Diyanet-Sen Genel Merkezi
Diyanet-Sen 5. Olağan Genel Kurulu Büyük Coşku ile Başladı
Diyanet-Sen 5. Olağan Genel Kurulu Büyük Coşku ile Başladı
Genel kurul toplantısına Memur-Sen Eski Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Memur-Sen Genel Başkan Vekili Günay Kaya, KKTC Din Gör-Sen Başkanı Süleyman Çakır, Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğolu, Sendikalar Daire Başkanı İbrahim İnan, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Özafşar,Sınavlar Dairesi Başkanı Burhan Erkuş, Memur-Sen ve bağlı sendikaların yönetimleri ,çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, delegasyon ve misafirler katıldı.
Memur-Sen Genel Başkan Vekili Günay Kaya’nın başkanlığında divanın oluşturulmasının arkasından Genel kurul toplantısında katılımcılara hitap eden Genel Başkan Mehmet Bayraktutar, tarihi bir gün yaşadığımıza dikkat çekerek “Bugün büyük genel kurulumuzla, “Yaşanabilir Bir Türkiye”, “Yeniden Büyük Türkiye” ve “Yeni Bir Dünya” için yeni bir adım atıyoruz.Bundan tam 17 yıl önce, Eyüp Sultan’da Erdemliler hareketiyle attığımız ilk adım, nasıl güçlü bir sendikacılığın ilk kıvılcımı olduysa, bugün de yaptığımız bu muhteşem genel kurul Yeniden Büyük Türkiye’nin ve yeni bir dünyanın işaret fişeği olacaktır” dedi.
Bayraktutar büyük Diyanet-Sen ailesine şöyle hitap etti:
Değerli Diyanet İşleri Başkan Yardımcım,
Kıymetli Eskimez Memur-Sen Başkanım
Muhterem Divan,
Muhterem delegeler,
Siyasi partilerimizin ve basınımızın değerli temsilcileri,
Türkiye’nin dört bir yanından koşup gelerek bu salonu, muazzam bir coşku ile dolduran davamızın fedakar mensupları,
Yeniden Büyük Türkiye ve yeni bir dünyanın kurulması için gece gündüz çalışan erdemliler hareketinin her bir neferine selam olsun .
Konferasyonumuzun, sendikamızın kuruluşunda, din görevlilerinin ve vakıf çalışanlarının sendikal örgütlenme hakkını elde etmesinde öncülük yapan ve fikirleriyle, tarzıyla, tavrıyla yolumuzu aydınlatan Merhum Genel Başkanlarımız M. Akif İNAN, İsmail Karakaya ve Ahmet YILDIZ’a selam olsun.
Türkiye’nin savunan adamı, milli görüşün kurucusu , Dünya Lideri Merhum Erbakan hocamıza da selam olsun
Bu kutlu mücadeleye değer katanlara, emek verenlere selam olsun.
Dünya hayatını tamamlamış olanlara rahmet, yaşayanlara ömrü saadet olsun.
Selam olsun dilinde dua, özünde Diyanet-Sen sevdası olan 70 bin üyemize,
Selam olsun kardeşinin derdiyle dertlenen 75 milyonumuza,
Selam olsun himmeti millet, gayesi hak olan erdemliler hareketinin yolcularına…
Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Kıymetli dava arkadaşlarım
Bugün tarihibir gündür. Bugün büyükgenel kurulumuzla,”YaşanabilirBir Türkiye”,”YenidenBüyük Türkiye”ve”YeniBir Dünya”içinyeni biradım atıyoruz.
Bundan tam17yıl önce, Eyüp Sultan’da Erdemliler hareketiyle attığımız ilk adım, nasıl güçlübir sendikacılığınilkkıvılcımı olduysa,bugün de yaptığımız bu muhteşemgenel kurul Yeniden BüyükTürkiye’ninve yeni bir dünyanınişaretfişeğiolacaktırinşaallah
KARDEŞLERİM…
Bugünbu salondasadecebizler yokuz.
Emin olunuz,darbecilertarafındanidama mahkumedilenMısırlı masumlarıngözübugünburada.
Cumhurbaşkanı Mursi’ningözübugünburada.
Ahmed-i Hanilerin, FakiyeTeyranların, Said-i Kürdilerin bugün gözü burada.
Mevlana’nın, Hacı Bektaş’ı Veli’nin Yunus Emre’nin, Ahi Evran’ın, Şeyh Edebali’nin, Hacı Bayram-ı Veli’nin gözleri bugün burada
Mescidi aksa şehri olan Filistinli kardeşlerimin bugün gözü burada
Halep’in, Gazze’nin, Felluce’nin, Arakan’ın, Mali’nin, Somali’nin Doğu Türkistan’ın, Kobani’nin, Telafer’in gözü burada.
Çünkü bu salonda, güce teslim olmayanlar, esaret ve dayatmaya boyun eğmeyenler var.
Emanetesahip çıkanlar,sözündendönmeyenlervar.
“Kudüsişgal altındeyken,ben nasıl olur darahatuyuyabilirim”diyen SelahattinEyyubi’lervar.
“Şehitkanlarıylaalınan topraklarparaylasatılamaz”diyenAbdulhamitHanlarvar.
DEĞERLİDAVAARKADAŞLARlM
Bugün sadeceTürkiye değil, tüm dünya kapitalist sömürünün esiridir.
Bu sömürü, bu kaos, bu zulüm, ancak ve ancak, gücü değil, hakkı üstün tutan bir anlayışla önlenebilir.
Küresel sömürücüler, bunu bildikleri için özellikle Müslümanlarıveİslamdünyasınıhedef almaktadırlar.
DEGERLİDELEGELER
Türkiyesondönemde çokfazla gerilmiş,çokfazla kutuplaşmıştır.
Dün Çanakkale’devücudunubirbirine sipereden ecdadın torunları, bugün birbirine taş atar, kurşun sıkar halegelmiştir.
Küresel güçler ve onların işbirlikçileri kendi sorunlarını çözen bir Türkiye istemiyorlar.
İşte Gezi olayları ve 17 Aralık küresel operasyonu bunun göstergesidir.
Büyük Türkiye hedefini akamete uğratmaya dönük sivil vesayet çabası ve paralel devlet yapılanması, milleti ve devleti demokratikleşme, özgürleşme yolculuğundan döndürme çabasıdır.
Küresel oyunlarla, algı operasyonlarıyla ülkemizi ve İslam coğrafyasını kendi emellerine hizmet etmek için kullanmak isteyen Batılı düşünce, Türkiye’nin oyunlarını bozan tavrından rahatsızlık duymaktadır.
