Güncel
Gösteri Özgürlüğüne “Evet”, Maskeli Provokasyonlara “Hayır”
Gösteri Özgürlüğüne “Evet”, Maskeli Provokasyonlara “Hayır”
Çözüm sürecinin Türkiye’nin en büyük projesi olduğunu vurgulayan Gündoğdu, süreci baltalama girişimlerine fırsat verilmemesi gerektiğini söyledi. Gündoğdu, “Kobani olayları ile dindarlar hedef alındı, hedef olanlar yalnız kaldı. Gösteri özgürlüğüne ‘evet’, maskeli provokasyonlara ‘hayır’ diyoruz. Okulları yakarak, insanları öldürerek Kobani’ye destek olunmaz” dedi.
“YENİ TÜRKİYE’NİN İLK EŞİĞİ”
Çözüm Sürecinin Yeni Türkiye hedefinde ilk eşik olduğunu belirten Gündoğdu, “Bu eşikte Beyaz Kürt eliti oluşturulmamalıdır. Çözüm Sürecinin başarıyla sonuçlanması için herkes çözüme odaklı bir dil kullanmalı. Bizim de Akil İnsanlar olarak Türkiye’yi dolaştığımızda vatandaşların bizden isteği, vatanın bölünmezliği, bayrağımız, İstiklal Marşı’mız gibi kırmızı çizgilerimiz korunarak eşit yurttaşlığa geçilmesi, vesayetçi devlet geleneğinin ötekileştirdiği kesimlerin beriki olması için adımlar atılmasıdır. Bu talebe, karşılık olarak demokratikleşme paketi ve son altı maddelik yasal düzenlemeyle devlet önemli bir adım atmış oldu. Bu düzenlemeler, Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere Türkiye’de bir rahatlığa yol açtı. Artık şehit haberleri almıyoruz. Şimdi bataklığı kurutuyoruz algısının yaygınlaşmasıyla, ümidi artan bir millet var. Terör ve şehit cenazelerinin olmayışı Çözüm Sürecinde psikolojik eşiğin aşılmasını hızlandırdı” diye konuştu.
“GÖSTERİ ÖZGÜRLÜĞÜNE EVET, MASKELİ PROVOKASYONLARA HAYIR”
Kobani’ye destek bahanesi ile yapılan eylemlerin kardeşlik sürecini hedef aldığını, eylemlerin süreci sekteye uğratma amacını taşıdığını ifade eden Gündoğdu, “6-7-8 Ekim’de gördük ki, Trabzon, Bursa, Kayseri ve diğer illerde olan devlet Güneydoğu ve Doğu illerinde yokmuş gibi bir algı meydana geldi. Kobani istismarı ile sokaklar karıştırıldı, süreç yıpratıldı. Kobani’de sokağa çıkanların en büyük zararı Kürtlere oldu. Kobani bahanesiyle olayları başlatanlar, farklı düşünenleri derin devlet gibi hedef aldı. Kobani olayları ile dindarlar hedef alındı. Gösteri özgürlüğüne ‘evet’, maskeli provokasyonlara ‘hayır’ diyoruz. Okulları yakarak, insanları öldürerek Kobani’ye destek olunmaz. Her türlü şiddete, vesayete hayır demeliyiz” şeklinde konuştu.
“HER YURTTAŞ İÇİN EŞİT HAKLAR”
Devletin her yurttaş için eşit yaşama koşullarını sağlaması gerektiğini vurgulayan Gündoğdu, “Eğitim hakkı engellenemez. Kürt çocukların okullarını yakanlar bunu da hedef aldı. Biz eşit yurttaşlığı savunuyor, yaşama hakkı ve eğitim hakkı başta olmak üzere ülkenin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde fırsat eşitliğinden daha fazla nasıl yararlanır buna kafa yoruyoruz. Öte yandan Kürtler eliyle, Kürt çocukların okullarının, kütüphanelerinin yakıldı. Bu açıkça özgürlüklere saldırıdır” ifadelerini kullandı.
