Güncel
Kocaeli’nden Dünyaya Küresel Emek Çağrısı Yapıldı
Kocaeli’nden Dünyaya Küresel Emek Çağrısı Yapıldı
Türkiye`nin en büyük emek hareketi olan Memur-Sen, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü`nü Kocaeli’nde kutladı. On binlerce kişinin katıldığı 1 Mayıs kutlamaları Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı, talepler Kocaeli’nden haykırıldı; tüm dünyaya emek, kardeşlik, dayanışma ve birlik mesajı verildi. Mitingde küresel emperyalizm, siyonizm ve batının faşizan politikaları da kınandı.
1 Milyon üyesiyle Türkiye`nin en büyük emek hareketi olan Memur-Sen, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü`nü Kocaeli’nde kutladı. Meydandan küresel mesaj ve talepler haykırılırken, 81 ilden kamu görevlileri, üzerlerinde “Hak”, “Adalet”, “Emek”, “Kardeşlik”, “Huzur”, “Alınteri”, “Özgürlük”, “Dayanışma”, “Eşitlik”, “Birlik”, “Saygın İş” ve “Merhamet” yazılı atkılarla görsel şov yaptı.
Kocaeli İl Temsilcisi Şahin Yaşlık’ın selamlama konuşması ile başlayan program, Grup Yürüyüş konseriyle ve halkoyunları ekiplerinin gösterileriyle devam etti.
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Günay Kaya’nın konuşmasıyla devam eden 1 Mayıs kutlamalarında, küresel mesajlar verildi, Yeni, Büyük, Güçlü Türkiye iradesi haykırıldı, küresel emperyalizm ve batının faşizan politikaları kınandı. Programa 20’yi aşkın ülkeden gelen ve Memur-Sen’in misafiri olan “Sendika Dış İlişkiler Uzmanı” adayları da katıldı.
Daha sonra Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, kürsüye gelerek on binlere seslendi. Yalçın’ın konuşması sık sık sloganlarla bölündü. Meydandaki on binler, “emek” ve “alınteri” mesajı verdi.
Dünyanın Her Yerinde Savaş ve Açlık Kol Geziyor
Kapitalizmin ve emperyalizmin insanlığı çıkmaza sürüklediğini belirten Ali Yalçın, “Dünyanın her yerinde savaş, esaret, sömürü, açlık, fakirlik kol geziyor. Neoliberal kültürel işgal, veba salgını gibi bütün dünyayı kırıp geçiriyor. İnsanlık değerleri yok oluyor. Erdeme diz çöktürülüyor. Onur ayaklar altında eziliyor. İnsanlığın umudunu yitirmesi, intiharın eşiğine gelmesi isteniyor. Ümmet coğrafyasından yükselen feryatlar da arş-ı alaya ulaşıyor. Irak, Filistin, Afganistan; Mısır, Bangladeş, Arakan; Suriye, Patani, Türkistan… Her yer ölüm, her yer gözyaşı, her yer talan, her yer kan. Son 25 yılda tam 12.5 milyon insanımızı savaşlarda kaybettik. Coğrafyamız, büyük bir yas evi. Her yerde ah u figan. Savaşlar, felaketler, açlık, yoksulluk Ve 400 milyon yetim çocuk. Yetimler; suç şebekelerinin, organ mafyalarının, misyonerlerin, fuhuş ve uyuşturucu çetelerinin hedefinde. Türkiye, can pazarında yaraları sarmak için çırpınan doktor gibi. Sınırlarımız ateş çemberi; içerde ise ihanet şebekeleri. Emperyalizm, yangını körüklüyor, sömürüyü derinleştiriyor. BM’deki 5’li çete emperyal çarka su taşıyor. “Dünya 5’ten büyüktür!” iradesi bu yüzden kıtaları aşarak yankı buluyor. Kapitalizmin, kan ve kâr denklemini bozmanın yolu bu iradeden geçiyor. Bunun için dünyanın bütün emekçileri antiemperyalist, antikapitalist kampta, insanlık temelinde, adalet zemininde birleşmelidir. Kapitalizmin, “sınırsız ihtiyaç sınırlı kaynak” söylemini çöpe atmanın zamanıdır” ifadelerini kullandı.
Dünya Emek, İnsanlık Adalet Bekliyor
“Dünyada her insanın onurluca yaşayabileceği kaynak var. Sorun kaynak değil; sorun adalet, sorun ahlak” diyen Yalçın, bir yanda açlık ve susuzlukla boğuşan yüz milyonlarca insanın olduğunu, öte yanda da ekmeği ve emeği sömürerek büyüyen dev şirketlerin olduğunu kaydetti.
Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Açgözlüler, kompradorlar yüzünden her yıl yüzbinlerce kişi açlıktan ölüyor. Yarım milyar insan yetersiz besleniyor. Bunların yüzde sekseni çocuk. Dünyada 800 milyon insan temiz suya muhtaç. BM açıklamış; Dünyada kronik açlık çeken 815 milyon kişi var. Dünyadaki ölümlerin temel nedeni hastalık değil açlık. Peki, insanlığı açlığa, fakirliğe, ölüme mahkum edenler kim? Ahmed Arif’in ifadesiyle; “Bunlar engerekler ve çıyanlardır Bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır.” Bu yüzden diyoruz ki, Kapitalizm, bir küresel hırsızlık ve gasp sistemidir. Emperyalizm bir cinayet şebekesidir. Bunlar; Toprağı, havayı, suyu kirleten, Ormanları, nehirleri, gölleri yok eden, Gıdamızı, aklımızı ve ruhumuzu zehirleyen, Ekini ve nesli ifsad edenlerdir. Bu yüzden; Kapitalistlerin “kıt kaynaklar sınırsız ihtiyaçlar” teorisine karşı; “Paylaşırsak hepimize yeter!” diyoruz. “Ömür aziz değil, emek azizdir” diyen Yusuf Has Hacib’in izinden gidiyor; “Dünya emek, insanlık adalet bekliyor!” diyoruz. Bu da ancak emeğin ve ezilenlerin hep birlikte ayağa kalkmasıyla; “Dünya 5’ten, emek sermayeden büyüktür” bayrağını kapitalizmin burçlarına dikmesiyle mümkün. Kocaeli’nden, bu meydandan dünyanın bütün emekçilerine sesleniyoruz: Gelin gücümüzü birleştirelim, İnsanın merkeze alındığı; emeğin, üretimin, adil paylaşımın olduğu yeni bir dünya inşa edelim.”
Büyüdükçe Yükümüz, Güçlendikçe Sorumluluklarımız Artıyor
İslam coğrafyasının her bir köşesinin katliamlarla boğuştuğuna dikkat çeken Yalçın, Kudüs’ün mahzun, Filistin’in mahrum olduğunu sözlerine ekledi. Yalçın, “Mescid-i Aksa her gün Siyonist tacize uğruyor. Afganistan, ikinci bir Filistin gibi.. Doğu Türkistan, Çin zulmüyle inim inim inliyor. Irak, hala her gün bombalarla sarsılıyor. Arakan katliamlarla Müslümansızlaştırıldı. Mısır zindanları idamı bekleyen Müslüman kardeşlerimizle dolu. Libya paramparça. Tunus, emperyal oyunlara karşı ayakta durmaya çalışıyor. Sudan’ı parçalayanlar, bu parçaları çatıştırmanın peşindeler. Somali, açlıkla, terörle boğuşuyor. Katar, ABD emperyalizminin tetikçilerinin hedefinde. Yemen, ikinci bir Suriye olmanın arefesinde. Suriye, adeta emperyalizmin kanlı sofrası. Savaşlar ve yoksulluk milyonlarca insanı mülteci durumuna düşürdü. 66 milyon insan, insanlık dışı kamplarda yaşamaya zorlanıyor. Dünyada en fazla mülteciyi Türkiye olarak biz barındırıyoruz. Üç buçuk milyon kardeşimizle ekmeğimizi bölüşüyoruz. Büyüdükçe yükümüz, güçlendikçe sorumluluklarımız artıyor. 1 milyon üyemizle, tek yürek, tek bilek seferberlik ve teyakkuz halindeyiz” ifadelerini kullandı.
24 Haziran’da Milletin Vereceği Karara Herkesin Saygı Göstermesini İstiyoruz
Konuşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yalçın, Erbakan’ın, “Bir gün mesele Suriye olursa; biliniz ki, hedef Türkiye’dir” sözünü hatırlatarak, emperyalizmin oyununu boşa çıkarmak için Afrin’e girildiğini belirtti.