Bu rahatsızlıktan dolayıdır ki hoşgörü dini olan İslam yapılan algı operasyonlarıyla dünyada itibarsızlaştırılmak isteniyor.
İslam’ın terör dini, Müslümanların ise barbar ve terörist olduğu algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
Hoşgörüyü önceleyen ve kucaklayıcı olan İslam dinine gelen sayısız farklı din mensuplarına ‘İslam bir terör dinidir’ diyerek dünyada İslamiyet’in önü kesilmeye çalışılıyor.
Bütün bu algı operasyonlarına bakıldığında İslam’a karşı başlatılmış olan bu saldırılar karşısında, kişisel manada uyanık olmak zorundayız.
Türkiye’nin huzurunu yaralayan 6-8 Ekim taşkınlığını överken kullanılan dil de, tıpkı Gezi sürecindeki gibi şiddeti şirin gösterme, hatta meşrulaştırma girişiminden başka bir şey değildi.
Polis kurşununa lanetler okuyup ekmek almaya giden 15 yaşındaki yoksul Berkin için aylarca ağıt yakanlar, kurban eti dağıtırken, kafası taşla ezilerek öldürülen 16 yaşındaki yoksul Yasin”in trajedisini ağızlarına bile almadı…
AZİZ KARDEŞLERİM!
Batı,İslam ülkelerine karşı bugün yeni bir haçlı seferiyapıyor. Adım adımbüyük İsrail projesini uyguluyor.
Nitekim ;
Sudanı ikiyeböldüler.
Irak’ı üçeböldüler.
Libyayıkırkaböldüler.
Mısır’ın durumuortada. İdamüstüne idamkararları.
Hemen yanıbaşımızda Suriye paramparça.
Yüzyılın enbüyük insanlık dramı yaşanıyor. Ateş kapımızadayandı.
Dünya yenidenşekillendirilirken,coğrafyamızkurtlar sofrasındapay ediliyor.
AZİZ KARDEŞLERİM…
İslam’ı şiddetle, terörle yan yana göstermek için gayret sarf edenlerin gözden kaçırdığı,
ABD’nin Irak’ı işgalinin IŞİD ve öncesindeki oluşumları ortaya çıkardığıdır..
Yine devamında “Hiç bir islam ülkesi, son 200 yıldır Batı’ya saldırmadı. Fakat Batı, birçok defa İslam ülkelerine saldırdı.
Batı, sadece Irak savaşında 500 bin kişinin ölümüne neden oldu. Bu nedenle şiddetle ilişkisini gözden geçirmesi gereken İslam değil, Batı olmalıdır.
Muhakkak ki, hiçbir masumun suçsuz yere öldürülmesine razı olmayacak bir inanışın müntesipleriyiz.
Lakin öldürülen Fransız olduğunda Batı’nın; Filistin’de, Irak’ta, Suriye’de, Keşmir’de, Arakan’da, Roboski’de, Halepçe’de üzüldüğü kadar üzülelim.
Üzüleceksek ABD’de hunharca katledilen 3 Müslüman gencimize üzülelim.
Üzüleceksek bugün en çok Türkistan’a üzülelim.
İnsan olmaktan kaynaklı, evrensel yasalarda dokunulmaz kabul edilen, inancını yaşama hürriyeti bile yasaklanan, bu Müslüman kardeşlerimize ağlayalım.
AZİZ KARDEŞLERİM
Batı zihniyetindeki Türk aydını da İslamofobi’yi Batıdan ayrı düşünmemiştir .
İstiklal Mahkemeleri bu ahval ve şerait içinde kurulmuş, mahkemeler kasabakasaba dolaşarak insanlar toplamış, önce asmış, sonra gerekçesini yazıvermiştir.
İskilipli Atıf Hoca’yı sallandıran da, Şalcı Bacı’yı yerlerde sürükleyip, “evladım beni nereye götürüyorsunuz, ben bir şey yapmadım, şuracıkta şallarımı satıyorum” demesine rağmen “örnek olsun…” lafları arasında ipe götüren de İstiklal Mahkemeleri’dir.
Kur’an-ı Kerimleri toplatan da, sokakta elifba öğrenmeye giden küçük çocukların avcısı olan da,
bu ülkede camileri ahıra çeviren de, dine sed çeken de…
Ezanı Arapça’ya çevirdi diye Başbakan Adnan Menderesi akla hayale gelmeyecek işkencelerden geçirdikten sonra asan da.
“Aman! ölü yıkayıcımız kalmadı, hepsini astık, sürdük, sürgün ettik, imam hatip diye bişey açalım da ölülerimiz ortada kalmasın” diye dahiyane bir şekilde dini kullanan da bu zihniyettir.
Müslümanca giyinmiş köylü vatandaşlarını Ankara sokaklarında elinde sopayla kovalayan da bu zihniyedir .
Fakat son yıllarda bu durumda küçük bir değişiklik var. Nedir o?
Bu “kendisine aydın muamelesi yapılan” güruh, sadece cehaletleriyle değil, dümdüz İslam düşmanlığıyla mukayyet hale geldiler.
Kendi inancını dünyadaki yegâne inanç, kendi hayat algısını dünyadaki yegâne hayat algısı olduğunu düşünen bu insanlar dümdüz faşizimden yana oldular.
Kendi çocuğunu dilediği gibi yetiştirme hakkını kimseyle paylaşmaya yanaşmadan, başkasının çocuğunun nasıl yetiştirileceğine karışmak faşizm değilse nedir?
Kurbanını kesen insanı IŞİD ile eşitlemeye çalışacak kadar kendinden geçmek faşizm değilse de nedir?
İnsanların dinine, inancına, ibadetine küstahça hakaret etmek faşizm değilse nedir?
AZİZ KARDEŞLERİM…
Bu gün yıl dönümünü yaşadığımız bir sürecin başlangıcı olan ,eski Türkiye’nin, 28 Şubat Türkiye’sinin en insanlık dışı uygulamalarından birisi hiç şüphesiz, inancından dolayı okuma hakkı, çalışma hakkı elinden alınan başörtülü kardeşlerimize yaşatılan zulümdü.
28 Şubat zihniyetinin Namaz ’a, Kur-an’a daha geniş anlamıyla İslam’a ve Müslümanlara karşı olan tutumlarını en bariz ve sert şekilde hisseden kitle şüphesiz biz din görevlileri oldu.
Toplumla buluşmamızı, insanlarla hem hal olmamızı engelleyen kararlar ve kurallarla önümüze set çekmeye çalıştılar.
Bu seti aştığımızda, tehdit ettiler, tefrik ettiler.
