Diyanet-Sen Genel Merkezi
Diyanet-Sen 2. Büyük Türkiye Buluşması Ankara’da Gerçekleştirildi
Diyanet-Sen 2. Büyük Türkiye Buluşması Genel Başkan Ali Yıldız başkanlığında Ankara Kızılcahamam Eliz Otel Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ali Yalçın, Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, Diyanet-Sen genel merkez yönetimi, Genel Merkez Kadınlar Komisyonu üyeleri, şube yönetimleri, ilçe temsilcileri, iş yeri temsilcileri katıldı.
Kuruluş Ruhundan Taviz Vermeden Yolumuza Devam Ediyoruz
1450 kişinin katıldığı toplantıda teşkilatına seslenen Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız “Diyanet- Sen olarak milletimize, memleketimize, medeniyetimize hizmet ediyoruz. Biz millet iradesinin sendikacılıktaki adıyız. Hak arama mücadelesinin Türkiye’deki adresiyiz. Çanakkale ruhuyuz. Diyanet- Sen,Yunus’u, Mevlana’yı, Hacıbektaşı Veliyi, Hacı Bayramı Veliyi rehber edinenlerin merkezidir. Diyanet-Sen hıl’fül fudul’ ruhuyla kurulmuş ve bugüne kadar da üyelerimizin desteği ile bu anlayıştan taviz vermeden yoluna devam etmektedir.” Dedi.
Kuşatıcı, Birleştirici, Gönül Kazanıcı Olalım
Kitle iletişim araçlarında ve özellikle sosyal medyada son zamanlarda din görevlilerine yönelik yalan, iftira, çarpıtma, itibar suikastı amacı taşıyan provokatif saldırıların fazlalaştığına dikkati çeken Yıldız “Bütün bunlar asla sizlerin moral ve motivasyonunu bozmasın. Sizlerin görevi, günlük tartışmaların, özellikle de provokatif niyetle yürütülen saldırıların çok üzerindedir. Bunun için ne olursa olsun kuşatıcı, birleştirici, gönül kazanıcı, teskin edici yaklaşımınızdan taviz vermemelisiniz. Vazifenizi aşkla, heyecanla, samimiyetle yürüttüğünüz sürece üstesinden gelemeyeceğiniz hiçbir mesele, kazanamayacağınız hiçbir kalp kalmayacağından emin olun.” Sözlerine yer verdi.
Diyanet-Sen Yükselen Bir Değerdir
Diyanet-Sen’in her zaman olduğu gibi milletimizin refah ve huzuruna katkı veren her çabanın yanında olduğunun altını çizen Yıldız şöyle devam etti: Cepheleşme değil, kucaklaşma; ayrılık değil, buluşma; kavga değil, uzlaşma hedefimizdir. Sözümüz Diyanet-Sen’dir, gücümüz Memur-Sen, cesaretimiz erdemliler hareketi olan tarihimizdir, umudumuz muzaffer ve müreffeh Diyanet-Sen’in kuruluş ilkelerine göre var olması ve yaşatılmasıdır. Sizin başarınız, Diyanet-Sen’in başarısı, ümmetin zaferi olacaktır. Diyanet-Sen yükselen bir değer olarak, Diyanet çalışanlarının gönlünde yerini almaktadır. Sizlerin bu yeri daha da sağlam hale getireceğinize inancım tamdır.
