Diyanet-Sen Genel Merkezi
‘‘Fatihada Buluşalım’’
‘‘Fatihada Buluşalım’’
‘Sendikal kavramların itibarsızlaştırılması, sendikal mücadelenin içerisinde koşturan bütün liderlere yapılan bir hakarettir.
Diyanet-Sen, kuruluş sürecinden bu yana Din görevlilerinin haklarını en iyi şekilde savunurken, saldırılar, bu mücadelenin liderleri olarak her bir ilde, ilçede, köyde, mezrada görev yapan kişileri hedef alır.
Öncelikle bilinmelidir ki, asli olan görevimiz Din görevlisi kimliğimizdir. Bu kimliğin içeriği peygamber varisi bir görevi icra ettiğimiz için değerlidir, kıymetlidir.
Bu sebeple sendikal mücadelede farklılıkları içeren, farklı özellikleri bünyesinde barındıran diğer sendikacı arkadaşlarımızla, ortak noktalarımızın olduğu unutulmamalıdır.
Biz bir olaya bakarken, farklı baksak dahi, aynı menzile gitmek için yola farklı refreflerle çıkmış durumdayız. Maksat aynı iken, yolların farklı olması, yola revan olan kişilerin becerileriyle ilgilidir.
Din görevlilerinin lojman sıkıntıları, din görevlilerinin ilitam sorunları, sınavsız geçiş hususları, din görevlilerinin kadroya alınma, alınmama durumları, din görevlilerinin çalışma koşulları gibi sorunlarımız, ortak sorunlardır.
Asli olan, sorunları dillendirirken, ifade ederken şiddet unsuru bir dil kullanmak, kırmak, incitmek, kendilerini dev aynasında görüp, diğerlerini küçümsemek, insanlığa sığmayacağı gibi, din görevlisi kimliğimize de aykırı bir tutumdur.
15 Temmuzda sokaklara dökülen, darbe gecesi ezanlarla, salalarla insanları sokaklara çağıran din görevlilerinin yapmak istedikleri tek şey vardı; Vatan, Bayrak, Millet, Devlet ve Din gibi değerlerimize yapılacak bütün saldırılar karşısında, biriz, bütünüz, diriyiz mesajıydı.
O gün hiçbir kardeşimiz ben şu sendikaya mensubum bana ne demediği gibi, verilen mücadele de, bana ne dememeliler.
Kavga iklimi bütün sendikalar için geçerli olabilir, kavga kültürü bütün sendikalar için söz konusu olabilir. Fakat Din görevlilerini temsil eden sendikalarda kavga söz konusu olamaz. Bakış açımız farklı olabilir, gözlerimizin rengi farklı olabilir ama baktığımız yön hep aynıdır, aynı olmak zorundadır.
Hepimizin önemsediği ortak husus Allah rızasını kazanmaya yöneliktir.
Bir çatı altında mücadele veren her bir birey temsil ettiği sendikanın değerleriyle yoğrulmuş, temsil ettiği sendikanın hassasiyetini gözetmiştir. Bu temsiliyet üye elde etmek için var olmayanları dillendirmek değildir. Bu temsiliyet iftira atarak bir yerlere gelme gayreti de olmamalıdır.
Verilen mücadelenin takdir aşaması tamamen üyenin kimi tercih ettiği ile doğru orantılıdır. Verilen hizmet, üyeler bazında takdir görüyorsa, o sendikanın başarısız olması mümkün değildir.
Öncelikle şunu iyi bilmemiz gerekiyor, din görevlilerinin olduğu her yer, kıymetlidir, değerlidir. Sayıları ne olursa olsun din görevlisine hizmet eden her sendika kıymetlidir.
Olayları körükleyerek, din görevlisi kimliğine aykırı bir dille konuşanlar, Din görevlilerinin değerlerine, duruşlarına ihanet etmekteler. Her hangi bir ilde tercihlerinden dolayı ötekileştirilmeler söz konusu ise, bu aile olamamanın vermiş olduğu bir eksikliktir.
Ailemiz, çatımız Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Bu çatının altında daha iyi olmak için mücadele söz konusu olabilir ama, kavga asla barınmamalıdır. Eksik olabilir ama, ötekileştirme asla olmamalıdır, Kırgınlık olabilir ama küskünlük asla olmamalıdır, gönül alma olabilir ama, gönül kırma asla olmamalıdır, Daha iyi olmak için yarış olabilir ama, dışlama asla olmamalıdır.
Diyanet-Sen olarak Din görevlisinin olduğu her yer bizim için kıymetlidir. Bu sebeple sevgiyi ve kardeşliği asli unsur olarak görüp, asli unsurun gerekleri noktasında bir birimize kenetlenmeliyiz.
Unutulmamalıdır ki 15 Temmuz bize kardeşliği hatırlatmıştır.
15 Temmuz bize bir ve bütün olmamız gerektiğini hatırlatmıştır.
15 Temmuz bize öncelikle insan olmamızı, insanca yaşamamız gerektiğini hatırlatmıştır.
15 Temmuzda ihanet içerisinde olanlara baktığımızda, bizim boş bıraktığımız alanlardan girmeye çalışan, sızmaya çalışan şer odaklarının bize yaşatmış oldukları malumdur.
Bu sebeple safları daha sıkı tutarak, mihrapta olan din görevlisin hangi sendikaya üye olduğunu merak etmeden Fatiha’nın o güzel anlamında kendimizi bulalım.
Bismillahirrahmanirrahim.
Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü’nün sahibi olan Allah’a mahsustur. (Allahım!)
Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.
Esselamu Aleyküm’