Kuran öğrenmede asgari yaşı 12’e kadar yükselttiler. Yaz Kuran kurslarını engellemeye çalıştılar, kısmen de geçici başarılar elde ettiler.
Çünkü, karşılarında haksızlıklarını, dayatmalarını haykıracak örgütlü bir gücün olmamasının rahatlığıyla hareket ettiler.
Örgütlendiğimiz 1998 yılından bu yana, suyu tersine akıtıyoruz. Milletimizle hem hal ediyoruz.
Yaz Kuran kurslarına daha fazla sayıda öğrenci alıyoruz. Kuran öğretimine başlangıç için getirilen 12 yaş sınırlaması Diyanet-Sen’in ve Memur-Sen’in kararlılığıyla tarih oldu.
Diyanet-Sen olarak, yeni anayasa konusunda paneller, çalıştaylar, yaptık. Bir çoğunuzun hatırlayacağı üzere Diyanet-Sen’in 1 Ekim 2011’de düzenlediği “Yeni Anayasa’da Din ve Vicdan Hürriyeti” konulu panel yeni Anayasa çalışmalarına yön verici nitelikte akademik bir çalışma olarak takdirle karşılanmıştı. Hükümetin bu konuda gerekli adımları atarak 2015 yılında yeni ve sivil bir anayasayı çıkarması elzemdir.
KIYMETLİ DOSTLAR
Cumhuriyet döneminde 12 Eylül, 28 Şubat demokrasimize yapılan müdahale anlamında ne kadar önemli ise,1924 Anayasası, 61 Anayasası ve ondan sonraki süreçte’de 82 Anayasasının bir insan modeli oluşturma projeleri olduğunun idrakine varmak da o kadar önemlidir.
Sanki 1924 Anayasası ideal bir anayasaymış gibi algılanarak sadece 61 ve 82 anayasalarının sorunlu olduğu düşünülüyor.
Sorun Cumhuriyet’te değil. Sorun bu anayasaları yapan insanların sınırlı, statik, evrensel insan haklarını dışlayan bir insan modelinin oluşturulması ile ilgilidir.
Bunu din açısından değerlendirirseniz bir Anadolu Müslüman’ı oluşturmaya çalışmışlardır. Bu tamamıyla evrensel İslam anlayışına ters olan bir anlayış olmasına rağmen halen bunun olması için çalışanlar da vardır.
61 ve 82 anayasalarının zaten evrensel insan hakları ile hiçbir alakası yoktur. Tamamıyla tek bir insan tipi oluşturmaya yönelik bir projenin ürünleridir, çalışmalarıdır.
Evrensel ilkelere dayalı bir anayasa yapılmalıdır. Çünkü Cumhuriyet döneminde hiç anayasa yapılmamıştır. Onun için anayasa ilk defa yapılacak diye düşünülmelidir.
O bakımdan bu anayasayı yapacak olan aktörlerin muhakkak evrensel insan haklarına dayalı bir metin oluşturmaları, kaçınılmaz olmalıdır.
DEĞERLI ARKADAŞLAR
Biz, bumilletintarihiyiz, aslıyız, inancıyız, umuduyuz.
Bizrakamlara sığmayacakkadar büyükbirdavanın mensuplarıyız.
Yıkılanı onarmak, döküleni toplamak yine bizedüşüyor.
Buyüzdenenzor şartlardabile inancımızı, kararlılığımızı asla yitirmedik.Bundan sonrada, inşallah yitirmeyeceğiz.
Buaziz milletesevgimizden,bumübarekvatana bağlılığımızdandolayı, aynı aşk ve aynı heyecanlahizmete devam edeceğiz
Durmak,yorulmak,ümitsizliğedüşmek bizeyakışmaz.
Ayakta demirçarık,eldeçelikasayine koşuşturacağız.
Buinanç veşuurla yeni birçalışma döneminegiriyoruz.
Buyeni dönemdedeen büyük gücümüz,yine sizinsarsılmaz inanç, azim ve kararlılığınız olacaktır.
Hiçşüpheniz olmasın ; yarınlarbizimdir.
Yarınlar Diyanet –Sen’ indir.
DEGERLiKARDEŞLERiM
Diyanet- Sen olarak,ülkenin ikbalve istikbalini, her zaman kendi ikbal ve istikbalimizden önde tuttuk.
Siyasi hesaplar yaparak, kimseye tuzak kurmadık.
Birlikte yola çıktıklarımızı yolda bulduklarımıza satmadık.
Gizli kapaklıişler yapmadık.
Göründüğümüzgibi olduk,olduğumuz gibi göründük
Gün geldi engellendik, yasaklandık.
Ama tekbirtaş atmadık.Tekbir kemsöz dahi söylemedik.
Korktuğumuzdandeğil, milletimizeolan sevdamızdandolayı göz yaşımızı gönlümüzeakıttık.
“Bugünlergeçicidir”dedik
Biz bedelödedik,ama asla milletimize,ülkemize,hiçbir bedel ödetmedik.
Bir şeyki benim lehime,fakat aileminaleyhineise ona lanet olsun.
Bir şeyki aileminlehinefakatmilletiminaleyhineise ona da lanet olsun.
Bir şeyki milletiminlehinefakatinsanlığınaleyhineise ona da lanet olsun
BİZ ADAMIN HAK VEBATIL MÜCADELESiNDEKiDURUŞUNABAKARlZ.
Çünkü “La” demesini bilmeyen “illa” diyemez.
Tarihi, güce teslim olanlar değil, güce karşı koyanlar değiştirebilir.
Eğer Alparslan güce teslim olsaydı, Malazgirt zaferi olamazdı.
Eğer Fatih, güce teslim olsaydı yeni bir çağ açamazdı.
Eğer AKİF İNAN, AHMET YILDIZ güce teslim olsaydı, Memur-Sen’in, Diyanet- Sen’in erdemliler hareketi olmazdı.
Kapı kapı dolaşacağız. Gerçekleri milletimize anlatacağız.
Bunu yaparken kimseye gülden ağır söz söylemeyeceğiz.
Çünkü; ırkı, dili, düşüncesi, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun, bu topraklarda yaşayan herkes bizim kardeşimizdir.
Bizler, aynı bahçenin gülleri, aynı milletin evlatlarıyız.
Bu ulvi görevde, ne olursa olsun, kararlılığımızı asla yitirmeyeceğiz.
Karşımıza mezar taşımızı dikseler bile zerre kadar tereddüt etmeyecek, yolumuzdan asla dönmeyeceğiz.