Vefalı Din Görevlilerimiz Vefa Bekliyor
Genel Başkan Ali Yıldız tüm dünyayı etkisi altına alan ve ülkemizde iki yıldır varlığını sürdüren korona virüs ve neden olduğu pandemiyle, hem devlet hem de millet olarak mücadele ettiğimizi belirterek “Ülkemizin her zorlu sürecinde taşın altına elini değil gövdesini koyan din görevlilerimiz bu zorlu süreçte de sağlık çalışanlarımızın ardından sahanın sesiz kahramanları olarak Vefa Sosyal Destek Grupları’nda, Filyasyon ekiplerinde en çok görev alan kamu kesimi olmuştur. Kurtuluş Savası’nda Sütçü İmam olup bacısının yaşmağını indirtmeyen, 15 Temmuz’da salaları ile tankları durduran, pandemi döneminde ise kendi asli görevlerinin yanında Vefa Sosyal Destek Gruplarında, filyasyonda, izolasyonda görev alan vefakar, cefakar din görevlilerimize bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Marifet iltifata tabidir uyarınca Vefa destek gruplarında, filyasyon ekiplerinde görev alan tüm Diyanet personeline takdir ve teşekkür belgesi verilmesini istiyoruz” ifadelerine yer verdi.
Emeğimize Sahip Çıkalım
Diyanet-Sen’in 18 yıldır yetkili sendika olarak bir çok kazanıma imza attığını belirten Yıldız “Bütün bu kazanımlar sizlerin bizlerin kısaca Diyanet-Sen camiasının eseridir. Bizim emeğimiz üzerinden rakiplerimizin palazlanmasına ne izin verelim ne de göz yumalım. Diğer sendikalar, bizim kazanımlarımızı sahiplenmek için her türlü yolu deniyor, farklı entrikalar ortaya koyuyor. Dilekçe yazmayı, mektup yazmayı sendikacılık zannediyorlar. Gece gündüz demeden, ailelerimizi, eşlerimizi, evlerimizi, çocuklarımızı ihmal ederek ya da onların fedakarlıklarına sığınarak elde ettiğimiz kazanımları, kendi malları gibi göstermelerine fırsat vermemek de hepimizin ortak sorumluluğudur. 2004’ten bu yana hizmet kolumuz adına ne elde edilmişse hepsinin altında sendikamızın imzası, alın teri emeği vardır. Biz emeğimizi de, ekmeğimizi de, eserimizi de kimseye çaldırtmayız.” Diye konuştu.
Yıldız 6. Dönem toplu sözleşmenin de oldukça başarılı bir süreç olduğunu belirterek toplu sözleşme priminde, maaşlarda ve ek ödemelerde ciddi artışlar sağlandı. Ramazan ayına özel fazla çalışma ücreti, vaizlere genel tatil günlerinde de fazla çalışma ücreti ödenmesi, Kuran Kursu Öğreticilerinin kayıt döneminde ek ders ücreti alması, imam hatip ve kayyımların fazla çalışma ücretlerine yüzde 25 zam yapılması, murakıpların tazminat oranlarının yüzde 50 artırılması hizmet kolu çalışanlarımız adına güzel kazanımlardır.” İfadelerine yer verdi.
3600 Ek Gösterge Bütün Diyanet Çalışanlarını Kapsayacak Şekilde Düzenlenmelidir
3600 Ek gösterge ile ilgili düzenleme konusunda 6. Dönem toplu sözleşmede hükümetle mutabakata varıldığını hatırlatan Yıldız “Biliyorsunuz 16 Şubatta Memur-Sen ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında “3600 ek gösterge ve ek göstergelere ilişkin düzenleme yapılması” konusunda ilk toplantı gerçekleştirildi. Konunun yılın ilk yarısında karara bağlanması noktasında bakanlık yetkilileri ile mutabık kaldık. Bir takvim dahilinde yapılacak çalışma ile 3600 ek gösterge konusunu hayata geçireceğiz.3600 ek göstergenin bütün Diyanet çalışanlarını kapsayacak şekilde düzenlenmesi için çalışmalarımız devam etmektedir” şeklinde konuştu.