“MİLLET İLE DEVLET ARASINDA KÖPRÜYÜZ”
Akil insanlar heyetinin barış sürecine olumlu katkıda bulunduğunu dile getiren Gündoğdu, akiller olarak, millet ile devlet arasında köprü görevi üstlendiklerini belirtti. Gündoğdu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Çözüm istiyoruz. Kürtler kendi içerisinde yanlış yapanları sorguluyor, sorgulamaları da lazım. Çözüm sürecini yürekten destekleyen, dua eden dindarlar bölgede kendilerini yalnız hissediyor. Akil İnsanlar Heyeti içerisinde İmralı’ya gidip fotoğraf çektirme özleminde olanları da gördük, ama bizim böyle bir görevimiz yok. Biz vatandaşlarımızla buluşurken biz milletle devlet, hükümet ve Meclis arasında köprü görevi ifa ediyoruz. Bildiklerimizi sizinle paylaşmak, sizin sitemlerinizi, tekliflerinizi devlete taşımak için görevliyiz dedik ve bunu mükemmel yaptık. Bizim MİT’in bir elemanı gibi İmralı’ya gidip terörist başıyla görüşmek, gibi bir görevimiz yok, böyle bir talebi de biz Akil İnsanlar Heyetine yapılacak en büyük kötülük olarak görüyoruz.”
“TARAFLAR ŞEFFAF OLMALI”
İstanbul’da yapılan Akil İnsanlar toplantısında önemli konuların görüşüldüğünü aktaran Gündoğdu, “Toplantının sonuç bölümünde sitemler ve bazı yanlışlıklar sıkça dile getirilince Sayın Başbakan bir bilgi paylaştı. Başbakan, Eylül başında çözüm süreci tarafları ile yüzde 100 anlaştıklarını ve Ekim’in 15’ine kadar silah bırakma, kimlik sorgulaması, çocukları dağa çıkarma gibi her türlü yanlışın sona erdirileceğine dair sözlerin alınmasına karşın 7 Ekim olayları gibi yanlışların yapıldığını söyledi. Dolayısıyla bu taraflar her kimlerse, bu tarafların sözünde duracağı, durması gerektiği, durmadığı takdirde hangi gelişmelerin olacağı ve devletin hangi pozisyonu alacağını dair de bazı şeylerin şeffaf bir şekilde konuşulması lazım” dedi.
“PARÇA PARÇA KANUN OLMAZ”
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan iç güvenlik paketini de değerlendiren Gündoğdu, “Gezi olaylarında bir kanun, 17 Aralık paralel kalkışma başka kanun, şimdi de 7 Ekim olaylarında bir kanun. Bu uygulama yanlış. Görülüyor ki biz evrensel hukuk normları açısından geri kalmışız, bu olayların hepsini kapsayacak kanunlar yerine parça parça kanun yapıyoruz. Bunun aşılması gerekiyor. ABD’de, İngiltere’de, Hamburg’daki olaylarda polisin gösterdiği şiddetin dozajı Türkiye’nin 500 katıydı. Kimse bunun üzerine gitmedi. Bizler bu olaylara karşı insan haklarını, kırmızı çizgileri, evrensel normları şu olay oldu buna önlem alıyorum şeklinde değil, ileri demokrasinin gereği olarak vatandaşların doğuştan gelen haklarını koruma altına almalıyız. Bunun olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“KAZANAN SİLAH TÜCCARLARI”
Kobani’de yaşanan son gelişmeleri de değerlendiren Gündoğdu, sözlerine şu şekilde sürdürdü: “Amerika bölgeye gökyüzünden silah yardımı yapıyor. Bu yardımların kime gittiği belli değil. O zaman burada bu tür olayların en önemli kar edeni silah tüccarlarıdır. İkincisi, emperyalist güçlerdir. Türkiye’nin kardeşliğinden rahatsızlık duyanlardır. Eğer biz iç sorunlarımızı şiddetsiz, demokratik yollarla, Meclis’i çözüm merkezi olarak görüp yasal ve anayasal yaklaşımlarla çözemezsek, dışarıdaki mazlumlara da destek olma şansımız yok.”
“MEMUR-SEN MAZLUMLARIN YANINDA”
Memur-Sen’in sorumlu sendikacılık yaparak, her zaman mazlumların yanında olduğunu ifade eden Gündoğdu, bugüne kadar dünyanın neresinde mazlum olmuşsa hep yanında yer aldıklarını söyledi. Gündoğdu, “Suriye’den buraya gelen yüz binlerce Arap kardeşimize de sahip çıktık, Ezidiler geldi inancına bakmadık onlara da sahip çıktık, Telafer’de Türkmenler zulme uğradı onlara da, Kobani’deki halka da sahip çıktık. 7 bin 100 battaniye ve 3 bin yatakla orada olduk. Bizler, mazlumun ırkı üzerinden yakınlık ya da uzaklık kurgusu yapmıyoruz. Bu şekilde bir ayrımcılık hem mazlumlara, hem büyük Türkiye’ye zarar verir” diye konuştu.