AZiZKARDEŞLERiM
SEVGİLİ DAVA ARKADAŞLARIM,
Bundan dört yıl evvel yine bu salonda yeni yol haritamızı çizerken sizlere söz vermiştik.
Dört yılın sonunda sizlerin karşısına verdiği sözleri harfiyen yerine getiren bir genel başkan olarak çıkmanın saadetini ve mutluluğunu yaşıyorum.
Evet, bu gün burda bütün kazanımlarımızı ifade etmek gibi bir niyetim yok. Konuşma kitapçığımda kazanımlarımızla ilgili bölüm mevcut. Ben zamanınızı almamak için burda tekrar etmiyorum.
Ama özellikle bir hususa değinmek ve bu konuda teşkilatımızın saha liderleri olan sizlere özellikle hep söylediğimizi, yine söylüyorum.
Bakmayın sizTürkiye’deonlarca sendika olduğuna.
Buülkede gerçektesadece ikitane sendikavardır.
Birisi Diyanet- Sen, öbürü ise diğerleri,diğerleri…
Bu gün saymaya zamanımızın yetmediği kadar çok kazanımın olması sizlerin, bizlerin kısaca Diyanet-Sen’in eseridir.
Emeğimizi zayi etmeyelim.
Bizim emeğimiz üzerinden rakiplerimizin palazlanmasına ne izin verelim ne de göz yumalım.
Diğer sendikalar, bizim kazanımlarımızı sahiplenmek için her türlü yolu deniyor, farklı entrikalar ortaya koyuyor.
Fotoğraf çektirmeyi mektup yazmayı sendikacılık zannediyorlar.
Gece gündüz demeden, ailelerimizi, eşlerimizi, evlerimizi, çocuklarımızı ihmal ederek ya da onların fedakarlıklarına sığınarak elde ettiğimiz kazanımları kendi malları gibi göstermelerine fırsat vermemek de hepimizin ortak sorumluluğudur.
Özellikle 2004 yılından bu yana ne elde edilmişse bizim eserimizdir. Hayal dahi edemedikleri kazanımlarımızı kendilerine mal etmek isteyenler, dün olduğu gibi bugün de yarın da olacaktır.
Ancak, onlar, emeğini zayi ettirmeme kararlılığımızla elleri boş dönecek, emellerine ulaşamayacaktır.
Biz emeğimizi de, ekmeğimizi de, eserimizi de kimseye çaldırmayız.
AZİZ KARDEŞLERİM
Peki şimdibunları niye söylüyorum.
İşte oMehmet Bayraktutar,Cenab-ı Allah’ıntakdiri ve sizlerin teveccühüylebundan 4yılönce Diyanet -SenGenel Başkanlığınagetirildi.
Bütün samimiyetimlesöylüyorum,bu görev hayatımın en onurluveen şerefligörevidir.
Busüreçteelbette eksikliklerimolmuş olabilir.
Kusurlarımolmuş olabilir.
Ama Cenab-ıAllah şahidimdir ki,takatim yettiğincekoşmayaçalıştım.
Gücüm yettiğincedüzeltmeye,dilimdöndüğünceanlatmaya
çalıştım. Davamızahizmet etmeyeçalıştım.
Bizler öylebüyük birdavanın mensuplarıyızki,hiçkimse budavaya şeref ve paye katamaz.
Rahmetli Erbakan hocamızındeyimiyle: “Ancakbudavanın içindeyer alanşeref bulur ifadesine
Biz de diyoruz ki Diyanet-Sen davası içinde yer alan da şeref bulur.
Oyüzdenbudavada çaycısından,bekçisine,il başkanındangenel başkanınakadar herkesaynı şeref ve payeyesahiptir.
Hiçşüphe yokki,Allah sadıklarla beraberdir.
Kardeşlerim amacımızda hedefimiz de bellidir.
Zulmün değiladaletin, sömürünündeğil hakça paylaşımın hakim olduğu Yeni BirDünya’nın parçası olmaktır.
4 yıl önce Genel Kurulumuzda deklare ettiğimiz
Sizlere söz verdiğimiz, sizinle birlikte yük altına girdiğimiz gibi
Önümüzdeki 4 yılda da din görevlisini, vakıf çalışanını ilgilendiren her konuya, milletimizin, mazlumların vicdanını sızlatan her konuya eğileceğiz ama hiç kimseye boyun eğmeyeceğiz.
Cenab-ıAllah buhedeflerigerçekleştirmeyibizlere nasip etsin.
Unutmayınız;Herşeyin birbedeli vardır.Başarıbedel ister.Zaferbedel ister.
Zaferin bedeli, koşuşturmadır,yorulmadır,alınteridir.
AZİZ KARDEŞLERİM
Diyanet-Sen inandığı doğruları en gür sesle söylemeye devam edecektir. Hiç kimse bizim hakkı söylememize engel olamaz.
Hak yolunda susarsak namerdiz.
Kıymetli Yol Arkadaşlarım
Diyanet-Sen kazanınca, herkes kazanacak. Diyanet-Sen Türkiye için bir pusula, Memur-Sen için bir rehber olacaktır.
Ve İnşallah bu seçimde Diyanet-Sen Kazanacak.
Çünkü;
Diyanet-SEN Kazanınca, Dürüstlük Kazanacak!
Diyanet-SEN Kazanınca, Hakkaniyet Kazanacak!
Doğruluk Kazanacak!
Samimiyet Kazanacak!
Emek Kazanacak!
Sevgi Kazanacak!
Saygı Kazanacak!
Diyanet-SEN Kazanınca, Herkes Kazanacak!
Diyanet-SEN Kazanınca, Türkiye Kazanacak!
Var mısınız, Diyanet-SEN’in Kazanması için var gücümüzle çalışmaya?
Var mısınız, Diyanet-SEN’ni yüz bine ulaştırmaya?
Var mısınız, Gece gündüz kapı kapı dolaşmaya
Var mısınız hayra motor şerre fren olmaya?
Var mısınız, yeniden büyük Türkiye’yi kurmaya?
Var mısınız Yeni Bir Dünya için ayağa kalkmaya?
Öyleyse buyurun..Hepinizi ayağa kalkmaya davet ediyorum.
ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN !!!!!!
