Güncel
Sendika ve Aidiyet Duygusu
Sendika ve Aidiyet Duygusu
Hiç aidiyet duygusu hakkında düşündünüz mü veya düşündük mü? Sendika ve aidiyet duygusu dendiğinde aklımıza ne geliyor? Bu kelimeler bize ne ifade ediyor? Kısaca tanımlayacak olursak; sendika, çalışanların aralarındaki rekabete son vererek, ortak çıkarlar etrafında bir birlik ve güç oluşturmalarını sağlayan kurumlara denir. Sendikalar; çalışanların, çalışma yaşamına ait sorunlarını çözmek, ortak çıkarlarını ve haklarını korumak, geliştirmek için kurdukları örgütlerdir. Diğer bir ifadeyle sendikalar, çalışanın emeğini ve ekmeğini savunma örgütüdür. Sendikacılık, hak mücadelesi olup, gönül ister, akıl ister. “Aidiyet” kelimesinin sözlük anlamı ise ‘’ait olmak, ait hissetmek” şeklinde tanımlanır. Yani bir cemiyete, bir derneğe, bir aileye, bir işyerine ait olmak… Kendini o gurubun içinde hissetmek.
Bizler, hepimiz sendikalıyız. Peki, kendimizi ne kadar sendikalı görüyor veya hissediyoruz? Nasıl sendikalı olduk? Bir arkadaşımız vesilesiyle mi? Yoksa sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz birisi vesilesiyle mi? Ya da kendi irademizle mi? Bu birimizden ötekine değişen bir durumdur.
Bir programa, bir faaliyete giderken yakamıza sendikanın rozetini takarak gidiyoruz. Bir yerde hak, hukuk arayışı olduğunda örgütlenerek hemen oraya koşuyoruz. Yeri geldiğinde, sendika kadın komisyonu olan Kadın Aile, Gençlik ve İletişim Birimi KAGİB’te olmaktan gururla bahsediyoruz. Bunları neden yaptığımızı hiç düşündük mü? İşte bunları aidiyet duygusu taşıdığımız için yapıyoruz. Aidiyet duygusu insanın genetik kodlarında olan bir duygu… İnsanın olmazsa olmazlarından… İnsana kendini kötü hissettiren duyguların başında yalnızlık duygusu var. Yalnız insan, kendini güçlü hissedemez. Yalnızlık duygusunun panzehirinin sosyal bağlar, diğer aidiyetler ve güçlü bir maneviyat olduğu bir gerçektir. Ayrıca, mükemmel bir sağlık için beden ve ruh sağlığından başka, iyi bir “sosyal çevre”ye ve güçlü “moral değerler”e de ihtiyaç vardır
Aile içinde, iş ortamında, her tür toplulukta ve toplumda aidiyet büyük önem taşır. Aidiyet duygusu, çalışanların kurumlarıyla özdeşleşmeleri ve ortak hedefe doğru koşmaları için çok önemli bir unsurdur. Aidiyet duygusunu sendika için düşünecek olursak; üyelerimiz olmazsa ve daha da ötesi kendisini sendikaya ait hisseden üyelerimiz olmazsa orada ne gelişme olur, ne de sağlıklı süreçlerden söz edilebilir. Her işte olduğu gibi büyük emekleri, paylaşımları, karşılıklı saygıyı içinde barındıran aidiyet, zor kazanılır ama kolay kaybedilir. Bu nedenle aidiyet duygusu yüksek olan kişilere sahip çıkmak, kurum kültürünün gelişmesi için de çok önemli bir fırsattır. Bir kurumda aidiyet duygusu yüksek kişilerin olması bu kuruma çok şey kazandırır. Kurumu bulunduğu yerden alır, uçurur adeta… Aidiyet duygusu yüksek olan kişilerin özelliklerine bakarsak eğer; bu kişiler bulundukları kurumları sırtlanırlar. Etraflarında olup bitenlere ilgisiz ve kaygısız olamazlar. Hep iyi ve faydalı bir şeyler yapmak peşindedirler. Bireysel kazanç anlamında beklentileri çoğunlukla düşüktür. Onlar, ait oldukları kurumun veya toplumun başarısından beslenir ve gururlanırlar. Onları kuruma bağlayan ve bu bağlılıklarının sürmesini sağlayan şey sadece yaptıklarının görülmesi, desteklenmesi ve kendilerine hak ettiği değerin verilmesidir. Bu kişiler, yapacakları işlerde engellemelerle karşılaştıkları zaman aidiyet duyguları çok yıpranır.
