de dini hayatın değişiminin kapsamlı bir analizinin yapılması; kısa, orta ve uzun vadeli öngörülerin ve projeksiyonların saptanmaya çalışılacağını belirtti.
Dergilerimizde Çocuklarımızı da Unutmadık
Diyanet-Sen’in ilmi, bilimsel, akademik ve sosyal hayata katkı amacıyla çıkardığı Din ve Toplum Dergisi, Vakıf ve Toplum Dergisi, Kadın ve Toplum Dergisi’nin ardından çocuklarımıza yönelik de “İslam Bilim Adamları Serisi” kitap dizisi çıkaracaklarını söyleyen Güldemir “Amacımız; islam medeniyetinin oluşmasında bilim tarihimizde emeği olan büyük insanları bütün dünyaya ve gelecek nesillere anlatmak ve iyi işler yapan insanların biricik oluşunu dile getirmektir.” dedi
Taşlar Yoksa Kemer de Yoktur
Her bir üyenin Diyanet-Sen için çok kıymetli olduğunun altını çizen Güldemir konuşmasını Marco Polo ile Kubilay Han arasında geçen bir diyalog ile sürdürdü: Marco Polo, tek tek her taşıyla bir köprüyü anlatıyor. “Peki, köprüyü taşıyan taş hangisi?” diye sorar Kubilay Han. “Köprüyü taşıyan şu taş ya da bu taş değil, taşların oluşturduğu kemerin kavsi,” der Marco. Kubilay Han sessiz kalır bir süre, düşünür. Sonra ekler: “Neden taşları anlatıp duruyorsun bana? Beni ilgilendiren tek şey var, o da kemer.” Marco cevap verir: “Taşlar yoksa kemer de yoktur.” Bu diyalogun bizim açımızdan çok önemli bir uyarısı var, eğer üyelerimiz yoksa biz de yokuz, üyelerimiz yoksa özgün bir örgütlenme mimarisi olan Memur-Sen ve Diyanet-Sen de yoktur. Buradan açıkça söylüyorum, tek başına değer olan bir tek üyemizi bile kaybetmeye tahammülümüz yoktur. Her birimiz, ideallerimizin, kurucu misyonumuzun yaşayan temsilcileri olmak zorundayız.