Gündoğdu: Şeffaflıktan Taviz Vermeyin
Ahmet Gündoğdu, kurumsallaşmadan ve şeffaflıktan asla taviz verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, teşkilattan şu isteklerde bulundu: “Kurumsallaşmadan asla taviz vermeyin. Bağımsızlığımıza asla halel getirmeyin. Bu örgüt bugünlere işyeri temsilcilerinden genel başkanına tüm yetkililerini kendi seçerek gelmiş ve sivil toplumun ruhuna aykırı yaklaşımlara asla müsaade etmemiştir. Bundan sonra da asla müsaade etmemenizi bir ağabey olarak tavsiye ediyorum. Şeffaflıktan asla taviz vermeyin. Birileri boğazına kadar da pisliğe batsa zaten batmazdan önceki renk de o olduğu için sırıtmaz. Ama siz bembeyazsınız. Bir toz tanesi bile orada sırıtır ve siz bu davanın liderlerisiniz, öncüsüsünüz. Bu sorumluluğu asla unutmayın. Yetimleri ve mazlumları size emanet ediyorum.”
“Gençliği, Genç Memur-Sen’i size emanet ediyorum” diyerek sözlerini sürdüren Gündoğdu, “Sendikanın ne anlama geldiğini çok bilmiyorduk ama zalimlere karşı direnmek için örgütlü olmanın önemini müminlerin bir duvarın tuğlaları gibi kenetlenmesi gerektiğinden biliyorduk. Sendikanın kitapta yeri var mıdır diye soranlara “senin kitapta yerin var mıdır” diye sorduk. Geldiğimiz noktada sendikacılığın destanını yazan bir örgüte dönüştük. Bu gençlik bizim. Bu gençliği bu eğitim sisteminin testle-tost arasına sıkıştırıp sadece devlete iyi kullar olma endeksiyle yoğrulan genç olmaktan kurtarmamız lazım ya da eğitim sisteminin bize dayattığı cendereyi yıkarak, yeni ve kaliteli eğitim sistemiyle yeni nesillere dönüştürmek zorundayız. Hangi okulda nerede olursa olsun, diplomasının, kariyerinin önüne ahlaklı olmayı, hazırlıklı olmayı, ümmetin sancısını taşımayı koyamazsak bu gençliği hep beraber kaybedenler olacağız. Kaybedenler olmak istemiyoruz. Gençliği, Genç Memur-Sen’i sizlere emanet ediyorum” ifadelerini kullandı.
Özafşar: Yüzde 85 Sendilaşma Oranı Başka Kurumda Yoktur
Diyanet-Sen 5. Olağan Genel Kurulu’na katılarak bir konuşma yapan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Özafşar, Diyanet çalışanlarının yüzde 85 oranında sendikalı olduğuna dikkati çekerek “Bu oran başka hiçbir kurumda yoktur. Din görevlileri sendikalaşmanın örgütlenmenin önemini idrak etmiştir” dedi.
Genel Başkan Adayı Mehmet Ali Güldemir salona şöyle hitap etti:
Sayın Divan, Saygıdeğer Genel Başkanım;
Değerli Genel Başkan Yardımcılarım
Muhterem Misafirler Hanımefendiler Beyefendiler
Edirne’den Kars’a, Erzurum’dan İzmir’e, Antalya’dan Diyarbakır`a, İstanbul’dan Trabzon’a, Ülkemizin her köşesinde özlük ve özgürlük mücadelesi veren, çalışkan, vefakâr, fedakâr ve cefakâr Şube İl İlçe Başkanlarım Yönetim Kurulu üyeleri, Delege kardeşlerim;5.Olağan Genel Kurulumuza,Demokrasi şölenimize Hoş Geldiniz sefalar Getirdiniz Şeref Verdiniz.
Pek Kıymetli Delegelerimiz ve Muhterem Misafirler,
Bugün 28 Şubat, anlamlı bir gün. 18 yıl önce post modern darbe olarak tarihe geçen,bin yıl süreceği iddia edilen bu kara günü tarihin çöp sepetine atarak sendikamız ve ülkemizin geleceği için demokrasi şölenine çevirme fırsatı veren Âlemlerin Rabbine hamd ediyorum. Ve yine sevgililer sevgilisi, Âlemlerin Efendisi Peygamberimize Salat-ü Selam ediyorum.
Sendikamızın Kurucu Genel Başkanı Merhum Ahmet Yıldız Başkanımı rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhu şad mekânı cennet olsun. Yine sendikamızın kurucularından, Onursal Genel Başkanımız İsmail Karakaya Hocamı, Konfederasyonumuzun kurucusu Rahmetli Akif İnan ve ismini sayamadığım bu dava yolunda mücadele etmiş olanları da saygıyla yâd ediyor ve kendilerine yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
Sendikal mücadelemize hizmet etmiş ve şu anda aramızda bulunmayanlara da sağlıklı ve huzurlu ömürler diliyorum.
Peygamber Varisi ve toplum önderi siz değerli dostlar;
Sizi Hz. Âdem ile Havva Annemizi bir araya getiren, Arafat Dağı’nın mübarekliği ile selamlıyorum.
Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı zaman metafizik kurallarını ters yüz eden imanıyla selamlıyorum.
Hz. Eyüp’ün vücudu yaralarla kaplandığında gösterdiği sabrıyla selamlıyorum.
Hz. Yusuf un ömrünü zindanda geçirme pahasına koruduğu hayâ duygusuyla selamlıyorum.
Hz. İsmail’in bıçak boynunu kesmek üzereyken gösterdiği teslimiyetle selamlıyorum.
Hz. Musa’nın Kızıldeniz’i kendisine yol yapan azmi ve özgürlük ateşiyle selamlıyorum.
Hz. Muhammet (SAV) Efendimizin 1500 yıl önce Erdemliler Hareketi, Faziletliler Yemini diye tanımlanan ve çağımıza sendika ismiyle taşınan hak mücadelesiyle selamlıyorum.
Kızıl Çin İşkencesine direnen Anayurt’un bekçisi Doğu Türkistan’a,
Putperest Budistlerin ateşinde imanlarını diri tutan, kendini ateşe atan ama imanını ateşe atmayan Arakan’ a,
Osmanlı’nın Yetimi, Evlad-ı FatihanBosna’ya,
İstanbul’dan önce fethedilen Kosova’ya,
Ümmetin sınıfta kaldığı imtihanı Filistin’e,
Miracın ilk durağı, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’ ya,
HaremeyniŞerifeyn, Mekke ve Medine’ye selam olsun.
Ümmetin bilgesi Muhammet İkbal’e,
“Her şeye kadir olan Allah’a yemin ederim ki köle olmayacağız” diyen Bilge Kral Aliyaİzzet Begoviç’e,
Hürriyetimiz,zulüm ve kahrın döktüğü kanlarla kazanılacaktır diyen, Kafkas Kartalı İmam Şeyh Şamil’e,
Mısır zindanlarında tutsak kardeşimiz Muhammet Mursi’ ye,
21. Yüzyılın müceddidi, davası uğruna şubat soğuğunda boncuk boncuk terleyen, savunan adam Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a selam olsun.