Sözleşmeliler 2022’de Kadroya Geçirilecek
6. Dönem Toplu Sözleşmede 4/B sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi konusunda 2022 yılında gerekli düzenlemenin yapılarak özellikle kurumumuzdaki sözleşmeli personelin yargı yoluna gerek kalmadan kadroya geçirileceğini söyleyen Yıldız “Kamuda esas olan kadrolu istihdam olmalıdır. Memur-Sen ile birlikte bunun için çalışmalarımıza devam edeceğiz”
Yeni Başlayan 7.800 Personeli Diyanet-Sen Üyeliği ile Taçlandırmalıyız
Önümüzdeki Mayıs ayı üye sayısı hedeflerinin 100 Bin Üye olduğunu söyleyen Yıldız “Sizlerin de bildiği gibi kurumumuzda en son 7.800 yeni personel göreve başladı. Bu arkadaşların hepsini Diyanet-Sen üyeliği ile taçlandırmamız gerekiyor. Vicdani sorumluluk duygusu ve onurlu yaşama arzusuyla muazzam nitelikli bir atılıma imza atmalıyız.” Şeklinde konuştu.
Diyanet Akademi Biran Önce Hayata Geçirilmelidir
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye’nin en köklü kurumlarından birisi olduğunu söyleyen Yıldız “Kurumumuz 120 bin çalışanı ile din hizmetlerini yürütmektedir. Ancak küresel bilgi çağında bu görevi daha iyi ve nitelikli yürütmek için yeniden yapılanmaya; bünyesinde çalışan personelin daha nitelikli hale gelmesi ve daha nitelikli din hizmeti yürütmesi için kendine özgü akademik bir birimin kurulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ihtiyacı sendika olarak uzun yıllardır dile getiriyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı da bu konuda hazırlıklarına başlamasına rağmen maalesef bir türlü Diyanet Akademisi’ni hayata geçiremedi. Gerek İlahiyat Fakültelerindeki gerek İmam Hatip Liselerinden mezun olanların Akademi desteğiyle daha donanımlı hale gelmesiyle, muhatap kitlenin karşısına daha donanımlı ve nitelikli bir biçimde çıkmaları din hizmetinin verimini ve etkisini de artıracaktır.” İfadelerine yer verdi.
Cami Dernekleri Din Görevlilerinin Amiri Değildir
Camiler ve Kur’an Kursları etrafında oluşan vakıf ve derneklerin, maddî kaynaklarını dinî kurumların isimlerini kullanarak elde ettiklerini belirten Yıldız “Ancak çok düzgün hizmet verenlerin yanında kimi vakıf ve dernekler, sahip oldukları imkânlarla dinî kurumları ve görevlileri yönetmeye kalkıyor. Hatta baskı ve mobbing uygulayanlar oluyor. Cami yaptırma dernekleriyle ilgili mevzuata ‘Dernek, imamın görevine müdahale edemez’ şeklinde bir müeyyide getirilerek cami derneklerinin imamlar üzerindeki amirane tavırlarına son verilmelidir. Yine cami, Kur’an kursu ve müştemilatla ilgili olarak gerek inşaat safhasında gerekse kullanım sırasında derneklerin aldıkları kararlarda müftülük onayının alınmasını şart koşan bir düzenlemenin bir çok sorunu çözeceğini düşünüyoruz. Cami dernekleriyle ilgili denetim ve yaptırımların sıkılaştırılması gerekir.” Şeklinde konuştu.
Camilerin ve Kuran Kurslarının Elektrik Giderleri Genel Bütçeden Karşılanmalıdır
Yıldız, camilerin ve kuran kurslarının aydınlatma giderlerinin genel bütçeden karşılanmasına rağmen ısınma ve soğutma vs giderlerinin hala cemaatten toplanan paralarla ödendiğini belirterek “Camilerimizin de kuran kurslarımızın da tüm elektrik giderleri genel bütçeden karşılanmalıdır. Din görevlilerimiz elektrik faturalarının muhatabı olmadığı gibi cemaatten caminin giderleri için her hafta para toplamaları da cami görevlilerimizi rencide etmektedir” dedi.
