Diyanet-Sen Genel Merkezi
Sivil Toplumun En Güzel Örneği: Vakıflar
Sivil Toplumun En Güzel Örneği: Vakıflar
Dini ve milli kültürümüzün temellerini insanı esas alan medeniyet anlayışımız oluşturmaktadır. “Halka hizmet hakka hizmettir”, “Herşey insan için” düşünceleri ile şekillenen bu anlayış her alanda müesseseleşerek günümüze kadar intikal etmiştir.
Yaratandan ötürü yaratılanlara merhamet, şefkat ve sevginin, müesseseleşmiş şekli olan vakıflar, canını ve malını Allah için hibe edebilme, cenneti satın alabilme gayretidir.
Bu yüce ruhu devam ettiren ecdadımız Selçuklu’da ve Osmanlı’da da sayısız vakıflar kurmuş, her biri infakın en güzel örneklerini vererek uzun asırlar boyunca sıcak bir ana kucağı olarak devam edegelmiştir. Onlar, yüzbinlerce vakıfla toplumu şefkat ve merhametle bir ağ gibi örmüşler ve adeta sarılmadık yara bırakmamışlardır.
Vakıf kültürünü zirveleştiren ecdadımız, camiler, çeşmeler, askeri kışlalar, hastahaneler, hatta içtiğimiz sular ve daha isimlerini sayamadığımız nice hayır müesseselerinin yanında yaralı kuşlara hasta hayvanlara bile el uzatmış onlar için tedavi merkezleri kurmuştur.
Şahısların yapamadığı işleri vakıflar gerçekleştirmiştir. Ortak bilinç ve ortak vicdanı hareket ettirerek insana karşılıksız hizmet etmeyi amaçlayan vakıflar, kültür ve medeniyet tarihimiz içerisinde çok ciddi roller oynamıştır.
Sivil toplumu, belli bir yasal düzenleme içerisinde gönüllülük esasına dayalı olarak kendi kaynaklarına sahip, devletten özerk, özel alan ile devlet arasında aracı niteliğinde örgütlü bir sosyal yapılanma olarak tanımlarsak vakıfları da sivil toplum kuruluşlarının en güzel örnekleri olarak değerlendirmemizde bir sakınca yoktur.
Eğitim, sağlık, ibadet, ulaşımın yanında toplum hayatı içerisinde aklımıza gelebilecek hemen hemen her alanda vakıflar aracı ile hizmet sunan ecdadımız, yolculardan, esirleri azad etmeye, okul çocuklarının gezdirilmesinden, fakir kızlara çeyiz teminine , zayıf hayvanların otlayıp beslenmeleri için çayırlar oluşturmaya, sel, yangın gibi doğal afetlerde zarar görenlere yardım etmeden iş yapacaklara sermaye bulunmasına kadar bir hizmetin mimarı olmuştur.
Ecdadımız, çok zengin bir vakıf medeniyeti kurmuştur. Bu kurumların uzun ömürlü olması için onlara kalıcı gelir kaynakları sağlanmıştır. Vakıflar, devletin tekelinde olmaktan kurtarılmış, bu hizmetlerin manevî boyutu hakkıyla anlatılarak, şahısların vakıflara sahip çıkması sağlanmıştır. Durumu iyi olanlar vakıflara maddî yardımlarda bulunmuşlardır. Durumu iyi olmayanlar ise bizzat hizmet ederek, bu hayır yarışına destek olmuşlardır. Vakıfların bu karşılıksız yardıma yönelik hizmetleri toplumun psikososyal yapısı üzerinde devletin lehine olumlu etkileri olmuştur.
Bugün vakıf medeniyeti, o görkemli günlerinden çok uzaktır. Edindiği malı vakıf aracılığı ile ebedileştiren ecdanın yerini bu gün henüz yaşamadığı hayatın 10 yılı ile kredi çekerek mal biriktirme sevdasına düşmüş günümüz insanı arasında huzur bulma açısından da dağlar kadar fark vardır. Aradığımız huzuru bulamıyoruz. Zira insana huzur veren şey, başkalarına faydalı olmak ve onların hayır duasını kazanmaktır. Vakıf kültürü ve medeniyetinin yeniden ihyası için önce bu medeniyeti oluşturan insan ruhunu yeniden yakalamamız gerekmektedir.
Diyanet-Sen olarak ecdat mirası vakıf kültürümüzün günümüzde daha güzel anlaşılması, yaşatılması, yaygınlaştırılması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla “Vakıf ve Toplum” dergisini çıkarmaya devam ediyoruz. Vakıf ve Sivil Toplum teması ile yeni baskısı yapılan Bilimsel ve akademik içerikli dergimizin yeni sayısının toplumumuza ve camiamıza hayırlı olmasını dileriz.
Vakıflara gönül veren, vakıfların hayırlarının yaşatılması için gereken azim ve inançla çalışan tüm Vakıflar Genel Müdürlüğü personelinin Vakıflar Haftasını kutlar, bu haftanın ecdat mirası bu güzel kültürün canlanmasına ve gelecek nesillere aktırılmasına vesile olmasını dileriz.