Bir sendika olarak üyelerimize aidiyet duygusu kazandırabilmemiz için neler yapmamız gerekiyor? Belirteceğimiz maddeler arasında bazılarını yapıyor olabiliriz, fakat tekrar etmenin de, bize fayda sağlayacağı inancındayız. Öncelikle üyelerimiz arasında iyi bir iletişim sağlamalıyız. Bunun için üyelerimizin kişisel bilgilerinin güncellenmesine önem verilmesi gerekiyor. Üyelerimizin kendi aralarında mesajlaşması için, web sayfaları veya sosyal medya ağları oluşturulması, kullanımının teşvik edilmesi gerekiyor. Biz, KAGİB olarak komisyon üyesi arkadaşlarımızla, kendi aramızda küçük bir sosyal medya ağı kurduk ve çok kısa bir zamanda bunun meyvelerini toplamaya başladık. Bu sayede yapacağımız faaliyetleri daha hızlı ve daha organize bir şekilde gerçekleştirmeye başladık. Aramızdaki dayanışma, samimiyet ve diğer bağlarımız daha da arttı. Birbirimizi daha iyi tanımaya başladık. KAGİB olarak bizi heyecan ve şevkle çalışmaya sevk eden en önemli avantajımızın uyumlu, aktif, dinamik ve yeni fikirler üreten bir kadroya sahip olmak olduğunu söyleyebiliriz. Üyelerimizde aidiyet duygusunu geliştirmek için, – mesela, bir sosyal etkinlik mi planlanıyor -üyelerimizin de fikirlerinin alınmasının ve istişare toplantıları düzenlenmenin de faydalı olacağını düşünüyoruz. Önemli kararlar alınırken yönetim kurulu ve sendika kadın komisyonu KAGİB’le istişare toplantılarının yapılmasının faydalı olacağı kanaatini taşıyoruz. Çalıştığı kurumla ilgili sorunu olan üyelerimizin sorunları ile birebir ilgilenmenin ve sorunun çözümlenmesi için, her zaman gerekli desteğin verilmesi gerektiğinin önemli olduğu fikrindeyiz . Yönetimde ve KAGİB’te yer alan üyeler olarak, her bir çalışanla direk ilişki kurabilmeli, üyelerin iyi günde de kötü günde de yanlarında olmalı ve bunu üyelerimize hissettirmeliyiz. Başarıları olduğunda bizzat kutlamalı, üzüntüleri olduğunda ise yanlarında olduğumuzu göstermeliyiz. Üyelerimize yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı çok iyi bir şekilde anlatmalıyız. Her zaman biz ilkesi ile yolumuza devam etmeliyiz.
Bu şekilde üyelerimizin sendikaya karşı olumlu ve güçlü tutumlar geliştirmeleri, sendikal faaliyetlere katılımlarının daha da kolaylaşacağı inancını taşıyoruz.
Sendika aynı zamanda örgütlü bir toplumdur. Örgütlü toplum yöneten toplumdur. Örgütsüz toplum ise yönetilen toplumdur. Örgütlü toplumun başarısının, örgüt ile yönetim ve çalışanlar arasındaki uyum ve bağlılıktan özellikle de üyelerin kendilerini örgüte yani sendikaya ait hissetmesinden geldiği, sendika olarak en önemli gerçeğimizdir.
Hacer ÖNDER
Memur-Sen Kadınlar Komisyonu
Konya İl Başkan Yardımcısı