Kıymetli Dostlar;
Sizi Ağrı Dağı’nın yüceliği,
Mezopotamya topraklarının kadim medeniyeti,
Karadeniz’in hırçın dalgalarındaki çığlığı,
Ege Efelerinin meydan okuyan duruşu,
Akdeniz’in kavuran sıcağındaki serin yüzü,
Anadolu bozkırının fışkıran bereketi,
İslam Dünya’sının başkenti İstanbul’u,
İstanbul’un kalbi Eyüp Sultanı, Eyüp Sultan ki gölgesinde kurulan Diyanet-Sen’i ve onun dava erleri olan sizleri gönülden selamlıyorum.
Sayın Divan, Değerli Arkadaşlar,
2002 yılından itibaren başlayan sırasıyla, il yönetim kurulu üyeliği, il başkanlığı, şube başkanlığı, Memur-Sen il başkanlığı ve sizlerin teveccühü ile iki dönemdir Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeliğim süresince, davama, sendikama ve sizlere hizmet etmek için tüm çabamla mücadele ettim.
Sendikamız DİYANET-SEN’i bir adım daha ileri götürmek adına elimin erdiği, gücümün yettiği, nefesimin kesildiği yere kadar bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, inançla, azimle kararlılıkla üzerime düşen görevi yerine getirmeye çalıştım.
On yıldır sendikamıza hizmet eden, yedi yıl beraber çalıştığım Sayın Genel Başkanıma çok teşekkür ederim. Yine uyumlu ve anlayışlı davranışlarından dolayı yönetim kurulu üyesi arkadaşlarıma da ayrı ayrıteşekkür ederim.
Her şeyin üstünde tuttuğum siz değerli teşkilat mensuplarım, yedi yıl boyunca sevdiniz saydınız ve değer verdiniz. Sizlere candan teşekkür ediyorum.
Kıymetli Dostalar;
Bizleri birbirimizle tanıştıran, aramızdaki sevgiyi ve muhabbeti yeşerten, burada bu salonda toplanmamıza vesile olan, sendikamız Diyanet-Sen’i daha iyi noktalara getirmek üzere, yine sizlerden gelen talep, teşvik, destek ve ısrarlar neticesinde gerekli istişare ve değerlendirmelerimi yaparak, beklentileri karşılamak, büyüyen DİYANET-SEN’ i yüksek hedeflere ulaştırmak adına sorumluluktan kaçmak vebal olur düsturuyla, görevden kaçmak sorumsuzluk olur diyerek, sizlere hizmet etmeyi davaya kendini adamış arkadaşlarımla beraber göreve talip olduk.
Ben Genel Başkana rakip olarak karşınıza çıkmıyorum. Biz birbirimizin refikleriyiz, kardeşiz.
Biz sendikamızın geleceğine adayız. Bizden sonra gelecek kuşaklara emaneti taşımak için adayız.
Tüm içtenliğim ve samimiyetimle ifade ediyorum ki “Ya Rabbi! Sendikamızın selameti için kimler yararlı olacaksa onların göreve gelmesini nasip eyle”
“Ya Rabbi! Bu kutsal ve onurlu görevi, bir o kadar da sorumluluğu ve mesuliyeti ağır görevi layıkıyla yerine getirecek olanlara nasip eyle.”
Değerli Dava Erleri;
Bu hareketi kuranlar bakın bu davaya nasıl bakıyorlar;
Konfederasyonumuzun Kurucusu Rahmetli Akif İNAN’ a arkadaşları “Üstad nerden çıktı bu sendika sırası mıydı? Sen şiir ve edebiyat adamısın” cevap; “Dostlar ben sendika derken Hak diyorum,Adalet diyorum, Özgürlük, eşitlik, diyorum, kısaca Hakkı hayata hakim kılmak için sendika diyorum”
Rahmetli Genel Başkanımız Ahmet Yıldız “Yürüttüğümüz bu görev bir amel-i salihtir.”, “Din görevlisine hizmet dine hizmettir.” , “Mümin kardeşinin sorununu çözmek için bir adım atan kişi Kırk rekat nafile namaz kılmaktan daha fazla sevap alır hadisine nail olmak için sendika diyorum”
Konfederasyonumuzun Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu “Benim mücadelem, vesayeti deşifre etmek, statükoyu sonlandırmak, bürokratik oligarşiyi bitirmek ve mazlumların yanında yer alma mücadelesidir”
Dışımızdan biri “ilahiyat fakültesindeki bir hoca Diyanet-Senli doktora öğrencisine: “Benim doçentlik tezim Hz. Musa’nın firavunla olan mücadelesidir.” “sizin mücadelenize çok benzetiyorum. Ben bunu tezimde üç başlıkta toplamıştım. Onur, Refah ve Özgürlük. Size bakıyorum onurlu bir hayatın mücadelesini veriyorsunuz. Geçiminizi sağlayacak kadar refahtan pay istiyorsunuz. İnançlarınızı yaşayacak kadar özgürlük istiyorsunuz. Mücadele biçiminiz çok benziyor da sizi sendika kelimesi tam ifade etmiyor. Size bir isim bulalım. Sizin isminiz olsa olsa bir İyilik Hareketidir.” diye ekliyor. Bu ulvi ve yüce duyguların iz düşümünden bana yansıyan;
Biz kuru kavgaların değil, büyük sevdaların teşkilatıyız.
Bizler değerlerle donanmış ve güçlenmiş, çağın bilgi ve birikimine sahip, zihinsel enerjisini, ülkesini ve milletini yüceltmek için kullanan “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir.” Şuurundan hareketle her an bu sorumluluğun ağır yükünü omuzlarımızda hissederek, Seza Karakoç’un deyimiyle de “Bizler koşu bittikten sonra da koşan atlarız” diyerek yeni hedeflere koşmak için daha spesifik çalışmalar içinde olmak durumundayız.
1998’den 2001’e kadar varlık mücadelesi veren, 2004’e kadar yetki mücadelesini sürdüren, bugüne kadar camiamızın bir çok sorununu çözen, varlık, dirlik ve yetki mücadelesinde fedakâr çalışmalarıyla teşkilatımızı bu seviyelere taşıyan şube, il, ilçe başkanlarıma ve yönetim kurullarına bize itimat ederek bünyemize katılan üyelerimize çok teşekkür ediyorum. Üye demişken, bizim için üyelik, atılan sıradan bir imza değil, hak ve menfaatlerini korumamız için teslim edilen bir emanet olarak görüyoruz.