Türkiye’nin 54 gün sonra, yeni hükümet modeliyle Yeni Türkiye yolculuğunda kritik eşiklerden birine gireceğini belirten Yalçın, “Bu seçimle ilgili olarak, ortaya konan oyunlardan, kurulan tezgahlardan, okyanus ötesinden verilen talimatlardan haberimiz var. Birileri, Türkiye’nin yolunu tıkamak, milleti yeniden vesayetle tanıştırmak istiyor. Biz diyoruz ki geçti o günler. Millet, egemenliğin de bağımsızlığın da sahibi; güçlü ve büyük Türkiye yolculuğunun hamisidir. Türkiye’nin en büyük emek hareketi olarak; 24 Haziran’da milletin vereceği karara içerde ve dışarda herkesin saygı göstermesini istiyoruz. Bizler, kamu görevlileri olarak; FETÖ ile iş tutanlara değil, FETÖ’nün işini bitirenlere destek vereceğiz. Milletle ihtilafı olanları değil, milletle irtibat kuranları tercih edeceğiz. Türkiye’yi kur oyunlarıyla çökertmek isteyenlere değil; Türkiye’ye oyun kuranlara diz çöktürenlere yetki vereceğiz. 16 Nisan’da neye “EVET” dediğimiz biliniyor; 24 Haziran’da kime “EVET” diyeceğimizi de biz biliyoruz. Biz, Türkiye’nin istiklali, milletin istikbali, siyasetin ve ekonominin istikrarı için ter akıtanlara, milletle beraber yol alanlara, dünya mazlumları için yorulanlara ‘görev sizin’ diyeceğiz” diye konuştu.
Sizler Bu Ülkenin Gerçek Antiemperyalistleriniz
Meydanı dolduran on binlere “Sizler bu ülkenin gerçek antiemperyalistleriniz” diyerek seslenen Yalçın, “Kendisine sosyalist diyen bir örgüt düşünün ki ABD’nin paralı askerliğini yapıyor. Antiemperyalist geçinip oradan itibar devşirenler ABD’nin kucağına oturup enternasyonal marşı söylüyorlar. Bunlar, Afrin’de ABD’nin lejyonerliğine soyundular, emperyalizmin paralı askerlerini desteklediler. Bizdeki solcular, PKK’ya sen Kürt gençlerini ABD’nin emperyal hesapları için niye ölüme gönderiyorsun diye sormadı, soramadı! Çünkü aynı çanaktan yiyorlar. Meydanlarda antiemperyalist sloganlar atıp, gizli masalarda emperyalistlerle iş çeviriyorlar. 1 Mayıs’ı, emeği ve emekçiyi, gerilim ve hesaplaşma aparatı haline getirenler emek hareketine ihanet ediyorlar. Oysa 1 Mayıs; emek ve sosyal adalet talebinin haykırıldığı; kapitalizme ve emperyalizme itirazın yükseltildiği; barış ve dayanışma içinde kutlanması gereken bayramdır” dedi.
Yalçın meydandan kamu görevlilerinin taleplerini de şu şekilde sıraladı:
“1) İstihdam sadece kadrolu olsun, büyümeden pay verilmemesi yanlışlığı son bulsun.
2) Ne performans ölçülsün ne mülakat yapılsın, kariyer ve liyakat esas alınsın. Kaliteli kamu hizmetine, verimliliğe evet, Kalite ve verimlilik kılıfında iş güvencesinin iptaline, Kamu görevlilerinin incitilmesine, hayır!
3) İş güvencesi kırmızıçizgimizdir! İş güvencemize saygı duyulsun, güvencesiz kamu görevlisi ayıbı yok olsun.
4) Kamuda sözleşmeli personel uygulaması kalksın, bütün sözleşmeliler kadroya alınsın.
5) Gelir vergisinde mağduriyet giderilsin, maaş kaybı telafi edilsin.
6) Vergide ya matrah artsın ya oran düşsün, vergi yükü adil bölünsün.
7) Artık ertelenmesin; ek göstergeler yükseltilsin.
8) Ek ödeme oranları eşitlensin, ek ödeme emekli maaşına eklensin.
9) Grev ve siyaset yasağı kalksın, 82 model kılık-kıyafet yönetmeliği çöpe atılsın. Memursuz siyaset, grevsiz toplu sözleşme çarpıklığına son verilsin.
10) Kadro-derece sınırlaması kaldırılsın, bütün kamu görevlileri hak ettikleri kadro derecesini alsın.
11) Alın terimiz ve emeğimiz yok sayılmasın, işçilikte geçen süreler hizmetten sayılsın.
12) Döner sermaye gelirleri; kazandıranlar arasında bölüşülsün.
13) Kıdem aylığında süre sınırı kalksın, gösterge rakamı artırılsın.
14) Yemek ve giyecek yardımı tutarları artırılsın yardımdan bütün kamu görevlileri yararlansın.
15) Emekli olmak kabus olmaktan çıksın, emekli maaşı ve ikramiyesi emeğin hakkını verecek düzeye ulaşsın.
16) Yıpranma payında vaatler yerine getirilsin, yıpranma payının kapsamı genişletilsin.