Sınavsız İlitama Acil İhtiyaç Vardır
Din Eğitimi ve Din Hizmetinin etkin ve verimli sunulabilmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerinin yeterlikleri açısından İlahiyat lisans tamamlamalarına acil ihtiyaç duyulduğunu belirten Yıldız; “Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çalışan 117.861 personelden, %49’una tekabül eden 57.659’u İlahiyat Ön lisans mezunu, ayrıca ön lisans da okuyan 15.000 personel söz konusudur. Bilimsel, ekonomik, sosyal ve eğitimsel her gelişme din eğitimi ve hizmeti sunan DİB personeline yeni yeterlikler kazanma zorunluluğu getirmektedir. Bu yeterliklerin bir kısmı hizmet içi eğitim ile kazandırılsa da önemli bir kısmı akademik lisans tamamlama eğitimi gerektirmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı bu ihtiyacı göz önünde bulundurarak ilahiyat fakülteleri ile eğitim protokolü imzalamalı bu ihtiyaç bir an önce karşılanmalıdır.” İfadelerine yer verdi.
15 Temmuz Hain Darbe Girişimine Karşı Dimdik Durduk
Diyanet-Sen’in millet iradesinin temsilcisi olduğunu söyleyen Yıldız “Diyanet-Sen teşkilatıyla, üyesiyle 15 Temmuz gecesi bir bütün olarak hain darbe girişimin karşısında tek yumruk olmuş ve dimdik durmuştur. Milletimizle birlikte devletimizle birlikte bütün teşkilatımızla birlikte en ön safta demokrasi ve hukukun üstünlüğü için mücadele verdik. 15 Temmuz darbe girişiminin amacı Türkiye’yi karanlığa mahkum etmekti. Ancak millet durmak yok yola devam dedi. 15 Temmuz’da salalarla milleti meydanlara davet eden, darbecilerin uçak, helikopter ve mermi seslerini salalarıyla susturan büyük bir teşkilatız.” Şeklinde konuştu.
28 Şubat Mağduriyetleri Son Bulmalıdır
28 Şubat postmodern darbesi üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen hala mağduriyetlerin yaşanmaya devam ettiğini belirten Yıldız “ Dönemin cuntacıları tarafından 1000 yıl süreceği beklenirken, 28 Şubat darbe düzeni, en fazla 10 yılda millet tarafından tasfiye edilip hak ettiği yere, tarihin çöp tenekesine atıldı. Millet, kamusal alan yalanıyla silinip atılmak istenen siyasi iradesini, iktisadi teşebbüslerini, dini hürriyetini yeninden tesis etti. 28 Şubat uygulamaları bir bir ortadan kaldırıldı. Başörtüsü ve Kur’an kurslarına tam özgürlük geldi. Memur-Sen olarak topladığımız 12 milyon 300 bin imzadan sonra hükümet tarihin en ilkel yasağını ortadan kaldırdı. Devletin dini hayata karşı takındığı tahkir edici, dışlayıcı tavır yerini olması gerektiği tavra yani hürriyete ve hürmete bıraktı. Bu ülkenin garantisi millettir. Millet kendi iradesine sahip çıkmayı, darbelere maruz kala kala öğrenmiş, 15 Temmuz’da meydanlara çıkarak ağır silahlara karşı çıplak elleriyle Türkiye’nin kesintisiz darbe düzenini sona erdirmiştir. Sırtını millete dayamayan, meşruiyetini milletten almayan hiçbir iradeyi meşru görmemiştir, görmeyecektir.” İfadelerine yer verdi.