Şimdi yeni bir yolculuğun eşiğindeyiz. Soylu mücadelede zirveden yukarı doğru yolculuğun kolay olmadığı bu ortamda; merkezinde insan olan, özlük ve özgürlük olan Büyük Usta’dan nasiplenerek “Sahipsiz kalırsa bu öksüz yapı, onu sürdürmeyen çırak utansın” dizlerinden ilham alarak yola çıkıyoruz.
Yola ne yalnız çıktık, nede yalnız yürüyoruz, sizlerin iradesini karşılıksız bırakmamak adına sendikamızın geleceğine ilişkin düşleri olanlarla huzurunuzdayız.
“Hayatta hayal olanları, hayalini kuranlar başarmıştır.” İyi ve güzel olanın hayalini kurarak yola çıkıyoruz. Bu yolculukta bizimle yarenliğe var mısınız?
İmkânsız diye bir şey yoktur. Başarmak için nedenimiz varsa, başarmamak için sebep yoktur.
Sorunların çözümü için örgütlü olmanın kaçınılmaz olduğu bu dünyada emek ve ekmek adına katmerleşen sorunlar bizi çileden çıkarıyorsa, çileye talip olmaya var mısınız arkadaşlar?
İşin başında, “bu iş size göre değil” denmiştir. İnanmışsınız ama bir çiçekle bahar olmaz diyenlere Rahmetli Erbakan Hocamızın ifadesiyle “Her bahar bir çiçekle başlar”. En uzun yolculuklar bir adımla başlar, gelecek kuşaklar için Arif Nihat Asya’nın “içimizden biri köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kenarında bekleriz” köprü olmaya aday kadromla beraber “menzil yolun kendisidir” diyerek vira bismillah demeye var mısınız?
Saygıdeğer Arkadaşlar;
Küreselleşen dünya hızlı bir değişim geçirirken, bilgi çağında iletişim araçları baş döndüren hızla ilerlerken, ülkemiz “Yeniden Büyük Türkiye” sloganıyla hedef belirlerken, tarihi misyonunu yeniden kuşanma çabalarını sürdürürken bizler bu duruma kayıtsız kalamazdık.
“Yeni Türkiye’ye Yeni Diyanet-Sen” sloganı, “Hedef Yüz Bin Üye” parolası ile etkin ve saygın bir duruşla Diyanet’te, Siyasette ve Bürokraside daha etkili, hareketli, canlı,dinamik,aktif,aksiyonel koşan ve koşturan bir yönetim olmak için yola çıkıyoruz.
Yeni dönemde 70 bini aşan üyemiz ve yeni kazanacağımız üyelerle kadim medeniyetimizin inşası, temel hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması için yola çıkıyoruz.
<“Kim var!” diye seslenince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert”Ben varım!” cevabını veren, “Benim olmadığım yerde kimse yoktur!” duygusuna sahip >bir anlayış iledünyanın gidişatına kayıtsız kalmaksızın ve davamızın bize kazandırdığı irfanı da göz ardı etmeksizin erdemliler hareketini yürütmek adına adayız.
Yeni dönemin yenilendiğimiz dönem olması için adayız, reddi miras açmazına düşmeden, köklerine bağlı, geçmişin bakiyesine sadık, yeniliğe açık sendikacılık anlayışı ile yeni ufuklara yolculuk için adayız.
Teşkilat eğitimleriyle, teşkilat çekirdeğinin çelikleştiği, üye olmakla birlikte üye olmanın gereklerinin yerine getirildiği, yeni bir döneme merhaba demek için adayız.
Sorunları alt alta sıralayarak, kahır sendikacılığı anlayışına düşmeden, çözüm yolu tıkanmışsa tavır ve eylem sendikacılığı yapmak için adayız.
Tempomuzu artırarak içimize, işimize ve dışımıza yolculuğa çıkmak için adayız.
Yönetim anlayışı olarak üyesine sahip çıkan, temsilcilerini karar alma mekanizmasının içine katan, yalın, saydam bir yapı oluşturmak için yola çıktık.
Tüm üyelerimize eşit düzeyde beklentilerini karşılayacak, hizmet üreten, sorunlarını iletme fırsatı ve imkânının verildiği yönetişim kavramını uygulayacağız.
Kaynakları etkili ve verimli kullanan, iletişim teknolojilerinden yararlanan, üyelerinin taleplerini karşılayan etkili ve verimli bir kadro olacağız.
Tecrübelerimizi paylaşarak, başkalarının tecrübelerinden istifade eden, nitelikli dayanışma anlayışına sahip kadrolar oluşturacağız.
Özgür yapısını daima koruyan, bağımlı sendikacılık anlayışını reddeden, üye ve delege iradesine dayanan,
Sendika – Siyaset, Sendika – Bürokrasi ilişkisinde ne teslim olan, ne de teslim alan, ilkeli sendikacılık misyonunu sürdüren,
Ufkunu genişleterek toplumun tamamını kucaklayan, iletişim kuran, yeni bir vizyon oluşturan yönetim olacağız.
Saygıdeğer Dostlar;
Yeni dönemde sizlere taahhüt ettiğimiz maddelerin tamamını okuyarak zamanınızı almak istemiyorum; broşürümüzde hepsi mevcut sadece birkaç tanesini paylaşmak istiyorum.
1.Üç ayda bir başkanlar kurulu
2.Şube başkanlarına profesyonelliği teşvik
3.Şube ve illerimize hizmet aracı tahsisi
4.Diyanet- Sen Avantaj Kart ile ülke geneli yaygın indirim anlaşmaları
5.Üyelerimizin hizmetine ambulans ve cenaze aracı
6.İslamofobi’ ye yönelik İslam Hobi’yi hayata geçirecek proje
7.Ahmet Yıldız Araştırma ve Kültür Merkezi’nin kurulması
Camiamızın acil çözüm bekleyen sorunlarından bazıları;
Rotasyon, İLİTAM’a sınavsız giriş, sınav yönetmeliği, cami lojmanları, diğer lisans mezunlarının ek göstergeleri, hac ve umre görevlendirmelerinde hizmet yılı esası, vaizlerimiz, eğitim görevlileri ve murakıpların ücretleri, din hizmetleri, genel idare hizmetleri yardımcı hizmetler ve teknik hizmetlerinin bilinen sorunlarına acil çözümler üreteceğiz.
Vakıflar Genel Müdürlüğü çalışanlarımızın bilinen bütün sorunlarını masaya yatıracak, ihmalkârlık duygularına son vereceğiz.