17) Memura evlenme yardımı için bütçeden pay ayrılsın, aileye ilk destek devlet tarafından yapılsın.
18) Doğuma dayalı izin süreleri fiili hizmet süresinden sayılsın.
19) Toplu sözleşme ikramiyesi yetkili sendika üyelerine artırımlı ödensin, yetkili sendikaya dayanışma aidatı ödenmesi hayata geçsin.
20) Toplumun temel direği aileye destek verilsin; eş ve çocuk yardımı yükseltilsin.
21) Personelinden daha az ücret alan yönetici kalmasın.
22) Kıdem aylığı yükseltilsin; Dini bayramlarda ikramiye verilsin!
23) Ya kreş açılsın, ya da kreş yardımı yapılsın.
24) Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları yapılsın, kariyer yolu açılsın.
25) Kalkınmada öncelikli bölgelerde istihdamı teşvik edilsin.
26) Kurumlar arası geçişlerde mazeretler kabul edilsin, geçiş kolaylaştırılsın.
27) İş güvencesini bypas edecek, sosyal güvenceyi tırpanlayacak esnek istihdam anlayışından uzak durulsun.
28) Toplu Sözleşme yasası da masası da adil bir şekilde yeniden düzenlensin; Toplu pazarlık süresi uzatılsın.”
ILO’da Emek Tarafını Biz Temsil Edeceğiz
ILO Gündemine ilişkin ise Yalçın, “1 milyonu aşan üyemizle, Türkiye’nin en büyük konfederasyonu olarak, bu yıl ILO’da emek tarafını biz temsil ediyoruz. 107. ILO konferansında, Türkiye’nin emek kesiminin görüşlerini yansıtma sorumluluğunu üstleniyoruz. Bu da gösteriyor ki; kamu görevlileri sendikacılığı Türkiye’de rüştünü ispat etmiştir. Yüzde 70’i aşan örgütlenme oranıyla destan yazılmıştır. Kimse bu oranı ve ulaşılan rakamı hafife alamaz. Bunu, emek kesimini ayıranlara söylüyoruz. Çalışma hayatının emek kesimi olarak ayrı gayrı değiliz; biriz, beraberiz. Kimse kendini üstün görmesin, emeğin tarafları arasında bir hiyerarşi üretmeye yeltenmesin. Örgütlü gücümüzün, dayanışmamızın arasına kibir girmesin. Adımız, işimiz, statümüz farklı olabilir. Unutmayalım ki, terimiz aynı; yerimiz aynı. Emek örgütüyseniz, bir kesimin, bir ideolojinin, bir sınıfın değil bütün çalışanların, bütün insanlığın sesi olmak durumundasınız. Memur-Sen de böyle yapacak, ILO’da sadece kamu görevlilerini değil, emeğin bütün kesimlerinin sözcüsü olacak. 107. ILO konferansından önce Memur-Sen olarak mini bir ILO konferansı hükmünde uluslararası sempozyumun ev sahipliğini yapacağız. 4-5 Mayıs tarihlerinde “İnsan Emek ve Küresel Rekabet” başlıklı uluslararası sempozyum gerçekleştiriyoruz. Dünyanın farklı ülkelerinden, çok sayıda sendikal liderin katılacağı sempozyumda, emeğin küresel dayanışması için yeni bir zemin inşa etmenin yollarını arayacağız. Biliyoruz ki, küresel kapitalizmin dayatmalarını, emek tarafının işbirliği ile aşabiliriz. Bu işbirliğiyle; yeni bir heyecan üretebilir, yeni bir dünya kurabiliriz” ifadelerini kullandı.
Memur-Sen’in kemiyeti değil keyfiyeti yüksek bir konfederasyon olduğunu kaydeden Yalçın, “Sayımız kibrimizi değil, yükümüzü artırıyor, bunun bilincindeyiz. Emeğin ve ekmeğin değerini yükseltmenin mücadelesindeyiz. Bizim hikayemiz birlerin ve birliğin hikayesidir. Birleri yan yana getirerek on bir, yüz on bir, bin yüz on bir derken bir milyona ulaştık. Birleri yan yana getirmeye, birlik içerisinde emek mücadelesi vermeye devam edeceğiz. Birlerden binlere, binlerden milyona varan hareketi yeni ufuklara taşımaya, bereket ve heybeti arttırmaya var mısınız? O halde rehavet yok, gevşemek yok, durmak yok” diye konuştu.
Yalçın konuşmasının sonunda Memur-Sen’e bağlı sendikalara ve komisyonlara seslenerek her birine teşekkür etti.