Kadına Şiddeti Kendi Kültür ve Değerlerimizle Önleye Biliriz
Yıldız, İstanbul Sözleşmesi’nden kendi kültür ve değerlerimize aykırı maddeler olması nedeniyle çekildiğimizi hatırlatarak “Son günlerde resmen çekildiğimiz İstanbul Sözleşmesi’ne kadına yönelik şiddetle mücadelede bir geriye gidiş olarak yansıtılmaya çalışılıyor. Bizim kadına yönelik şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi ile başlamadığı gibi, bu sözleşmeden çekilmeyle de bitecek değildir.Aileyi ve kadını güçlendirmek yerine, küresel lobilerin, baskı gruplarının, çıkar odaklarının ve cinsel sapkınlıkların propaganda mecrası haline gelen sözleşmenin feshedilmesi bize göre isabetli ve hayırlı bir gelişmedir. İstanbul Sözleşmesi kılıfı altında toplumsal bünyemizi zehirleyen söylem, eylem ve hedeflerin tehlikeli seviyelere ulaştığını görmek lazımdır. Dün kadına yönelik şiddetle ve kadınların insan olarak sahip oldukları haklarının kullanabilmesi konusunda nasıl mücadele ediyorsak, bugün de, yarın da aynı mücadeleyi sürdüreceğiz.” Şeklinde konuştu.
Yalçın: Diyanet-Sen Sendikacılığın Cesur Kalesidir
Diyanet-Sen 2. Büyük Türkiye Buluşması’nda din görevlilerine hitap eden Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Diyanet-Sen’in yetkide Memur-Sen’in Besmelesi olduğunu hatırlatarak “Bu teşkilat bizleri toplu görüşme masasıyla buluşturan teşkilattır. Bu teşkilat sendikalaşma oranıyla kamu görevlileri arasında en yüksek sendikalaşma oranına sahip bir teşkilattır. Diğer sendikaların “Biz niye din görevlileri kadar örgütlü değiliz” diye örnek aldığı bir teşkilattır. Bu teşkilat sokakları kana bulayanlara karşı sala okuyanların dirayet merkezidir. Ne kadar teşekkür etsek hakkınızı teslim edemeyiz” dedi.
“Diyanet-Sen hem kamu görevlileri açısından hem de din görevlileri açısından sendikacılığın huzur ve cesur kalesidir.” İfadelerine yer veren Yalçın konuşmasına şöyle devam etti: Diyanet-Sen; kamu personel sistemi ve kamu görevlileri sendikacılığı tarihine geçen pazarlık mahareti ve kazanım üretme meziyeti ile örnek bir sendikadır. Üyeleri insanlara, kendisi Memur-Sen’e bağlı sendikalara imamlık yapan ve ön safı tutan sendikamızdır. Milletimiz ve ülkemiz, vesayetle ve vesayetçilerle girdiği savaşı kazanarak bugünlere geldi. Sendikalarımız ve soylu mücadelemiz; korku tünellerini geçerek, müesses nizam bariyerlerini aşarak, prangaları kırarak bugünlere geldi. Ülkemizin tarihiyle sendikalarımızın tarihinin kesiştiği bir süreci yaşıyoruz. Biz sadece sendikalarımızı ve konfederasyonumuzu büyütmeyi ve zirvede tutmayı değil, ülkemizi büyütmeyi de, milletimizin iradesini korumayı da sorumluluklarımız arasında görüyoruz.
4688 Sayılı Kanun Hem Lafzen Hem de Ruhen Değiştirilmelidir
4688 Sayılı Kamu Görevlileri Kanununun da tıpkı 82 Anayasası gibi sivil yönetim ürünü olmadığını belirten Yalçın “4688 Sayılı Kanun mutlaka hem lafzı hem ruhu değiştirilmelidir. Ülkemizin daha büyük, daha güçlü olması için fikirde, fiilde ve hedefte ortaklaşmaya ihtiyaç var. Sendikal alanda da daha iyisi, daha doğrusu ve daha adili için 4688 sayılı kanunun değişmesine, doğru hükümler içermesine ihtiyaç var. Hem masada hem temsil de hem pazarlık sürecin de hem de taraflar arasında adalet sağlanmalıdır. Evrensel ilkelere ve sendikal hakların gereklerine uygun kurallar olmalı ve toplu sözleşmenin kapsamı geniş tutulmalıdır” sözlerine yer verdi.