“Sen de bu yönetimde değil miydin?” diye bir soru soruluyorsa eğer. Evet!yapılan iyi şeylere de, yapılamayanlara da ortağım. Bütün kararlarda benimde imzam var. Bir takım sorunlar çözmek için lokomotif olmak gerekiyor. Tren katarının hızı, lokomotifin hızı kadardır. Katar lokomotifi geçmeye kalkarsa raydan çıkar kaza olur.
Van Müniti bakanlar kurulundan kim söylerse söylesin, liderin söylediği etkiyi asla oluşturamazdı.
Değerli Dostlar;
Yeni Anayasa çalışmalarına destek vererek temel hak ve özgürlükleri koruyan, çalışanların ekonomik ve sosyal haklarını genişleten bir anayasa olması için mücadele edeceğiz.
Yıllardır inkâr ve asimilasyon politikalarıyla kardeşler arasına nifak tohumları atanlara inatMilli Birlik ve Kardeşlik Projesinde daha aktif rol alarak atılan olumlu adımları destekleyip umutların yeşerdiği şu günlerde, toplumsal barışın sağlandığı günlerin hayalini kurarak, taşın altına elimizi koyarak, ülkemizin bütünlüğü, milli birlik ve kardeşliğimizin tesisi için mücadelemizi her platformda sürdüreceğiz.( GelleBıranHebune ve Hebune meye) arkadaşlar varlığınız varlığımızdır.
Sorumluluk anlayışımız gereği demokratik toplum düzenini bozan, halkın iradesine kasteden her türlü yapılanmaların, karşısında duracağız.
Üyelerimizin, Diyanet ve Vakıf Çalışanlarımızın ifa ettikleri hizmetin bedeli ölçülemez boyuttadır. İnsanca yaşamak adına hak ettiği payı almak ve emeğimizin karşılığını istemekten yorulmayacağız.
Şüphesiz geldiğimiz yer, varmak istediğimiz yer değildir. Önümüzde kat edecek mesafe, yerine getirilecek sorumluluklarımız var. Ecdatyadigârı eserleri onaran, tarihimizi bizden sonraki nesillere aktaracak olan Vakıflar Genel Müdürlüğü çalışanlarının bizden beklentisi var. Sakarya’daki din görevlisinin, Ordu’daki şefin, Konya’daki kuran kursu öğretmeninin, Manisa’daki müezzinin, Kayseri’deki hizmetlinin, vaizlerimizin, murakıplarımızın tüm Diyanet ve Vakıflar çalışanlarımızın bizden beklentisi var.
Ayasofya’nın sırtına vurulmuş müze zulmünü bitirmek isteyen genç Fatihlerin, Soma’da karalar bağlayan ailenin,Ermenek’te maden ocağında kalan oğlu için “oğlum yüzme bilmezdi ki” diyen annenin, bizden beklentisi var.
Gazze’ye insani yardım götürürken şehit edilen Furkan Doğan’ın, kurban eti dağıtırken katledilen Yasin‘ i kirli emellerine alet ederek çocuk yaşta hayatına mal oldukları Berkin Elvan‘ınmaneviyat yoksunu sistemin sokağa saldığı canilerin kurbanı olan Özgecan Kızımızın bizden beklentisi var.
Abdürrahim Karakoç’un şiirinde dediği gibi;
İnsan kaçarsa itler saldırır emmi,
Dik duran insan iti yıldırır emmi,
Hele bir yiğitçe hücum eylede gör,
İtlerde sahibi de çıldırır emmi.
Dercesine 28 Şubat’ın beşli çeteleri sizler olmadığınız için meydanı boş buldular diyen mağdurların bizden beklentisi var.
Arkadaşlar;
Uluslararası alanda, özellikle bölgemizde gelişen olaylar karşısında, hakkın, Haklının, mağdurun ve mazlumun yanında olmayı sürdüreceğiz.
Değerli Delege Kardeşlerim;
Mevlana’nın dediği gibi “bu dünyaya ayırmaya, bölmeye, parçalamaya gelmedik. Bizler parçaları birleştirmeye, onarmaya, dağılanları toplamaya,köprü olmaya talibiz.
Aynı yerde kalmak için bile çok hızlı koşmaya mecbur olduğumuz, sendikal inşanın gündönümü olan bir DİYANET-SEN.
Aidiyet duygusu gelişmiş hiç kimsenin ötekileştirilmediği, mensubumuz olmayanların bile içinde yer almak istediği bir DİYANET-SEN.
Kitleselleşmenin getirdiği esneklikle ile kurumsallaşmanın oluşturduğu disiplini birleştirerek ortak aklı, ortak duyguyu, ortak hissi harekete geçiren bir DİYANET-SEN.
Yazılı ve görsel medyada daha fazla yer alan, gündem oluşturan ve gündemi yöneten bir DİYANET-SEN.
Farkındalık oluşturup, farkı fark ettiren bir DİYANET-SEN.
Sen yoksan biz bir eksiğiz sloganı ile herkesi kucaklayan bir DİYANET-SEN.
Ücret sendikacılığının yanına hizmet ve değerler sendikacılığını katan bir DİYANET-SEN.
Amatörce heyecanını hiç yitirmeden, profesyonelce çalışan bir DİYANET-SEN oluşturmak için göreve talip olduk.
Bu onurlu görevi kadromla beraber bize lütfederseniz “Hesabın üstünde bir hesap vardır” düsturuyla, Münker – Nekir Hesabını göze alarak hareket edeceğiz.
Yoklukta kazandıklarımızın kıymetini bilerek, varlıkta kaybetmeden üstüne koyarak çalışacağız.
Yedi kıtada, dört iklimde destanlar yazan ecdada layık olacak şekilde çalışacağız.
Şu soğuk kış günlerinde içimizi ısıtan bir sözü kar taneleri ne kadarda güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden yol almanın mümkün olduğunu.
Seçim süresi boyunca tüm teşkilat mensuplarımızı ve göreve talip arkadaşlarımızı centilmen davranışlarından dolayı hepsini tek tek tebrik ediyor ve başarılar diliyorum.
Tohum saç
Bitmezse toprak utansın
Hey gidi küheylan koşmana bak sen
Çatlarsan doğuran kısrak utansın
Ustada kalırsa bu öksüz yapı
Onu sürdürmeyen çırak utansın.
Şimdi sizlere önümüzdeki göreve talip lokomotif kadroyu tanıtmak istiyorum.
Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu, CHP Milletvekili İhsan Özkes ve KKTC Din Gör-Sen Genel Başkanı Süleyman Çakır da birer konuşma yaptılar.