3600 Ek Gösterge Mağduriyet Üretmemelidir
Memur-Sen’in 3600 Ek gösterge konusunu yasanın değil toplu sözleşme masasının konusu haline getirdiğine dikkati çeken Yalçın “6.Dönem Toplu Sözleşme’de vaat olmaktan çıkarak kazanım haline dönüştürdüğümüz “Ek Gösterge Çalışması”nın ilk toplantısını geçen Çarşamba gerçekleştirdik. 3600 ek göstergenin adil sonuç üretecek şekilde ve kamu görevlilerinin tamamını kapsayacak biçimde sonuçlanmasını önemsiyoruz. Ek gösterge çalışmalarını Cumhurbaşkanımızın vaat ettiği grupların kapsamını genişletilerek tüm kamu görevlilerini kapsayacak şekilde tamamlanması gerekir. Kamu görevlilerinin emekli maaşlarında ve emeklilik ikramiyelerinde artış sağlayacak ek göstergelere ilişkin çalışmanın, bütüncül bir bakış açısıyla adalet ekseninde sonuçlandırılarak mağduriyet üretmemesi gerektiğini bir kez daha yineliyoruz.” Şeklinde konuştu.
38 Farklı Mevzuat Türüne Sahip Sözleşmeliler Kadroya Geçirilmelidir
2011 ve 2013 yıllarında sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesini Memur-Sen’in sağladığını hatırlatan Yalçın sözlerine şöyle tamamladı: 38 farklı mevzuat türünde farklı haklara tabi olarak çalışan sözleşmeli personelin de 2022 yılı içerisinde kadroya geçirilmesini sağlayacak olan yine Memur-Sen’dir. 2021 Aralık ayı itibariyle yaklaşık 530 bin sözleşmeli personel istihdam edilmektedir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “kariyer” ve “liyakat” dahil bir çok ilkesi ve hükmü açısından tartışma konusu olan “sözleşmeli personel” statüsü ve istihdamı büyük bir sorun oluşturmaktadır. Bu çerçevede 6. Dönem Toplu Sözleşme kazanımlarımızdan olan sözleşmeli personelin statüsünün yeniden belirlenmesi ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi noktasında yetkili Konfederasyon olarak Memur-Sen taşın altına elini koyacaktır. Yıllardır her platformda zikrettiğimiz aynı işi yapan fakat farklı sosyal güvenceye tabi olan sözleşmeli personel garabetine de son vermek için mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerine yer verdi.
Karabulut: Tüm Şubelerimizde Kadınlar Komisyonu Oluşturulmalıdır
Diyanet-Sen 2.Büyük Türkiye Buluşması’nda konuşan Diyanet-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı İlknur Karabulut, kadınlar olarak böyle bir teşkilata hizmet etmekten onur duyduklarını belirterek “Her zaman sizlerin yanında bu davanın bir neferi olarak hizmet ediyoruz. Adamlık sadece nüfus cüzdanı rengine göre değildir. Bir duruştur, dava bilincidir ve bizlerde bu ruha sahip olarak davamıza hizmet ediyoruz. Sizlerden ricam hala kadınlar komisyonu olmayan şubelerimizin de bir an önce kadınlar komisyonlarını kurmalarıdır” dedi.
Diyanet-Sen Hukuk Bürosu Avukatı Hacı Muharrem Mankır “Hukuki haklarımız, sözleşmelilerin mahkeme süreci, takip edilen davalar konusunda katılımcılara bilgi verdi.
Daha sonra Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Görevlisi Tarkan Zengin “Kamuda Etkili Sendikacılık ve Temsil” konulu bir sunum gerçekleştirdi.
Daha sonra genel merkez yönetim kurulu üyeleri kendi alanları ile ilgili şube başkanları ile yaptıkları toplantılarla alanları ile ilgili şube başkanlarını bilgilendirdiler.